Panelde konuşan BM Avrupa ve Orta Asya Bölgesel İletişim Sorumlusu Jonathan Fowler, "Nefrete Hayır" kampanyasına değinerek, "Kelimeler silaha dönüşebilir. Örneğin yazılı sözler kesinlikle silaha dönüşebilir ve insanları yaralayabilir. Nefret söylemi korkunçtur ve bununla başa çıkılması gerekir. BM'nin birçok birimi bu hastalıkla başa çıkmak için çok fazla çalışıyor. BM Genel Kurulu, bununla alakalı gün ilan etti. Nefret söylemi bir salgına yol açabiliyor. Bunlar rastlantı değil. Nefret söylemini anlamak yeterli değildir, nelere yol açtığını da anlamak gerekir." değerlendirmesinde bulundu.

Eğitim ve toplu şekilde hareket etmenin önemine dikkati çeken Fowler, şunları kaydetti:

"Nefret söyleminin ulaşabildiği alanları görüyoruz. Myanmar'da belli bir halka saldırıların yapıldığını gördük. Bu, nefret söyleminin olumsuz sonuçlarından biridir. Nefret söyleminin ne anlama geldiği konusunda da bir tartışma var. Bunun da sınırlarının kesin manada belirlenmesi lazım. İnternet, insanın kendisini ifade etmesi için bir alan. Negatif insanlar kendilerini burada ifade edebiliyor. Gençlerin, ailelerin nefret söylemi konusunda eğitilmesi gerekiyor. Kampanyalar düzenlenmeli ve burada netlik şart."

İslam Ülkeleri İstatistiğ'in nefret söylemini önceleyen en büyük kurumlardan olduğunu dile getiren Farasin, "Zirvelerin büyük bir bölümü bu konuya ayrılıyor. 2025 Eylem Planı'nda aşırılık ve İslamofobiyle mücadele konularını gündemine alıyor. Radikalleşmeyle mücadeledeki çabalar kapsamında çapraz kurumlar kurduk."dedi.