Gelişen bilgisayar ve sosyal medya araçlarının beraberinde siber zorbalığı getirdiğine dikkat çeken Işık, zorbalığa uğrayan çocukların içine kapanık, çekingen ve toplumdan uzak durduğuna dikkat çekti.
Özellikle okullarda çocukların yoğun olarak birlikte yaşadıkları ortamlarda ve sokaklarda karşılaşılan en ciddi sorunlardan birisinin akran zorbalığı olduğunu söyleyen Işık, çocuğun ya da ergenin aynı yaş grubundaki başka çocuk veya ergenlere karşı fiziksel ve sözlü şiddet anlamında yaptığı her tür saldırgan davranışların akran zorbalığı olarak değerlendirdiklerini belirtti..
"Zorbaların hayranları olabiliyor"
Akran zorbalığı yapan kişilerin bazen hayranlarının ve sevenlerinin dahi olduğuna dikkat çeken Işık şöyle devam etti:
"Bugün akran zorbalığını günümüzün en önemli problemi olarak yaşıyoruz. Akran zorbalığına maruz kalan çocuk ya da genç –genelde buna kurban deniliyor- kurbanlar bazen özellikle bu zorbalığı yapan kişilerle aynı ortamı yaşamak durumunda kalabiliyorlar. Bu yönüyle değerlendirildiğinde akran zorbalığına uğrayan kurbanların mağduriyetlerini görmemiz gerekiyor. Ama çok önemli bir problemle de karşı karşıyayız aynı zamanda. Çoğu zaman akran zorbalığını yapan kişilerin toplumda hayranları veya sevenleri de olabiliyor. Böyle bir toplumsal sorunumuz var. Yani mafyavari hareketlerin, tavır ve tutumların yaş gruplarına bağlı olarak sempatizanları da olabiliyor. Bu da karşımızdaki en önemli problemlerden biridir."
"Biz akran zorbalığını her zaman şiddet olarak göremeyebiliriz"
Gelişen teknolojinin de beraberinde zorbalık çeşitleri getirdiğini vurgulayan Işık, "Akran zorbalığına uğrayan kişilerin genelde sosyal ortamlardan kaçınmaları, başarısızlık düşüşleri, sessizliğe gömülmeleri, içine kapanmaları hatta cesaret ve girişkenliklerini kaybetmeleri gibi birçok yan etkiyle de karşılaşabiliyoruz. Biz akran zorbalığını her zaman şiddet olarak göremeyebiliriz. Bazen sözel olarak kişiye yapılan alayvari tavırlar, onun eşyalarını bozma, çalma, alma gibi bazı tavır ve tutumlardan da bahsedebiliyoruz. Bütün bunlardaki en önemli problem akran zorbalığına uğrayan kişiden haberdar olabilmektir. Ne kadar erken farkına varabilirsek kişinin zorbalığa uğramasını önlememiz o kadar yükselir. Son zamanlarda teknolojinin yaygınlaşması ve hayatın her alanında kullanılmasıyla birlikte siber zorbalık dediğimiz yeni bir şey de ortaya çıktı. Bu da sosyal medya ve internet yoluyla tehdit etmek, resim ve videolarını şantaj aracı olarak kullanmak, onların aleyhinde yayın yapmak ta siber zorbalık olarak geçiyor. Bu yolla karşıdaki kişiyi kontrolüne alarak istediğini yaptırmak ve o kişiden menfaat elde etmek umuluyor." ifadelerini kullandı.
"Akran zorbalığında hep aynı yaşları düşünmeye gerek yok"
Akran zorbalığının toplumun her tabakasına yayıldığını dile getiren Işık, "Akran zorbalığının özellikle sosyal kontrolün zayıfladığı, toplumsal duyarlılığın problem haline geldiği bugünümüzde yaygın olarak yaşanan psikolojik bir problem olduğunu unutmamak gerekir. Artık bu toplumda ciddi anlamda sokaklarda belki okullarda belki sosyal medya da akran zorbalığı var. Akran zorbalığında hep aynı yaşları düşünmeye gerek yok. 3-5 yaş altında veya üstündeki dönemi de bilmek, beklemek gerekiyor. Bu anlamda akran zorbalığına karşı alacağımız en büyük tedbir zorbalığı takip etmek farkına varmaktır. Zorbalığa uğrayan kurban dediğimiz çocuklarımızın ve gençlerimizin biran önce bu ortamdan uzaklaştırılması ve zorbalığı konu edinen genç, ergen ya da çocuklarımızın bu davranışının önlemesi en ileri ihtimalle de olayın kolluk kuvvetlerine bildirilmesiyle olayın önlenmesine çalışılmasıdır. Ama en büyük akran zorbalığı önleyiciliği çocuklarından haberdar olmak, onları takip etmek, arkadaşlık ettiği bulunduğu sosyal ortam hakkında fikir sahibi olmaktan geçer. Çocuğunuzu tanıyorsanız onun uğrama ihtimali olan her türlü zorbalığı ya da içine düştüğü yanlışı erkenden görmek tedbir alma ihtimalimizi güçlendirecektir. Burada da en önemli görev ebeveynlere, öğretmenlere, idarecilere ve toplum liderlerine düşmektedir." dedi. (İLKHA)