Zincir marketlerin raf bedelleri fiyatların artışında etkili oldu. 1 kilogram sucukta 300 gram et kullanıldığı düşünüldüğünde üretici firmalar da ciddi kazançlar elde etti.

Geçen yıl dana kuşbaşının fiyatı 70 lira iken, markette satılan orta hâlli bir kilogram sucuğun fiyatı 80-90 lira bandındaydı. Bugün ise dana kuşbaşının market fiyatı 130 lira seviyesinde ama sucuğun fiyatı 700 liraya kadar çıktı.

1 KİLOGRAM SUCUĞA 300 GRAM ET

KOBİ düzeyinde et ürünleri imalatı yapan bir şirketin sahibi gazetemize yaptığı açıklamada, işlenmiş et ürünleri üretim maliyetleri ile ilgili “İşletme giderleri, enerji maliyeti, işçilik, depolama ve lojistik maliyetinin toplam ürün fiyatına yüzde 30 etki yapar” açıklamasında bulundu. Öte yandan söz konusu işletmenin sahibinin, “1 kilogram sucuk yapımı için 300-350 gram et kullanıp ucuza mal etmeye çalışanlar var” ifadesini kullanması, 130 liralık kuşbaşı fiyatına rağmen 700 lirayı bulan sucuk fiyatını hangi etkenlerin oluşturduğuna dair soru işaretlerini artırdı.

HAVA PARASI ZAM OLUYOR

Ortaya çıkan tabloda üretici firmaların yüzde 100’ün çok üzerinde kazandığı görüldü. Ancak bu fahiş zamlarda yüksek kar hırsıyla hareket eden gıda teröristlerinin olduğu ortaya çıktı. Bir ürünü markete sunabilmek için dahi çok büyük miktarda paraların konuşulduğu da ifade edildi. Bir et üreticisinin, paketli ürününü büyük market zincirinde satabilmesi için milyonlarca liralık hava parası ödemek zorunda olduğu da belirlendi. Marketten içeri girmek için ayrı, rafta görünen bir yerde bulunabilmek için de ayrı bedeller ödenmesi, söz konusu. Bu büyük bedeller de masraf olarak ürün fiyatına ekleniyor.

Bugün 250 kilogramlık bir dana, çiftçiden kilogramı 60-70 lira olacak şekilde satın alınıyor. Yani hayvan başına 16-17 bin lira veriliyor. 250 kilogramlık dananın günde 1,2 kilogram ağırlaşması bekleniyor. Yani 570 kilogramlık bir kesim ağırlığına ulaşmış hayvanın beslenme süre yaklaşık 260-270 gün. Burada bir de zorunlu kesim, ölüm gibi olayların yüzde 3 oranında olduğunu not düşmek gerekiyor. Bir hayvanın ortalama 13 ila 14 kilogram yem yediğini, günlük yem maliyetinin de 70 lira olduğunu söylüyor. Yetiştirme süresini 260 günden hesapladığınızda yemin maliyeti 18-19 bin lira oluyor. Bunun yanında elektrik, sigorta, mazot, işçilik, veteriner muayenesi, faiz gibi genel giderler de oluyor. Bu da ortalama 1.600 lira olarak hesaplanıyor. 570 kilogramlık bir hayvanın sadece alış, yem ve diğer giderler maliyeti 35 bin lirayı buluyor. Canlı hayvanın kilogram maliyeti 62 liraya tekabül ediyor. Hayvan organlarından ve ayaklarından ayrıldığında, yani karkas ete çevirince 1 kilogram kemikli etin maliyeti yaklaşık 85-90 lirayı buluyor. Kasap ve marketler ise üzerine kâr payı koyarak dana kuşbaşını 130-150 liraya satıyor.

“BUGÜN ET FİYATI 130 LIRAYSA SUCUĞUN KİLOSU 150 LİRA OLMASI LAZIM 600 LİRA DEĞİL"

