Peygamber Sevdalıları Vakfı Bingöl Temsilciliği tarafından düzenlenen etkinliğe Bingöl halkının katılımı yoğun oldu. Sunuculuğunu Ömer Alpaya’nın yaptığı etkinlik, Yunus Kızılboğa’nın okuduğu Kur’an-ı kerim tilaveti ile başladı. Programda sinevizyon gösterimi ve ezgiler seslendirildi. Peygamber Sevdalıları Vakfı Bingöl bölge koordinatörü Şefik Börü’nün açılış konuşması yaptığı etkinlikte Şehitler Kervanı Platformu Başkanı Ömer Çelik konuştu.
Sahabelerin her birinin ümmete örnek şahsiyetler odluğunu söyleyen Çelik, Allah Resulü’ne olan bağlılıklarının samimi olduğunu ve imanlarının Kur’an’da Allah tarafından tescillendiğini vurguladı.
"Müslümanlar olarak İslam’ın bizden istediği ama bir türlü yapamadığımız bir şey var" diyen Çelik, İslam dininin asla kılıçla hâkim olmadığını ve bu dinin asla kılıçla insanların yüreğine girmediğini belirterek İslam’ın adaletle, merhametle, sevgiyle ve aşkla insanların yüreğine girdiğinin altını çizdi.
“Sahabelerin hayatında karanlık dünyamızı aydınlatan güzel örnekler vardır”
Şefik Börü
Peygamber Sevdaları Vakfı Bingöl bölge koordinatörü Şefik Börü , “Peygamber Sevdalıları Vakfı olarak 2015 yılında Kasım ayını sahabe ayı olarak her yıl farklı sahabeler olmak üzere ‘Yolumuzu Aydınlatan Yıldızlar’ temasıyla sahabe hayatını işliyoruz. Tüm sahabe efendilerimizin hayatlarında karanlık dünyamızı aydınlatan nice önekler vardır. Yaklaşık bin 445 yıl önce dalgalanan İslam sancağını sahabeler, tabiinler, ettabiinler ve salih insanlar aracılığıyla bizlere ulaştırmışlardır. Bizler de vakıf olarak inşaallah bizden sonraki nesillere doğru bir şekilde bulanıklaştırmadan bu sancağı ulaştırma gayreti içerisindeyiz. “ifadelerine yer verdi.
Programda konuşan Şehitler Kervanı Platformu Başkanı Ömer Çelik, “Allah Kur’an-ı Kerim'de sahabelerden razı olduğunu açıkça beyan etmiştir. ‘Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır.’ Allah onların imanlarına şahitlik etmiş ve onların imanını tescillemiştir. Onların Peygamber aşkını ve sevdasını tescillemiştir. Malını mülkünü her şeyini muhacir kardeşleri için seve seve verdiklerini yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de tescillemiş. Allah Resulü onlardan birini çağırdığında, onlar; ‘buyur, anam babam sana feda olsun’ diyorlar. Böyle sıradan bir şey değil. Anam babam sana feda olsun dediklerinde, anasını da babasını da kendisini de çocuklarını da feda etmişler.” ifadelerini kullandı.
“Ebu Ubeyde, emniyet ve teslimiyet noktasında öne çıkar”
Çelik, “Ebu Ubeyde bin Cerrah (ra)’tan Allah ebeden razı olsun, makamını yüceltsin, bizi de onun yolundan ayırmasın. Lakabı, Emin-ül Ümme, (ümmetin emini) Hz. Peygamber, ‘her ümmetin bir emini vardır, benim ümmetimin emini de Ebu Ubeyde bin Cerrah’tır’ diyor. Bu sahabenin hayatında iki nokta göze çarpar, biri emniyet, diğeri teslimiyet. Hz. Peygamber ile beraber yapılan tüm savaşlara katılmış ve O’ndan hiçbir vakit ayrılmamıştır. Görevlerine baktığımızda bu sahabenin iki önemli görevi vardır, birincisi maliye bakanlığı, bu görevi Hz. Ebubekir döneminde icra etmiştir. Diğeri ise ordu komutanlığıdır.” diye belirtti.
