Mardin İl Müftü Yardımcısı Zübeyde Zengin, aile ortamında oluşan öfke kontrolünün zararları hakkında insanın aklını başından götürebilen insanı salgınlar artırabilen negatif bir duygu olduğunu belirtti.
Aile bireylerinde öfkenin verdiği zararla eşlere karşı söylenen boşanma sözlerinin fıkhi boyutuna değinen Zengin, kişinin verdiği sözde aklı başında ise boşanma geçeli olup aklı başında olmadığında ise söz geçersiz olduğunu aktardı.
"Öfke muvakkat bir deliliktir"
Öfke hakkında açıklamalarda bulunan Zengin, "Öfke, büyüklerin ifadesiyle muvakkat yani geçici süreli bir deliliktir. Çünkü insanın aklını başından götürebilen, ne yaptığını bilmeyecek şekilde insanı hareketler yaptırabilecek, insanı salgınlar artırabilen negatif bir duygudur. Öfke, Kur'an-ı Kerim'de zikredilen bir kavramdır. Mesela gazap kelimesi, suht kelimesi, esef kelimesi öfkeyi ifade eden kavramlardır. Öfke duygusu diğer duygular gibi insanoğluna verilmiş olan duygulardandır ki yerinde kullanıldığında aslında bir nimettir. Mesela insan aklını, dinini, iffetini, malını, canını korumak için öfke duygusuna ihtiyaç hisseder. Eğer Allah bize öfke duygusunu vermeseydi biz ailemizi kıskanmazdık yahut da kendi dinimize bir saldırı olduğunda içimizde herhangi bir hareket olmazdı. Necip Fazıl Kısakürek, 'razı mısın olmasın kaşı gözü simanın hiçbir değeri yoktur, öfkesi yok imanın. İnsanın inancı ondan dolayı öfkelenmiş olsa insan ki burada öfke dediğimizde de tabii ki saldırmak anlamında değil, bir dürtü olmuyorsa insan da kendisini savunacak bir dürtüye sahip olmuyorsa, bu öfkenin hiçbir değeri yoktur' der." şeklinde konuştu.
"Günümüz insanının en büyük derdi, kendi nefsi için öfkelenmesidir"
Öfke kontrolünün nasıl yapıldığına dair bir rivayeti aktaran Zengin, "Hepimizin duymuş olduğu bir hikâye vardır ki Hazreti Ali savaş meydanında düşmanını mağlup ettiği bir durumdayken o düşmanı hazreti Ali'nin yüzüne tükürür. Hazreti Ali kendisini öldürebilecek konumda iken kılıcını kınına koyar. Adam şaşırır ve 'sen beni öldürecekken neden kılıcını kınına koydun? deyince hazreti Ali efendimiz cevaben 'ben daha önce seninle Allah için çarpıştırıyordum. Ne zaman ki sen benim yüzüme tükürdün artık nefsim devreye girdi. Ben nefsim için Allah Resulünün bana vermiş olduğu bu kılıcı kullanmam' diyor. O kişinin kalbi yumuşuyor ve Allah için mücadelenin bir sonucunu görünce Müslüman oluyor. Öfke dediğimiz şey kendimizi tutabilmektir. Aslında günümüz insanının en büyük sorunu kendi nefsi için öfkelenmesidir. Nefislerimiz kabarmış bir durumda maalesef." ifadelerine yer verdi.
Öfkeye sebep olan durumlara da değinen Zengin, "Öfkeyi tetikleyen bazı durumlar var. Bununla ilgili İmam Gazali Hazretleri, 'öfke şu sebeplerden dolayı ortaya çıkar. Mesela bir insan kibirli ise bencil ise inatçı ise sürekli kusur arayan biri ise kişinin sevdiği şeyler elinden alınıyorsa öfkelenen bir varlıktır. Bu öfkeye neden olabilir' der. Asıl olan şey, insanın öfkelenmemesi değil, öfkelendiği zamanki tavrıdır. İnsanın kişiliğini ortaya çıkaran şey de budur. Yüce Allah, Al-i İmran suresinde müminleri överken, 'onlar öfkelenmezler' demiyor. 'O müminler bollukta da darlıkta da infak ederler' diye müminlerin özellikleri anlatılıyor. Ve 'onlar öfkelerini de yutarlar, öfkelerini kontrol ederler, insanları da affederler' buyuruyor. Ayet bize 'o müminler öyle kimselerdir ki hiç öfkelenmezler' demiyor 'öfkelendiklerinde öfkelerine hâkim olurlar' diyor." ifadelerini kullandı.
