İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, aynı fay hattında yaşansa da bu depremin, beklenen İstanbul depremi ile bir bağlantısı olmadığını dile getiriyor.
Euronews'e açıklamalarda bulunan Sözbilir şunları söyledi:
"1999 depreminde kırılan faylardan biri olan karadere fayı vardı ve bir parça kalmıştı, şimdi o parça kırıldı. Yani bu parça kırıldı diye İstanbul’un güneyindeki bir depremle bağlantısı yok. Kırılan parça Kuzey Anadolu fay hattının bir parçası o nedenle genişçe bir alanda hissedildi. Yine yaşanan deprem sığ ve yeryüzüne yakın bir deprem. O nedenle o hattın her yerinde hissedildi. Kırılan parça da Düzce il merkezine çok yakın olduğundan bu kadar hissedildi, 20 saniye sürdü ve 8 şiddetindeydi.’’
Bu depremde kırılan fay parçasının önemli bir bölümünün 1999 depreminde kırıldığını hatırlatan Prof. Dr. Hasan Sözbilir’e göre yakın süreçte bundan daha büyük bir deprem yaşanmaz, en fazla 5 büyüklüğünde artçı depremler olabilir.
"Bu fay hattının önemli bir bölümü 1999 depreminde kırılmamışolsaydı sıkıntı büyüktü, artık bu fayın kırılması için 200 yıl geçmesi lazım. Şimdi sadece en fazla 5 büyüklüğünde artçı depremler yaşanabilir."
İzmir depreminde de benzer büyüklükteki bir depremin daha büyük yıkım getirdiğine dikkat çeken Prof. Dr. Hasan Sözbilir, kentsel dönüşümün önemine dikkat çekiyor:
‘’Karşılaştırırsak İzmir depreminin de şiddeti de 8’di. Orada daha fazla yıkım oldu demek ki İzmir kentsel dönüşüm anlamında gerekli olanları henüz yapamadı. Düzce son depremler nedeniyle kendini biraz da olsa yeniledi. Kentsel dönüşümü tüm binalara yaparsanız hangi depremi yaşarsanız yaşayın bir sorun olmaz. Ya da deprem yönetmeliğine göre binalarınızı inşa ederseniz bir yıkım yaşamazsınız. Yapı denetim mekanizması da bu kuralları doğru denetlerse, bir sorun olmaz. Yetkililer de açıklıyor, evlerde hasar varsa ona göre hareket edilmeli."
Daha büyük bir deprem yaşanır mı?
İstanbul Jeofizik Mühendisleri Odası Bilim Danışmanı Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan ise 2025’e kadar Sakarya çukurunda orta büyüklükte bir deprem uyarısında bulunduğunu hatırlatıyor.
Bu depremden daha büyük bir deprem beklentisi olmadığını belirtien Ercan, Euronews'e verdiği demeçte, "Ben 2002 yılında yazdığım kitabımda İstanbul depremini beklerken 2025’e kadar Sakarya çukurunda orta büyüklükte bir deprem olabilir demiştim. Dolayısıyla ona denk gelen bir biçimde bu deprem yaşandı ve benim için süpriz bir deprem değildi. Bundan sonra burada daha büyük bir deprem olacağını jeofizik biliminde söyleme olasılığımız yok. Ancak 60 yıldır depremle uğraşan bir kişi olarak benim böyle daha büyük bir deprem beklentim yok." ifadelerini kullandı.
''Marmara’da deprem beklentim 2045’ten önce olmayacağına dairdi. Bu düşüncem değişmedi''
Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Düzce depreminin İstanbul depremini öne çekmek yerine geciktireceğine dair tespitte bulunuyor:
‘’Bu deprem İstanbul depremini öne çekmek yerine geciktirir. Çünkü Doğu’dan gelen gerginlikle Batı’nın depremleri oluyor. O nedenle bu boşalma İstanbul depremini geciktirir. Marmara’da deprem beklentim 2045’ten önce olmayacağına dairdi. Hatta olursa şaşırırım demiştim, bu düşüncem değişmedi, pekişti. Dolayısıyla İstanbul’un tedirgin olmasına gerek yok, Marmara gergin değil. Şuanda bu depremin gerçek büyüklüğü 6’dır, sığ bir depremdir, tipik bir Kuzey Anadolu kırığı davranışıdır, yer yaklaşık 7 kilometre kırılmıştır yüzeyde ve yaklaşık 75 cm ile 1 metrelik atım yapmıştır. Yani bunun daha sonraki bir depremin ölçüsü diye bir olay söz konusu değildir.’’