“Ebu Ubeyde bin Cerrah Arapların iki dâhisinden biridir”
Şehitler Kervanı Platformu Başkanı Ömer Çelik
Çelik, “Ebu Ubeyde 27 yaşına geldiği zaman İslam’ın nuruyla aydınlanacaktı. Kendisi okuma yazma bilen ender insanlardandı. Arapların şöyle bir deyimi var; ‘Arapların iki dâhisi vardır, biri Ebubekir, diğeri ise Ebu Ubeyde bin Cerrah.’ Özellikle Mekke’de ilk iman eden ve Hz. Peygambere ilk inanan sahabelerin hayatına baktığımızda istisnasız hepsinin ortak özelliği; cahiliyede putlara tapmamışlar, içki içmemişler, kumar oynamamışlar, zina etmemişler ve hepsi de Mekkeliler tarafından emin, dürüst ve güvenilir insanlar olarak tanınmışlardır. Ebu Ubeyde bin Cerrah ta bunlardan biridir. “dedi.
Mekke toplumunda iman edenlerin yaşadıkları zorluklara değinen Çelik konuşmasına şöyle devam etti, “Mekke’de iman ettim demek, her türlü çile, eziyet ve işkenceyi göze almak demektir. Bunun için Mekke, bağrında münafık yetiştirmemiştir. İki çizgi var; hak ile batıl, iman ile küfür çizgisi. İman eden o yiğitler bütün sıkıntıları göze alarak iman ettiler. Ebu Ubeyde de babasının kendisinin iman ettiğini duymasından sonra diğer sahabeler ne kadar çile, işkence ve eziyet çekmişse aynısını Ebu Ubeyde de çekmiştir.”
“Allah yüce kitabında sahabeleri övmüştür”
Çelik, Bedir savaşından paylaşımlarda bulunarak, sahabelerin Hz. Bilal’in Bedir savaşı için çağrısını duyduklarında yiğitlerin Bedir savaşı için meydanlara çıktıklarını, o günün yev-mul Furkan, hak ile batılın birbirinde ayrıldığı gün olduğunu, o gün, baba ile oğulun, kardeş ile kardeşin, amca ile yeğenin, dayı ile yeğenin karşı karşıya geldiği gün olduğunu ve bu savaşta Ebu Ubeyde’nin de babasıyla karşı karşıya geldiğini aktararak bu savaşın iman savaşı olduğunu, hak ile batılı savaşı olduğunu belirtip kavmiyet savaşı olmadığının altını çizdi. Çelik, “Allah Mücadele suresi 22’inci ayeti kerimesinde şöyle buyuruyor, “Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kavmin; babaları, oğulları, kardeşleri yahut akrabaları da olsa Allah’a ve Peygamberine düşman olanlarla dostluk ettiğini göremezsin…” Allah yüce kitabında bunları övmüştür.” İfadelerine yer verdi.
Çelik konuşmasını şöyle sürdürdü:
Hz. Ömer radiallahuanh, bir gün hilafet zamanında arkadaşları ile oturup Ebu Ubeyde’yi anlatırken onlara diyor ki, ‘bir oda dolusu neyinizin olmasını isterdiniz? Her biri, bir şey söylüyor, kimi altın, kimi gümüş kimi de başka bir şey… Sıra Hz. Ömer’e geliyor ve o diyor ki, ‘ben de Allah’tan temenni ederim ki bir oda dolusu Ebu Ubeyde bin Cerrah, Muaz bin Cebel ve Ebu Huzeyfe’nin mevlası Salim gibi adamlarım olsun da ila-yi-kelimetullah’ı yeryüzünün he tarafına yayayım. Hz. Ömer hilafet döneminde Muaz bin Cebel ve Ebu Ubeyde’ye 400 bin dirhem gönderiyor, daha elçi yanlarındayken her ikisi de o 400 bin dirhemi ihtiyaç sahiplerine dağıtıyor, elçi gelip durumu Hz. Ömer’e anlattığında Hz. Ömer elini kaldırır, ‘Allah’ım bana böyle arkadaşlar nasip ettiğin için sana hamdolsun, bunlar benim yanımda olduğu müddetçe benim belim ve bileğim bükülmez’ diyor.”
“Ebu Ubeyde dünya ve dünyalıklardan uzaktı”
Ebu Ubeyde bin Cerrah at sırtından inmemiştir diyen Çelik, Ebu Ubeyde’nin Filistin, Kudüs, Şam bölgesi ve Humus ’un fethinde bulunduğunu ve Ebu Ubeyde’nin hep önde olduğunu söyledi. Çelik, Ebu Ubeyde, 'arkada eşim var, çoluk çocuğum var, malım var' diye düşünmemiştir. Ebu Ubeyde, ‘bir gün öleceğiz, dünya bizim yerimiz ve varımız değildir’ diyor.” ifadelerini kullandı.
