Hayat devam ettikçe türlü türlü risklerle karşı karşıyayız. Ekonomik zorluklar, depremler, savaşlar, hastalıklar, boşanma ve ölümler yaşam boyu karşılaşabileceğimiz belli başlı riskler. Peki karşımıza çıkan bu riskler kimi insanları hiç etkilemezken kimi insanları neden hayata karşı daha ümitsiz, mutsuz ve kaygılı yapar?

Yani bazı insanlarda neden kaygı bozuklukları, depresyon ya da kronik rahatsızlıklar varken neden bazı insanlarda herhangi bir ruh sağlığı bozukluğu ya da sürekli yakasını bırakmayan hastalıkları yok, neden o insanlar yaşadığı sarsıcı olaylardan fazla etkilenmez ya da olumsuz bir olay sonrası nasıl olur da bu insanlar o kötü ruh halinden çıkıp hemencecik hayatlarına kaldığı yerden sanki hiçbir şey olmamış gibi devam eder?

Aslında cevabı çok basit; psikolojik olarak dayanıklı insanlar yaşamda karşılarına çıkan güçlüklerde daha dayanıklıdır. Yani biz buna psikolojide “Psikolojik Sağlamlık” diyoruz.

O halde bütün anne babaların en çok isteyeceği şeydir; psikolojik olarak sağlam çocuklar yetiştirmek.

Bu işin sırrı aslında, çocuğuna zorluklarla mücadele etmeyi öğretmende gizlidir. Yani çocuğunuza çok erken yaşlarda vereceğin görev ve sorumluluklar, onu hayatın zorluklarına da hazırlayacak ve onu psikolojik olarak dayanıklı halde getirecektir. Ancak çocuğuna vereceğin görev ve sorumluluklarda çocuğunun yaşı ve gelişimini de göz önünde bulundurman gerekir zira bu defa çocuğunun kaldıramayacağı fazla sorumluluklarla da çocuğunu istismar edebilirsin.

Bir diğer konu da çocuğum zorluklarla baş etmeyi öğrensin derken yanlış tutumlarınla çocuğunun ruh sağlığını olumsuz etkilemendir.

Dolayısıyla gösterdiğin doğru ebeveyn tutumların, ölçülü sevgin, ilgin çocuğunda olumlu benlik yapılanması oluşturur. Böylelikle çocuğun hayatta hangi zorlukla karşılaşırsa karşılaşsın çevresini suçlamaz, kendini değersiz hissetmez, pes etmeden ve olumsuz etkilenmeden yaşama güçlü şekilde tutunmaya devam eder. (İLKHA)