Den Haag'da gurbetçilere hitap eden Yapıcıoğlu, iktidara gelmeleri durumunda neler yapacaklarını anlattı. Yapıcıoğlu gurbetçilerin sorularını yanıtlayarak merak edilen konulara açıklık getirdi.
Avrupa temaslarının son durağı olan Hollanda'da konuşan Yapıcıoğlu, gurbetçilere hitaben yaptığı konuşmada partisinin hangi ideallerle yola çıktığını anlattı.
Siyasette dürüst olmayı ilke edindiklerine vurgu yapan Yapıcıoğlu, siyasete yeni bir ses, yeni bir soluk ve yeni bir renk getirmek için yola çıktıklarını söyledi.
Siyaset sahnesinde yer alan insanların kahir ekseriyetinin, vatandaşın dikkatini celp edebilmek ya da onları kendi saflarına çekebilmek için yalan olduğu açıkça belli olan şeyleri çok rahatlıkla söyleyebildiklerine dikkat çeken Yapıcıoğlu, HÜDA PAR olarak yapmayacakları şeyleri söylemeyeceklerine vurgu yaptı.
Yapıcıoğlu, yerine getiremeyecekleri vaatlerde bulunarak siyasetin itibarını düşüren siyasetçilerin aksine yapacaklarını şöyle anlattı:
"Siyasete yeni bir ses, yeni bir nefes, yeni bir soluk getirelim; siyasete yeniden bir itibar kazandıralım dedik. Bu yüzden biz, asla milletimize yalan söylemeyeceğiz, kimseyi kandırmayacağız, milletin malına el uzatmayacağız. Biz iktidara geldiğimizde 'Şu hizmetleri yapacağız' diye olur olmaz, gücümüzün yetip yetmeyeceği belli olmayan hizmetleri yapmak konusunda çok cesur değiliz. Çünkü biz bir şey yapacağız dersek onu yapmak zorundayız. Yapmayacağımız şeyi söylememeliyiz, siyasete biraz böyle bakıyoruz."
"Doğru kimden gelirse gelsin destek oluruz, yanlışı kim yaparsa yapsın karşı çıkarız"
Siyasi yolculuklarında dürüstlükten ödün vermediklerini, adaletsizliklerle de her zaman mücadele ettiklerini ifade eden Yapıcıoğlu, "2012 yılında siyaset sahnesine çıktık. 'Dürüst siyaset gerçek adalet' dedik. İnşallah dürüstlükten ödün vermedik, her alanda adaletsizliklerle mücadele ederken, onlarla ilgili itirazlarımızı yükseltirken de bir şeyin nasıl olması gerektiğini de söyledik. 'Yapılan şey yanlıştır' demekle yetinmedik. Doğrusunun ne olması gerektiğini de söyledik. Bu tarz bir siyasete belki çok kişi alışık değil ama inşallah yavaş yavaş alışacaklar. Mesela bizim şöyle bir muhalefet anlayışımız var: Biz sadece yanlışa muhalefet ederiz, biz bir muhalefet partisiyiz diye iktidarın doğru yaptığı şeylerde itiraz etmedik, eleştirmedik, itiraz etmeyeceğiz, eleştirmeyeceğiz. Doğru kimden gelirse gelsin destek oluruz, yanlışı kim yaparsa yapsın karşı çıkarız. Böyle bir siyaset anlayışımız var." şeklinde konuştu.
"Bizim tercihimiz ıslah edilmiş Başkanlık Sistemi"
Başkanlık ve Parlamenter Sistem ile ilgili sorulan bir soruyu yanıtlayan Yapıcıoğlu, tercihlerinin ıslah edilmiş başkanlık sisteminden yana olduğunu söyledi.
Yapıcıoğlu, "Başkanlık Sistemi ve Parlamenter Sistem bir tabu değildir. İkisi de mükemmel değildir. Her iki sistemle alakalı da eksiklikler var. Her iki sistemin de bir diğerine göre üstün olan tarafları var. Biz ilkesel olarak şunu diyoruz; Türkiye 70 yıla yakın Parlamenter Sistem ile idare edildi. Bu 70 yıl içerisinde çok ciddi sıkıntılar yaşandı. Örneğin 367 krizi… Bu krizden sonra cumhurbaşkanını halk seçecek diye erken seçim yapıldı, bir anayasa değişikliği yapıldı. Halkın yüzde 69'u, 'Cumhurbaşkanını artık halk seçsin' dedi. Zaten cumhurbaşkanını artık halk seçiyorsa ismi konulmamış olsa da bir 'Yarı Başkanlık Sistemi' vardı. Yani hem Cumhurbaşkanını halk seçiyor hem başbakanı halk seçiyordu, böylece iki başlı bir idare ortaya çıktı. Sonra 'Başkanlık sistemine geçelim' denildi. O da yine mecliste bir çoğunlukla ve halkın onayıyla kabul edildi. Daha 1. dönem bitmeden bu sistemi istemiyoruz demeye başladılar. E zaten referandum zamanında da istememiştiniz, ama millet kabul etmişti onu ne yapacağız? Gerekçe olarak da 'sistem kötü uygulanıyor' diyorlar. 70 yıl Parlamenter Sistem uygulandı, o da kötü uygulandı. Şimdi 3 yılda bu sistemin bu kadar defosu ortaya çıktı mı gerçekten? Bu sistemde de sıkıntılı yönler var. Muhalefet yaptığı itirazlardan bir kısmında haklıdır. Bence bunlar da giderilebilir. Biz diyoruz ki bizim tercihimiz ıslah edilmiş Başkanlık Sistemi" dedi.