“İslam dini insanların yüreğine kılıçla değil, adalet ve sevgiyle girmiştir”
Çelik, “Müslümanlar olarak İslam’ın bizden istediği ama bir türlü yapamadığımız bir şey var. Bu din asla kılıçla hâkim olmamıştır. Bu din asla kılıçla insanların yüreğine girmemiştir. Bu din adaletle, merhametle, sevgiyle, aşkla insanların yüreğine girmiştir.” dedi.
Ebu Ubeyde’nin vefatı ile ilgili olarak Çelik, “Ebu Ubeyde bin Cerrah veba salgınına yakalanır, hastalığı şiddetlenince etrafında toplanan askerlerine diyor ki, ‘Benim yolum gözüktü, ben Allah’a ve Resulüne doğru gidiyorum, yalnız size bazı nasihatlerim var; eğer yerine getirirseniz dünyada da ahirette de mesud olursunuz. Namazı dosdoğru kılın, orucunuzu tutun, Beytullah’ı ziyaret edin, zekatınızı verin, emirlerinize, amirlerinize itaat edin, onlara isyan edip hainlik etmeyin, dünya sizi aldatmasın, dünyanın peşinden koşmayın, şunu iyi bilin ki dünyada bir yıl da yaşasanız ölüm bir gün gelip kapınızı çalacak.’ diye son sözlerini söylüyor ve vefat ediyor. Muaz bin Cebel ebu Ubeyde’nin cenaze namazını yaşlı gözlerle kıldırıyor ve etrafındakilere dönüp, ‘Siz şu an da öyle birinin namazını kılıyorsunuz ki vallahi şimdiye kadar ne bunun gibi biri geldi ne de gelecek.’ İfadelerine yer verdi.
“İstikamet, teslimiyet ve emniyet hayatımızda göze çarpan en önemli nokta olsun”
Çelik, Ebu Ubeyde bin Cerrah’ın hayatından çıkarılacak derslere dikkat çekerek, “Biz de yeri geldiğinde kendi makamımızı, malımızı, nefsi isteklerimizi, heva ve heveslerimizi ayaklarımızın altına almamız lazım ki Ebu Ubeyde bin Cerrah’ın yolundan gitmiş olalım. Allah ile olan rabıtamızı kesmeyelim, O’na kullukta kusur işlemeyelim ki Allah’ın övdüğü insanların safına girelim. Hz. Peygamber’e öyle bir sevgi besleyelim ki malımızı, evladımızı, her şeyimizi seve seve O’nun yolunda feda edebilelim ki Allah Resulü bizi sevsin ve havz-u kevserinde bizlere Kevser’den içirsin. İstikamet, teslimiyet ve emniyet hayatımızda göze çarpan en önemli nokta olsun. En emin insan olalım. Hz. Ebubekir radiallahu anh, Ebu Ubeyde bin Cerrah’ı övüyor ve şunu diyor, ‘ben Allah Resulü aleyhisselamı üç yerde Ebu Ubeyde’yi övdüğünü gördüm, birincisi, biz bir grup otururken Ebu Ubeyde de aramızdaydı, aramızdan çıkıp gidince Efendimiz onu işaret ederek dedi ki ‘işte mümin, işte adam gibi adam, iki omuz sahibi’ ikincisi, bir gün bizim yanımızda Allah Resulü Aleyhisselam şöyle buyurdu; ‘eğer ben ashabımdan birinin huyundan bir şeyler almak isteseydim, Ebu Ubeyde’nin ahlakından bir şeyler alırdım.’ Üçüncüsü ise Efendimizin, ‘her ümmetin bir emini vardır, bu ümmetin emini de Ebu Ubeyde bin Cerrah’tır’ sözü. Cenab-ı Allah onun makamını ali eylesin, bizleri de eminlerden ve teslim olanlardan eylesin, bizleri hak yoldan ayırmasın, bizlere hakkı hak olarak görüp hakka uymayı, batılı batıl olarak görüp batıldan uzaklaşmayı nasip eylesin.” şeklinde konuştu. (İLKHA)