VAN - Geçtiğimiz günlerde Kazakistan`ın Başkenti Astana`da düzenlenen "Dinler Kongresine" katılan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez` in "Dinler Arasında Diyalog olmaz" açıklaması ile tekrar gündeme gelen ve son olarak İzmir Alaçatı`da bulunan Pazaryeri Camisinin içinde kilise yapılmasıyla konuşulan `Dinler Arası Diyalog Projesi`nin ne olduğu, neyi amaçladığı ve böyle bir şeyin mümkün olup olmayacağı konusunu ilahiyatçı uzmanlara sorduk.
Vatikan`ın Hıristiyanlaştırma projesi olan `Dinler Arası Diyalog ile ilgili sorularımızı yanıtlayan Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dinler Tarihi Anabilim Dalı Araştırma görevlisi Ramazan Turgut ile İlahiyat Fakültesi Kelam Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Vecihi Sönmez, `Dinler Arası Diyalog Projesi`nin İslam hamuru ile yoğrulmuş bu topraklarda tutmadığını ve tutmayacağını belirttiler.
Dinler Arası Diyalogun çıkış noktasına bakılması gerektiğini belirten Doç. Dr. Vecihi Sönmez, Diyanet İşleri Başkanı`nın açıklamasını olumlu bulduklarını belirterek, "Biz, alimler arasında diğer dinlerde yapılan tahribatları tahrifleri değiştirmeleri gündeme getirerek Kur`an-ı Mubin`deki buna işaret eden ayetleri, hükümleri ortaya set ederek onları bu noktada bilgilendirme amaçlı ise onlara gidip `Bak siz kitaplarınızı tahrip ettiniz, sizin kitaplarınızda da Hz Muhammed`in (sav) geleceği müjdelenmiştir. Onun getireceği şeriatın hükümlerin kapsayıcıdır` şeklindeki bakış açısı ile meseleye gittiğinizde diyalog iyidir. Bunun kötü bir tarafı söz konusu olamaz. Ama! Maalesef günümüzde derlenmeye yapılmaya çalışılan diyalog böyle gözükmüyor" dedi.
Araştırma görevlisi Ramazan Turgut ise Diyalogun kelimenin en basit haliyle insanlar arasındaki ilişkinin kast edildiğini belirterek, "Dinler Arası Diyalogda da asıl orijinal kavramından gelen intereligöz diyalog dediğimiz dindarlar arası diyalogdur. Bu durumda Dinler Arası Diyalog; İslamiyet`in, Hıristiyanlığın ya da Yahudiliğin birbirine yakınlaşması değil. O dinin müntesiplerinin karlıklı ilişkileri iş birliği ortak sıkıntılar karşısında tavır takınma durumunu kast ediyoruz. Dinler arasında diyalog olmaz dindarlar arasında ya da din adamları arasında diyalog olur bizim diyalogdan anladığımız budur. Fakat bunun yanında derken de ilk başta sormamız gereken hangi diyalog, kim diyalogdan neyi kast ediyor. Şayet diyalog az önce anlattığımız örnekte olduğu gibi tamamen insani amaçlarla yapılan bir iş ise kesinlikle ona prensip olarak karşı değiliz hatta destekleriz. Fakat bu Vatikan`ın yaptığı yani bir misyonerlik projesidir. Elbette ki buna karşı duruyoruz. Birincisi Vatikan bunu bir Hıristiyanlaştırma projesi olarak devreye soktu. Çünkü özellikle İslam âleminde misyonerlere karşı aşırı bir tepki vardı. Fakat siz dinler arası diyalog gibi gayet insani bir konu ile Müslümanlara yaklaştırdığınızda olumlu netice alabiliyorsunuz. Vatikan`ın amacı bu olduğu doğru; fakat insanların amacı ne olursa olsun birde toplumsal gerçekler var. Yüzyıllardır İslam hamuru ile yoğrulmuş bu topraklarda bütün bu projelerin tutmayacağı gayet aşikârdır. Her ne kadar bu masa başından uzaklardan planlar yapılsa bile iş fiiliyata geldiğinde uygulamaya geldiğinde ters tepiyor ve ters tepmektedir" diye konuştu.
