Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan ziyareti dönüşü, uçakta gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Tahıl anlaşması süresinin, gelecek ay dolacağı hatırlatılarak, "Siz hem Sayın Putin ile hem Sayın Zelenskiy ile konuyu görüşüyorsunuz. Bu süreyi uzatma noktasında Rus tarafından net bir yanıt aldınız mı? Sahadaki son gelişmelere baktığınız zaman anlaşmanın devam edip etmeme noktasında bir endişe taşıyor musunuz" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, Karadeniz tahıl koridoru inisiyatifi kapsamında, 20 Ekim 2022 itibarıyla 363 gemi ile 8 milyon ton tahıl ve diğer gıda ürünlerinin dünya piyasalarına arz edildiğine dikkati çekti.
Ukrayna limanlarından yapılan sevkiyatın, yüzde 62'sinin Avrupa, yüzde 19,5'inin Asya, yüzde 13'ünün Afrika, yüzde 5,3'ünün Orta Doğu ülkelerine ulaştığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, en az gelişmiş ülkelere ise 454 bin 626 ton buğday sevk edildiğini, bunun miktarın sadece yüzde 5,7'sine karşılık geldiğini aktardı.
Ürün olarak mısır, buğday, ayçiçeği yağı, kolza tohumu ve ayçiçeği küspesinin öne çıktığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ürünlerin toplam içindeki payının yüzde 96 civarında olduğunu dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sevkiyat anlaşmasını uzatma noktasında herhangi bir mani söz konusu değil. Dün akşam Zelenskiy ile yaptığım görüşmede de Sayın Putin ile yaptığım görüşmede de yine bunu gördüm. Ama bu arada herhangi bir tıkanma olursa aşmamıza mani bir hal de yok." değerlendirmesinde bulundu.
"Umutsuz değiliz"
"Putin ve Zelenskiy ile görüşebilen tek lider sizsiniz. Savaşı kalıcı olarak bitirmek için Türkiye ara buluculuğunda acaba bir masa kurulabilir mi" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:
Bu konuyla ilgili ben Sayın Putin'in de şu anda geçmişe göre çok daha yumuşak, çok daha görüşmelere açık olduğunu gördüm. Önümüzdeki günlerde yapacağımız telefon diplomasisiyle bunların nereye varabileceğini her iki liderden de dinlemek suretiyle göreceğiz. Dün Zelenskiy ile yaptığım görüşmede onda da böyle bir tıkanmanın olmadığını, onun da bu işi aşmaktan yana olduğunu hissettim. Umutsuz değiliz. Temennimiz odur ki iki lideri de bir araya getirmek suretiyle yola barış için devam edelim. Çünkü her iki tarafın ciddi kayıpları oluyor. İnanıyorum ki barışın kaybedeni olmayacaktır.
Avrupa'da hayat pahalılığı ve enerji krizinin protestolara yol açtığı ifade edilerek, "Rusya'nın bir önerisi vardı transit enerji merkezi kurulması yönünde. Avrupa ile Türkiye'yi kıyasladığımız zaman Türkiye'nin bu sıkıntıdan uzak olduğunu, hatta çözüm üretme noktasında bir rol aldığını da görüyoruz. Hem bu transit enerji merkezi konusunda hem de Avrupalı muhataplarınızla konuştuğunuzda da onların Türkiye'den enerji konusunda beklentileri varsa o konuda değerlendirmelerinizi merak ediyorum." sözleri üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu yanıtı verdi:
Bunlar, şu andan itibaren tabii ki Rusya'dan istedikleri anda istedikleri gibi doğal gaz temin edemiyorlar. Beklentileri nedir? Türkiye, bu işin 'hub'ı olursa Türkiye'den bu tür doğal gaz talepleri karşılık bulur mu, bulmaz mı; bunu gidermektir. Aynı şekilde tabii Azerbaycan'dan da yani TANAP'tan bu noktada doğal gaz talebinde bir temin olur mu olmaz mı? Bu konuda da İlham Aliyev kardeşimin olumlu baktığını görüyorum. Bunların değerlendirmesini yapıp ona göre de gelişen süreci değerlendirip adımlarımızı biz de atacağız.