Hazreti Muhammed Aleyhisselam'ın öfke ile ilgili rivayetlerine ve verdiği tavsiyelere de değinen Zengin, "Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem) öfkeye dair 'asıl pehlivan güreşte rakibini yenen değil, öfkelendiği zaman öfkesine hâkim olandır' buyuruyor. Bu uyarılar aslında öfkeyi kontrol etmenin değerli kıymetli olduğunu ortaya çıkarıyor. Ateşin suyu söndürdüğü gibi öfkenin de abdest almak suretiyle sönebileceğini de ifade ediyor Peygamberimiz. Bir insan öfkelendiğinde, ayakta ise oturmasını, oturduğu takdirde öfkesi geçmemişse uzanmasını tavsiye ediyor ki bu da aslında biyolojik olarak fiziksel olarak insanın öfkelendiğinde kanın vücut içerisindeki dolaşımıyla ilgili biyolojik olarak insanı rahatlatan durumlardır. Toprağa temas etmek peygamberimizin tavsiyesidir." şeklinde aktardı.
"Öfkesini yanlış yerde kullanan öfkeyle oturup zararla kalkan her insan sonrasında pişmanlık yaşıyor"
Bireylerde oluşan öfkenin en çok aile fertlerini etkilediğini vurgulayan Zengin, "Öfkenin hayatımızdaki yansımalarına baktığımızda en çok etkilenen aile fertleri olabiliyor. Sürekli öfke halini yaşayan bir insan, öfke patlamaları yaşayan ve hayatında öfkesini kontrol etmesi gerektiğinin farkına varmayan bir aile ferdi öncelikle ailesini etkiliyor. Bu durum domino taşları gibi ailede öfkeli olan bir çocuk okulda arkadaşlarına bunu yansıtıyor. Bir baba iş yerinde öfkesini devam ettiriyor. Anne öfkesini başka yerden çıkarıyor. Onun için bu öfke aslında insanın kendisinde başlayıp toplumu etkileyen bir durum. Öfkesini yanlış yerde kullanan öfkeyle oturup zararla kalkan her insan sonrasında pişmanlık yaşıyor. Öfkenin hâkim olduğu bir ailede çocuklar hep gergin olur. Aile fertleri hep kaygı yaşar, korku yaşar." dedi.
Zengin, aile bireylerinde öfke anında verilen boşanma sözleri ila ilgili fıkhi boyutu hakkında bilgi vererek, "Ailenin içerisinde herhangi bir problemle karşılaşıldığında özellikle evin beyleri hemen ağızlarına boşanma ifadelerini dolayı biniyorlar. Bununla ilgili Diyanet işleri Başkanlığı olarak 'öfkeli durumda kişinin boşaması geçerli midir, geçersiz midir?' sorusuna cevap olarak, 'insan öfkelendiğinde ne söylediğinin farkında ise ve öfkesi dindiğinde hatırlıyorsa bu öfkelenme esnasında söylenen boşanma sözü geçerlidir. Ama öfkesi dindiğinde söylediği sözlerle alakalı hiçbir şeyi hatırlamıyorsa aklı başından tamamen bitmiş bir durumda iken bunu söylemişse bu boşama sözü geçerli değildir' diyoruz. Onun için insanlar öfkelendiğinde canı sıkıldığında bu sözleri dillerine pelesenk etmeyip dikkat etmeliler." şeklinde kaydetti. (İLKHA)