Ayrımcılık genel manada anne-babaların çocukları arasındaki sevgi paylaşımını dengeli bir şekilde yapmaması durumudur. İlgi ve alakalarını bazı çocuklarının üzerine yoğunlaştırmasıdır. Ebeveynlerin sergiledikledikleri bu tutumun sonucunda ise çocuklarda birçok olumsuz hal ve hareket ortaya çıkmaktadır.
Kardeşler arası ayrımcılığın yapılmasının sadece günümüzde var olan bir durum olmadığını söyleyen Uzman Psikolog Sadık Sun, "Hazreti Yusuf'un bile kardeşleri tarafından kıskanıldığı bir döneme gidebiliyoruz. Hazreti Yakup'un (Aleyhisselam) Hazreti Yusuf'u çok sevmesinden ötürü diğer kardeşleri tarafından çekilmemiş ve öfkesini üzerine çekmişti. Yani bu açıdan kardeş kıskançlığı önemli bir konudur. Dönüp baktığımızda erkek ve kız çocuklar dünya geliyor. Bazı toplumlarda kız çocukları bazı toplumlarda ise erkek çocukları belli başlı sebeplerden ötürü daha fazla ehemmiyet ya da önem görebiliyor. Böylesi durumlarda çocuklar arasındaki eşitsizlik ya da dengesizlik çocuklarda farklı duygular ortaya çıkartıyor." şeklinde konuştu.
Sun, "Ayrımcılığa maruz kalmış yani bir şekilde diğer kardeşleri tarafından daha çok sevildiğini düşünen çocuklarda da aslında bir mahcubiyet meydana geliyor. Yani anne işte yemek yaptığında bir tarafa 2 parça daha fazla koyduğunda bunu hisseden çocuk da diğer kardeşlerinden daha önemli ya da ehemmiyeti görünmenin getirdiği o mahcubiyeti ve utancı yaşayabiliyor. Diğer çocuğa baktığımızda bir parça daha az sevilen ya da ikinci plana bırakılan çocuklar ise öfkeyi, depresyonu ve kaygıyı yaşıyor. Bu çocukların ileriki araştırmalarına da baktığımızda bu çocuklar, yıllar sonra başkalarının sevilmesine dair bir şeyler yapmaya başlıyor ve çaba harcıyor. Başkaları beni sevsin diye ekstradan çabalar göstermeye, tavizkar olmaya ve kendinden ödünler vermeye başlıyor. Kendinden ödün veren ve kendini bir yandan da kullanılmaya açık hale getiren çocukların geçmiş yıllarda anneden ya da babadan görmesi gereken sevgi dozajını yeterince göremedikleri görünebiliyor." ifadelerini kullandı.
"Aşırı derecede acırsanız, çocuklarınızı acınacak hale getirirsiniz"
Çocuk dünyaya geldiğinde anne ya da baba erkeğe nasıl muamele ediyorsa kıza da aynı muameleyi göstermesi gerektiğini altını çizen Sun, "Evlatlar arasında işte bu benim ilk göz ağrımdır, çocuk engelli ya da hasta olmasından kaynaklı daha fazla ilgi odağı haline gelebiliyor ama bu da çocukları daha fazla kendilerine acımalarına yol açıyor. Anne ve baba ya da etraftaki insanlar çocuğa acıyarak yaklaştıklarında çocukta kendini acınası bir varlık haline getirip daha fazla muhtaçlık duygusunu yaşıyor. Yani yaşamı boyunca hep birilerine bel bağlamaya başlıyor. Başkaları benim dediklerimi yapsın, var olan engelini ya da hastalığını kullanmaya başlıyor. Çocuklarınıza tabii ki şefkat gösterin, bazı noktalarda acıyın ama aşırı derecede acırsanız çocuklarınızı acınacak hale getirirsiniz." diye belirtti.
Ebeveynlerin erkek ve kızlara sorumluluk duygusunu mutlaka vermeleri gerektiğini söyleyen Sun, "Erkek bulaşık hiç mi yıkamamalı, hiç mi etrafını, odasını ve tabağını toplamamalı, bu türden yetiştirilen çocuklarda ilerde aynısını kendi eşlerinden de bekledikleri için günümüzde artık evlenecek insan ev hanımı olmayabiliyor ya da ev hanımı olsa bile yapması gereken bazı sorumluluklar var. Bu da karı-koca arasında çatışmalara yol açıyor. Yani annesi tarafından her istediği yapılmış, arkası toplanmış, tabağı kaldırılmış, çamaşırı ve bulaşığı çoğu zaman annesi ya da ona birincil derecede bakım veren kimse tarafından gerçekleştiyse bunları ileride eşlerinden beklediği için bu sefer eşler arasında tartışmalar ve kavgalar kendini göstermeye başlar ve bu da karı-koca arasında boşanmaları dahil ortaya çıkartabiliyor. Bundan dolayı evlatlar arasında ayrımcılık yapmak çocuklarda depresyon, öfke, kızgınlık, mahcubiyet ve utanç duygusunu ortaya çıkartabiliyor. Bu açıdan adil olmak lazım, kız ve erkek çocuklarımızı bir nimet ve emanet olarak görüp sevmek gerekiyor. Bu sevgi ve ilgiyi elimizden geldiğince adil bir şekilde onlara vermemiz lazım." dedi. (İLKHA)