ENES ALPSOY / MEHMET SAİT ÇELİK / ANKARA
Şuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞ-DER) Genel Başkanı Hamdi Sürücü, 2022-2023 eğitim-öğretim yılının ilk çeyreğinin sonuna gelindiği bu günlerde önemli açıklamalarda bulundu.
Milli Eğitim Bakanlığının bir şeyler yapmaya çalıştığını ama eğitim kalitesinin düşüklüğü, diplomasız işsiz gezen öğretmenler, eğitime ayrılan bütçe yetersizliği gibi eğitimde adeta kronikleşen ve halen çözüm bekleyen konuları gündeme getiren Sürücü, mevcut sistemin, yerinde saydırdığına vurgu yaparak ‘zihniyet değişimi’ yaşanması gerektiğini belirtti.
Akademik başarı ayarlı zihniyetten vazgeçilmesi gerektiğini belirten Sürücü, Akademik başarı ayarlı zihniyetten vazgeçip iyi insan artı akademik başarı formülünü uygulamak gerekir. İyi insan olmadan sadece akademik başarı bizim geleceğimizi kurtarmayacak. Bunu böyle düşünmemiz gerekir." diye konuştu.
Sürücü, Mecliste 2023 bütçesinin görüşüldüğünü de hatırlatarak, “Milli Eğitimin çalışmaları için bütçe yeterli değil. Bu bütçeyle de bu zihniyetle de bu bakış açısıyla da geleceğimiz çok parlak görünmüyor” değerlendirmesinde bulundu.
MİLLİ EĞİTİME AYRILAN BÜTÇE AZALMIŞ
Milli Eğitim Bakanlığına ayrılan bütçenin yeterli olmadığını belirten Sürücü, "Son haftalarda mecliste 2023 bütçesi görüşülüyor. Bu bütçe içerisinde Milli Eğitime ayrılan kısım da komisyondan geçti. Genel kurula doğru yola çıkmış oldu komisyondan geçince. Ama görünen o ki 2022'deki Milli Eğitim bütçesiyle 2023'teki bütçe aynı değil. Artması gerekirken azalmış. Bütçe içerisindeki pay olarak rakam olarak çoğalmış. 2022'deki bütçeyle 2023'teki bütçe rakam olarak çoğalmış olmakla beraber genel bütçenin içerisindeki miktar olarak azalmış durumda. Bu neyi gösteriyor? Evet, Milli Eğitim bir şeyler yapıyor, rakamsal olarak çalışmalar yapıyor. Fakat işin özü itibariyle bütçede bir gerileme var. Ayrılan para Milli Eğitimin çalışmaları için yeterli bir değil" dedi.
"ÖĞRETMEN İHTİYACI 150 BİNE DOĞRU ÇIKTI"
Sürücü, "Türkiye'de 20 yılda epey öğretmen ataması yapıldı. Bunu bütün bakanlar söylüyordu. Bulunduğumuz taraftan baktığımız zaman atanan öğretmen sayısının çokluğu ihtiyacı gidermeyi yetmemiş. Şu anda halen memlekette 150 bin civarında öğretmen ihtiyacı var. Niye? Çünkü her sene öğretmen ataması yapılıyor bir miktar. Fakat unutulmaması gereken bir şey var ki, her sene eksilen öğretmen de var. Emekli olan, vefat eden ve belki kurum değiştiren öğretmenler var. Böyle olunca her sene belli bir miktar zaten azalıyor. Yapılan atamayla oranlarına baktığımız zaman birbirine çok yakın. Arada en fazla bir 5-6 bin farklılık var. Her sene öğretmen ihtiyacı artıyor. Çünkü nüfus artıyor, öğrenci sayısı artıyor. Şehirlerdeki yoğunlaşmadan dolayı, şehirlerde yığılmadan dolayı artıyor. Böyle olunca öğretmen açığı hiçbir zaman bitmiyor. Bundan 20 sene önce 100 bin ile 120 bin arası bir öğretmen ihtiyacı vardı. Bugün 150 bine doğru çıktı. 18 milyonun üzerinde 19 milyon civarında şu anda Milli Eğitime bağlı okullarda öğrenci var. 19 milyon öğrenci bugün Avrupa ülkelerinin birçoğunun nüfusunun tamamından daha fazla. Sonuçta gelinen yer halen öğretmen eksiği çok arttı. Bir de atama bekleyen öğretmen sayısı çok." ifadelerine yer verdi.
"DİPLOMASIYLA İŞSİZ GEZEN ÖĞRETMENLER VAR"
“800 bin civarında elinde diplomasıyla işsiz gezen öğretmen var” diyen Sürücü, şunları aktardı:
“150 bin de açık var. Yani 150 bin öğretmeni 2023 yılında Millî Eğitim Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı bir çalışma yapıp da 'biz bu sene 150 bin öğretmen ataması yaptık' dese sorun çözülüyor mu? Milli Eğitim açısından çözülüyor. Fakat dışarıda 650 bin kişi daha kalacak. Bu açıdan baktığımız zaman da sorun öğretmenler açısından çözülmüyor. Uzun hedefli bir plan yapılacak ve o plan adım adım uygulanması gerekir ki ancak bu sorunlar aşılabilir. Bu bütçeyle de bu zihniyetle de bu bakış açısıyla da geleceğimiz çok parlak görünmüyor. Geleceğimizi düzeltmenin yolu bütçemizi iyi insan yetiştirmek için ayarlamalıyız. Bütçeyi ona göre ayırmalıyız. Bütçeyi sadece donatım giderlerine, personel giderlerine göre değil, sadece okulun duvarını, penceresini, kapısını ya da temizlik malzemesini düşünerek değil, okuldaki öğrencinin kalitesini nasıl arttıracağımızı düşünerek ayarlamamız gerekir. Öğretmenimizi de öyle yetiştirmemiz gerekir. Anne babayı, öğretmeni ve öğrenciyi iyi insan yetiştirme konusunda bir araya getirmemiz gerekiyor. Bu üçlüyü böyle kurgulamak lazım."