Siyasetin bazı kurallarının değişmesi gerektiğini ve gerçek cumhuriyet tanımını açıklayıp idarecilerin nasıl halkı yönetmesi gerektiğini anlatan Yapıcıoğlu, "Cumhuriyetin en temel tarifi, halkın kendi idarecilerini seçmesidir. Bir kişi kendi idarecisini seçiyorsa bunun adı cumhuriyettir. Biz parti programımızda şunu dedik: Gerçek bir cumhuriyet rejiminde idare edenler, halkın adına memleketi idare ederler. Öyleyse onlar halkın istekleri ve onun inançları doğrultusunda bu işi yapmak zorundadırlar. Madem cumhuriyet, halkın kendi idarecisini seçmesidir, o zaman seçilen idareci halka 'sen şunu yapamazsın, böyle giyinemezsin' diye dayatmada bulunamaz. Buna hakkı yoktur. Aksi halde kendi yetkisini, görevinin sınırlarını aşmak suretiyle kötüye kullanmış olur. Bir de çıkıp diyorlar ki, 'Biz buranın sahibiyiz. Kimsenin değiştiremeyeceği şu kurallar vardır. O kuralları da biz koyarız.' Biz de diyoruz ki, 'Sen kimsin? Kim sana bu hakkı verdi? Ne için senin kutsalın olan kurallar değişmiyor, değiştirilemiyor? Sisteme alternatif olduğumuzu söylediğimiz şey bu paradigmanın değişmesidir." ifadelerini kullandı.
"20-25 yıl bu topluma evlat yetiştiren insanların emekli olmaya hakkı yok mu?"
Gençlere evlilik yönündeki vaatleri ve 25 yıl evli hanımlara yönelik emeklilik projelerini açıklayan Yapıcıoğlu, "Mesela herkes gençlere 'iş ve aş' diyor. Biz de; gençlere 'iş, aş ve eş.' diyoruz. Yine diyoruz ki gençlerin evliliğinin önündeki engeller kaldırılsın, gençlerin evlenmesi kolaylaştırılsın. Biz gelirsek gücümüz yeterse şunu yapacağız: Şu anda Türkiye'de geriye mirasçı bırakmadan vefat edenlerin mirası hazineye kalıyor. Biz bir fon oluşturacağız, o fon maddi imkânsızlıklar nedeniyle evlenemeyen gençlerin evlendirilmesinde kullanılacak ve o miras oraya aktarılacak. Bu yeter mi? Tabi ki yetmez. Başka kaynaklar da oluşturacağız. Diyoruz ki, 25 yıl evli kalan kadınlara emeklilik hakkı vereceğiz. 20-25 yıl bir tavuk çiftliğinde tavuk yetiştiren ya da yumurta toplayan birisi emekli olabiliyor, 20-25 yıl bu topluma evlat yetiştiren insanların emekli olmaya hakkı yok mu? İnsan yetiştirmenin tavuk yetiştirmek kadar değeri yok mu? Mesela biz diyoruz ki, üniversite okuyan gençlerin de evlenebilmesi için evli yurtları olmalı. Bir artı bir... Biz böyle somut şeyler söylüyoruz." dedi.
"İktidarımızda refahı tavana değil tabana yayacağız"
Asgari ücretlilerin dolaylı vergi vermesinin de önüne geçeceklerini belirten Yapıcıoğlu, refahı tabana yayacaklarını belirterek, "Biz uzun zaman şunu söyledik, asgari ücretten vergi alınmamalı. 2022 yılının başında askeri ücretten vergi almaktan vazgeçtiler. Şu anda diyoruz ki, 'Tamam, asgari ücretten vergi kesilmiyor, ama asgari ücretliden yine vergi kesiliyor.' Bu nasıl oluyor? Asgari ücretli harcarken vergi veriyor. Türkiye'de toplanan her 3 liralık vergiden 2 lirası dolaylı vergi. Bu ne demek? Siz kazanınca değil harcarken vergi veriyorsunuz. Harcarken vergi verdiği için kişi vergi verdiğinin farkında da değil. Diyoruz ki, biz gelirsek asgari ücretli dolaylı vergi de vermeyecek. Onlar diyorlar ki, taban vergiyi versin, tavan da teşvikleri alsın. Biz gelirsek vergiyi tavandan alacağız, refahı tabana yayacağız. Bunlar slogan gibi cümleler gibi dursa da biz yapamayacağımız şeyleri söylemeyiz." diye konuştu.