Nükleer enerji; günümüzde artan nüfusla birlikte gündeme gelen bir enerji türüdür. Nükleer enerji; atomun çekirdeğinde bulunan enerjidir. Maddeyi oluşturan en küçük yapı taşları olan atomlar ve atomların çekirdeğini bir arada tutan güç ,nükleer enerjidir. Nükleer enerji ile bir reaktörün içinde atomların parçalanması ile oluşan enerjinin kazanlarda bulunan suyu ısıtması ve oluşan su buharı ile türbinlerin döndürülmesi sonucu elektrik üretimi sağlanmaktadır.
Nükleer enerji genellikle uranyum atomlarının parçalanması ile açığa çıkan enerjinin su buharı elde etmek için kullanılması ve oluşan su buharının türbinleri döndürmesi ile üretilir.
Türkiye’nin ilk nükleer gücü olacak olan Akkuyu nükleer güç enerji santrali, Mersin'in Gülnar ilçesinde inşa ediliyor.
İlk ünitesi 2023'te devreye girecek santral, tek başına Ankara ve İzmir'in toplam elektrik talebini, İstanbul'un ise elektrik talebinin yüzde 90'ını karşılayabilecek.
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nureddin Türkan; gündeme geldiği ilk günden beri tartışma konusu olan nükleer enerji ile ilgili İLKHA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Prof. Dr. Nureddin Türkan
"Batının gittikçe batması gibi bir durum söz konusuyken aynı zamanda da doğuda da bir yükseliş söz konusudur"
Modern hayatın enerji ile var olduğunu belirten Türkan, "Cep telefonundan, televizyona, evdeki buzdolabına kadar enerjisiz modern hayat mümkün değildir. Durum böyle olunca enerjide meydana gelen bir eksiklik, bir kriz modern hayatımızı tepeden tırnağa her noktadan etkilemektedir. Bunun neticesinde zincirleme bir etki meydana geliyor. Birinci aşamada enerji krizi var enerji krizi ekonomik krizi getiriyor. Bu durum ekonomide resesyona yol açıyor, ekonominin küçülmesine yol açıyor. Bu durumların hepsinin neticesinde de dördüncü aşama olarak siyasi krizler meydana geliyor. Bunun en önemli, en büyük örneği Avrupa'dır. Bilindiği üzere Avrupa, bugün büyük bir enerjinde krizinde kıvranıyor. Avrupa'nın her yıl 600 milyar metreküp doğal gaza ihtiyacı var, bu durum Avrupa'nın en büyük sorunlarından bir tanesidir. Bu öyle bir sorun ki şu anda Rusya-Ukrayna savaşından dolayı meydana gelen restleşmeler sonucunda Avrupa, enerji noktasında adeta büyük bir krize girmiş durumdadır. Avrupa'nın hiçbir tedbiri yok, hazır değil. Bu belirtiler 'acaba batıdaki batışın emareleri mi ortaya çıktı?' sorusunu akla getiriyor. Batının gittikçe batması gibi bir durum söz konusuyken aynı zamanda da doğuda da bir yükseliş söz konusudur. Batının geciktirmeye çalışmasına rağmen doğuda bir yükseliş söz konusudur. Avrupa enerji krizinde Rusya'nın alternatifi yok. Avrupa bunun sancılarını çok derin olarak çekmektedir. Fakat yakın gelecek itibariyle baktığımızda alternatif olabilecek enerjiler mesela Azerbaycan veya İran gazı olabilir, Türkî Cumhuriyetler ya da Doğu Akdeniz'den gelebilecek gazlar olabilir. Bütün bu enerji kaynaklarının önemli ortak noktası Türkiye topraklarından geçmek zorunda olmasıdır." dedi.