İtimat sucukları Yöneticisi Ali İhsan Koçkan “Bugün et fiyatı 130 liraysa sucuğun kilosu 150 lira olması lazım. Daha üstüne çıkmaması gerekiyor. Şayet daha üstündeyse bunu serbest piyasa ile açıklayabiliriz. Markalar arasında fiyat farklılıkları oluyor. Ancak içine giren ürün aynı. Kısacası marka imajı fiyatı belirliyor. Üretici isterse 600 liraya da sucuk satabilir. Ancak içeriğini değiştiremez. Zaten belli standartlarda üretiliyor. Çok yüksek fiyatlar fırsatçılığa girer ama o da markayı ilgilendiren bir konu. 1 kilogram sucuğa yine ortalama 1 kilo et gider, daha aşağı seviyelerde et koyarsanız o sucuk yenmez” dedi. Marketlere giriş ücretlerinin de pahalı olduğunu söyleyen Koçkan, şöyle konuştu: Büyük zincirlere girmek kolay değil. Ayrıca 3-5 aylık vadelerle ödeme yapıyorlar. Bu da üreticileri zor durumda bırakıyor. Üretici tarafı bu vadeyi görüp ona göre ürününü fiyatlandırıyor. Ayrıca market kâr marjları da rakamları etkiliyor.

Her gün satış fiyatlarını yukarı doğru ‘güncelleyen’ marketler, bazı ürünlerine de indirim etiketleri yapıştırdı. Ancak ‘indirim’ diye lanse edilen fiyatlar görenleri isyan ettirdi. Bu durumu, “Fiyatlarını katlarken asla sakınmayan marketler, iş indirime geldiğinde elleri titriyor” diyerek eleştiren vatandaşlar “14,95 liradan 14,90 liraya indirmişler güya. İndirim yazdıkları kâğıt bile 5 kuruştan daha pahalıya mal oluyordur” diyerek tepkilerini dile getirdi. Sosyal medyada marketlerin zam oyunlarını sık sık gündeme getiren bazı hesaplarda da 5 kuruşluk indirim şaka konusu yapıldı ve ‘BÜYÜK İNDİRİM’ diye paylaşıldı.

ŞİMDİ DE İLERİYE DÖNÜK FİYATLAMA FURYASI

Geçmişte dövizdeki yükselişi, enflasyonda gelinen noktayı, artan ücretleri fiyatlarına yansıtan üreticiler, şimdi de ileriye dönük fiyatlama yapmaya başladı. Son üç ayda özellikle gıda ürünlerinin fiyatlarında sebepsiz fiyat artışları yaşandı ve özellikle kasım ayında bu artışlar ayyuka çıktı. Un, şeker, yağ, çay, yumurta, pirinç, süt ürünleri, et ürünleri gibi akla gelebilecek tüm temel gıda ürünlerinden başlayarak yüzde 50’ye varan artışlar yaşandı. Perakendeciler, kendilerine gelen ürünleri makul kâr oranlarıyla satmaya çalıştıklarını dile getirirken, tüketici derneklerinin yöneticilerinden “Tüketim ürünlerinin üzerine tavsiye edilen fiyat yazılsın” teklifi dahi geldi. Tüketici dernekleri, asgari ücrette artış oranları konuşulurken, bugün artan fiyatların, asgari ücrette beklenen artışı fiyatlama olarak görüldüğünü ifade edip “Şimdi beklentiyi fiyatlıyorlar, asgari ücret artınca da gerçekleşeni fiyatlamak adına yeni zam yapacaklar. Olan tüketiciye, sabit gelirliye oluyor” ifadesini kullanıyor.

İTO BAŞKANI ŞEKİB AVDAGIÇ'DEN MAKUL FİYAT ÇAĞRISI

İleriye dönük fiyatlamalar ve enflasyonla mücadele konusunda görüşünü aldığımız İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, ileriye dönük fiyatlama yapılmasının önemli bir konu olduğunu söyledi. Fiyat artışlarında makul olunması gerektiğini dile getiren Avdagiç “Makul fiyatlara ulaşma konusunda toplum olarak dikkat edelim, geleceği fiyatlamayalım. Bizim iş dünyası olarak da önden fiyatlama yapmamamız lazım. Enflasyonu daha makul yerde tutmanın hepimizin toplumsal görevi olduğunu düşünüyorum” dedi. Vatandaşlara da çağrıda bulunan Avdagiç “Tüketim gücünü elinde bulunduran vatandaşlarımızın seçici olmalarında yarar var. Alım yaparken doğru fiyatlamayı mükafatlandırıp fahiş fiyatlama yapandan kaçınarak denge oluşmasına katkı verebileceğini düşünüyorum tüketicilerin. Biz bunları gündemimizden kaldırırsak, iş dünyasının ortaya koyduğu fiyatlar daha makul noktada olacak ve karşılık görecektir” diye konuştu.

KAYNAK: TÜRKİYE GAZETESİ