Vatikan`ın Hıristiyanlaştırma projesi olan `Dinler Arası Diyalog ile ilgili sorularımızı yanıtlayan Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dinler Tarihi Anabilim Dalı Araştırma görevlisi Ramazan Turgut ile İlahiyat Fakültesi Kelam Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Vecihi Sönmez, `Dinler Arası Diyalog Projesi`nin İslam hamuru ile yoğrulmuş bu topraklarda tutmadığını ve tutmayacağını belirttiler.
Dinler Arası Diyalogun çıkış noktasına bakılması gerektiğini belirten Doç. Dr. Vecihi Sönmez, Diyanet İşleri Başkanı`nın açıklamasını olumlu bulduklarını belirterek, "Biz, alimler arasında diğer dinlerde yapılan tahribatları tahrifleri değiştirmeleri gündeme getirerek Kur`an-ı Mubin`deki buna işaret eden ayetleri, hükümleri ortaya set ederek onları bu noktada bilgilendirme amaçlı ise onlara gidip `Bak siz kitaplarınızı tahrip ettiniz, sizin kitaplarınızda da Hz Muhammed`in (sav) geleceği müjdelenmiştir. Onun getireceği şeriatın hükümlerin kapsayıcıdır` şeklindeki bakış açısı ile meseleye gittiğinizde diyalog iyidir. Bunun kötü bir tarafı söz konusu olamaz. Ama! Maalesef günümüzde derlenmeye yapılmaya çalışılan diyalog böyle gözükmüyor" dedi.
Araştırma görevlisi Ramazan Turgut ise Diyalogun kelimenin en basit haliyle insanlar arasındaki ilişkinin kast edildiğini belirterek, "Dinler Arası Diyalogda da asıl orijinal kavramından gelen intereligöz diyalog dediğimiz dindarlar arası diyalogdur. Bu durumda Dinler Arası Diyalog; İslamiyet`in, Hıristiyanlığın ya da Yahudiliğin birbirine yakınlaşması değil. O dinin müntesiplerinin karlıklı ilişkileri iş birliği ortak sıkıntılar karşısında tavır takınma durumunu kast ediyoruz. Dinler arasında diyalog olmaz dindarlar arasında ya da din adamları arasında diyalog olur bizim diyalogdan anladığımız budur. Fakat bunun yanında derken de ilk başta sormamız gereken hangi diyalog, kim diyalogdan neyi kast ediyor. Şayet diyalog az önce anlattığımız örnekte olduğu gibi tamamen insani amaçlarla yapılan bir iş ise kesinlikle ona prensip olarak karşı değiliz hatta destekleriz. Fakat bu Vatikan`ın yaptığı yani bir misyonerlik projesidir. Elbette ki buna karşı duruyoruz. Birincisi Vatikan bunu bir Hıristiyanlaştırma projesi olarak devreye soktu. Çünkü özellikle İslam âleminde misyonerlere karşı aşırı bir tepki vardı. Fakat siz dinler arası diyalog gibi gayet insani bir konu ile Müslümanlara yaklaştırdığınızda olumlu netice alabiliyorsunuz. Vatikan`ın amacı bu olduğu doğru; fakat insanların amacı ne olursa olsun birde toplumsal gerçekler var. Yüzyıllardır İslam hamuru ile yoğrulmuş bu topraklarda bütün bu projelerin tutmayacağı gayet aşikârdır. Her ne kadar bu masa başından uzaklardan planlar yapılsa bile iş fiiliyata geldiğinde uygulamaya geldiğinde ters tepiyor ve ters tepmektedir" diye konuştu.
(Murat Dalgın-İLKHA)