"Bilinçsizce yapılan haberler maalesef Türkiye'nin nükleer enerjiye kavuşmasını geciktirmiştir"
Türkiye'nin gaz merkezi olması fikrinin en makul çözüm yolu olarak gözüktüğünü dile getiren Türkan, "Putin'in bugünlerde önerdiği bir görüş budur. Eğer bu gerçekleşirse tabi ki Türkiye'den geçecek her bir enerji hattının Türkiye'ye, çok noktalardan kazandıracağı bir istikrar söz konusudur ve Türkiye'yi güçlendireceğini düşünüyorum. Türkiye'nin nükleer enerji hikayesi de mevcut. Türkiye nükleer enerjinin neresinde diye baktığımızda geç kaldığını düşünüyorum ama buna rağmen adımlar atılmış durumdadır. Bilindiği gibi Mersin Akkuyu Nükleer Güç Santrali, Sinop'ta yapılması planlanan nükleer güç santralleri bu adımların öncü kısımlarıdır. 1986'daki Çernobil nükleer kazası ve bilinçsizce yapılan haberler maalesef Türkiye'nin nükleer enerjiye kavuşmasını geciktirmiştir. Bu durumu da burada vurgulamak lazım. Her şeye rağmen Türkiye ilk etapta enerjisinin yüzde 20'sini nükleer enerjiden elde etmeyi planlamaktadır. Bu atılan adımlarda Akkuyu şu anda bilindiği gibi inşa halindedir. Akkuyu Nükleer Güç Santrali dört ünite halinde inşa edilecek. Her bir ünitenin 1200 megavat kapasitesi var, dört ünitenin 4 bin 800 megavat olarak işlem göreceği planlanmaktadır." şeklinde belirtti.
"Nükleer enerji temiz bir enerji midir?"
Nükleer enerjinin temiz bir enerji olduğuna dikkat çeken Türkan, "Bilinçsizce yapılan haberler, yıllar boyu ülkemizde bu enerjinin yanlış anlaşılmasını getirdi ve maalesef bize gelmesini geciktirdi. Aynı zamanda da en çok verimi olan enerji türlerinden bir tanesidir. Mesela bir ton uranyum kullanılarak elde edilen enerji; 16 bin ton kömür, 80 bin varil petrolün ürettiği enerjiye eşittir. Fransa'da bugün 58 tane nükleer güç santrali var, elektriğinin yüzde 77-78'ini buradan karşılıyor. Nükleer enerji temiz bir enerji midir? Evet, temiz bir enerjidir. Buna en önemli örnek yine Fransa'da 58 nükleer güç santralinin 14 tanesi dünya kültür mirasında yer alan bir ırmağın üzerinde kurulu olması ve bu ırmakta balıkçılık, ziraat yapılıyor olması bunun ispatıdır." şeklinde konuştu.
"Otomobil sanayinde olduğu gibi bu sanayiye de bir an önce girmeliydik ve girmeliyiz"
Türkiye'nin bu nükleer güç santrallerine kavuşmasının aynı zamanda çağın ağır kalkınma hamlesinin adımları şeklinde olduğunu düşündüğünü belirten Türkan, "Nükleer güç santrallerinin aynı zamanda sistemle ilgili yan sanayilerin gelişmesine katkı sağlayacağını düşünüyorum. Şöyle bir örnek vereyim; bizim normalde otomobilimiz yok belki bundan sonra olacak ama şimdiye kadar yoktu. Bakın, 10 yıllardır otomobil yan sanayisinden milyonlarca insan ekmek yiyor. Nükleer güç santralleri de bu şekildedir. Bizim ülkemizde açılacak olan nükleer güç santralleri ile beraber bunun alt sanayileri birçok insanın bu sisteme adapte olarak hem ekmek yemesini hem de bu endüstriyi öğrenmesini sağlayacak. Otomobil sanayinde olduğu gibi bu sanayiye de bir an önce girmeliydik ve girmeliyiz. Umarım yakın zamanda bir tane veya iki tane nükleer güç santrali değil daha fazla santralinin olmasını ülkemizin menfaatleri açısından oldukça faydalı buluyorum." ifadelerini kullandı. (İLKHA)