"EĞİTİMDEN DAHA ÖNEMLİ BİR MESELE DÜŞÜNEMEZSİNİZ"
Öğretmen alımı ile ilgili ÖĞ-DER olarak daha önce birçok öneride bulunduklarını belirten Sürücü, "Türkiye'de istihdamı yükseltmek için çalışma yapılıyor. Bundan 15-20 sene öncesine geri döndüğümüzde KİT'ler dediğimiz Kamu İktisadi Teşekkülleri vardı ve hükümetler, Kamu İktisadi Teşekkülleri de istihdamı arttırarak işsizliği azaltmayı birinci hedef görürlerdi, birinci adım görürlerdi. Şimdi gelinen noktada nedir? Devletin istihdamı artıracağı kendisinin elinde KİT'leri kalmadı. Olmayınca ne yapılıyor? Olmayınca bu sefer devletin kendi personeli olarak, memur olarak ya da iş çeşitli yerlere işçi olarak alınmaya çalışıp memur sayısını arttırarak çözüm üretilmeye çalışılıyor. Öncelikle bu yanlıştan vazgeçilmesi gerekir. İstihdamla ilerleme olmaz, bunu bilmek gerekir. Her sene belli bir miktar memur alımı yapılıyor mu? Yapılıyor. O zaman bu memur alımları içerisinde en büyük ihtiyaç, en önemli ihtiyaç hangisidir? Gerçekten bütün kamu kurumlarında, bütün bakanlıklarda personel ihtiyacı var kabul edilir. Bu mümkündür. Çünkü sürekli büyüyen bir ülke varsa önümüzde sürekli çoğalan bir nüfus varsa bunun çözümü için bu ihtiyaç kabul edilir. Ama burada birinci ihtiyaç, en önemli mesele eğitimdir. Çünkü hayatın temeli eğitimdir. Bir ülkenin bütün insanları, bütün çalışanları hangi meslekten olursa olsun mutlaka eğitimin içinden geçip oraya gidiyor. Bakın şimdi 5 yaşına indirilecek eğitimde çocuklar 5 yaşından itibaren zorunlu olarak okula getirilecek ise o zaman eğitim en önemli meseledir. Eğitimden daha önemli bir mesele düşünemezsiniz." dedi.
"EN BÜYÜK PAYIN EĞİTİME AYRILMASI GEREKİR"
Sürücü devamında, "Hangi işe gönderirseniz gönderin eğitimli insana ihtiyaç var. O zaman önce eğitimin meselesinin çözülmesi için personel alımlarında en büyük payın eğitime ayrılması gerekir. Öğretmene ayrılması gerekir. Mesela biz bundan iki sene önce bir öneride bulunduk. Dedik ki 'Her sene Türkiye'den alınan personel sayısının, memur sayısı bütün bakanlıklarda yüzde 5 azaltılıp o yüzde 5 Milli Eğitime eklense. Milli Eğitimdeki öğretmen açığını kapatmak için çok basit bir formül. Bu tutar mı, tutmaz mı? Olur mu olmaz mı? Bunun olurunu olmasını, ince hesabını, detayını yapacak olan yetkililer. Ben sadece çözüm önerisi olarak bir formül ortaya koyuyorum. Bakın hani deniyor ya, 'Bütçe anca buna müsaade ediyor'. Biz bütçeyi bozun demiyoruz. Madem bir bütçe yapıyorlar, bütçeyi bozmak istemiyorlar. Sadece bütçede, bütçenin içerisinde ayarlama yapacak. Falan bakanlığa, filan bakanlığa 20-30 bin eleman alacaksa, 30 bin alacağı yere 25 bin, 20 bin alacağı yere 15 bin alsın oradaki sayıları Milli Eğitime eklesin. Bu şekilde bir dengeleme ile en fazla üç yıl içerisinde Milli Eğitimin öğretmen ihtiyacı karşılanır. Diğerleri zaten bu ihtiyacı giderebiliyor. En acil ihtiyaç eğitimde olduğuna göre en acil çözümün de burada bulunması gerekir. Yoksa başka bir şekilde bu mümkün olmaz." şeklinde belirtti.
"AKADEMİK BAŞARI AYARLI ZİHNİYETTEN VAZGEÇMEK GEREKİR"
Sürücü son olarak "Biz her zaman konuşuruz. Her sene eğitime başlarken 150 bin öğretmen açığıyla başlarız. Sene sonu biterken emekli olanlar kadar yeniden öğretmen alınır. Çark böyle, beden eğitimi öğretmenlerinin öğrencilere yürüyüş öğretmek için uyguladıkları bir şey var. 'Yerinde say marş' denir. Öğrenci yürür, hareket eder ama bir adım ileri gitmez. Hareket var mı? Var. Ses geliyor mu? Ses de geliyor. Öğrenci yoruluyor mu? Bir iş yapılıyor mu? Yapılıyor. Ama ne yapılıyor? Yerinde sayılıyor. Şimdi artık yerinde sayıdan vazgeçip ileri gitmek gerekir. İleri gitmek için öğretmen açığının kapatılması gerekir. Zihniyetin değişmesi gerekir. Akademik başarı ayarlı zihniyetten vazgeçip iyi insan artı akademik başarı formülünü uygulamak gerekir. İyi insan olmadan sadece akademik başarı bizim geleceğimizi kurtarmayacak. Bunu böyle düşünmemiz gerekir." diye konuştu. (İLKHA)