"Planlandığı şekilde devam ediyor"
ABD'li Senatör Bob Menendez'in, Türkiye'yle ilgili F-16 tasarısına onay vermeyeceği yönündeki açıklaması hatırlatılarak, "Bir senatörün imzasıyla bu sürecin akamete uğraması mümkün mü? Ki sizin zaten hükümetler nezdinde görüşmeleriniz de sürüyor. Bir taraftan da Atina yönetiminin Türkiye'ye karşı sert söylemleri ortada. Atina ve Washington ittifakının ve dolayısıyla NATO üyesi Türkiye'ye karşı tavrının izahı nasıl yapılacak ileriki dönemde bu ülkeler tarafından" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, F-16 ile ilgili çalışmaların geçen sene başlatıldığını ve şu anda da bu sürecin normal planlandığı şekilde devam ettiğini bildirdi.
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin'in de Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar ile görüşmelerinde yönetim olarak, bakanlık olarak, askeri olarak bunu desteklediklerini ifade ettiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
Daha önce de Millî Savunma Bakanlığımız bu konuda üçü Türkiye'de biri Amerika'da olmak üzere heyetler arası dört toplantı yaptı. Prosedür devam ediyor. Bu Menendez gibi senatörlerin ifadeleri kendi şahsi görüşüdür, şahsi iddialarıdır; herhangi bir şekilde kurumsal bir durumu yansıtmıyor. Ayrıca bunların Yunanistan ile olan münasebetleri de ayrı bir inceleme konusu; niye bu kadar tarafgirler bu konuda? Yine geçtiğimiz günlerde NATO'daki Savunma Bakanları toplantısında Stoltenberg de bizzat bu konuda açık ve net bir şekilde tarafsızlığını ifade etti; F-16'ların Türkiye'ye verilmesinin sadece Türkiye için değil NATO için de önemli bir hadise olduğunu, Türkiye ne kadar güçlü ne kadar hazır olursa NATO'nun da ortalama değerinin bu şekilde yükseleceğini belirtti. Dolayısıyla biz, gelişmeleri, süreci yakından takip ediyoruz. Olumlu şekilde sonuçlanması için yapılacak ne varsa yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Fakat diğer taraftan da dünya pazarı geniş, dolayısıyla çeşitli çözümler de mevcut.
Tek başına Menendez'in karşı çıkmasının engel teşkil etmeyeceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
Herkes teklif verebilir ama yasa tasarısının Kongre'den geçmesi gerekir ki şu andaki atmosfer öyle değil. Yani bir kişinin karşı çıkmasıyla olmaz. Diğer taraftan yönetim de zaten olumlu istikamette gerekli adımları atıyor. Benim de son Amerika ziyaretimde Senato temsilcileriyle de Kongre temsilcileriyle de gayet olumlu bazı görüşmelerim oldu. Bu görüşmelerde, 'Ben bizzat Menendez ile de görüşeceğim' diyen senatörleri de gördüm ve Menendez'in bu yaklaşımlarını kabul etmediklerini gördüm. Dolayısıyla da burada bütün mesele Kongre'nin de Senato'nun da geneli itibarıyla nasıl bir tavır alacağıdır. Şu an itibarıyla yönetimin bakışı olumlu istikamette gelişiyor. Tabii bizim için tek çıkış yolu Amerika değildir. Gerektiğinde aynen S400'lerde olduğu gibi biz Amerika'nın dışında da alternatiflerle görüşüyoruz. Oralardan da bu işin temini yoluna gideriz. Elimizde bu tür alternatifler de var.
"Olumlu değerlendirmiyorum"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Firari FETÖ'cülerin İsveç'teki lüks yaşamları gündemde. Türkiye'den NATO üyeliği için destek bekleyen İsveç'in haklarında 3'er kez müebbet istenen bu firarilere ev sahipliği yapmasını, onlara kucak açmasını nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusuna ise şu yanıtı verdi:
Tabii ki olumlu değerlendirmiyorum. Bu arada İsveç'in yeni başbakanı randevu talebinde bulundu. Arkadaşlarımıza 'randevu verin, gelsin' dedim. Ülkemizde kendisiyle bu konuları da görüşürüz. Bizim bu noktadaki düşüncemiz değişmedi. Bu tür cezai müeyyidelere çarptırılmış olan bu teröristleri bunların yakalayıp bize vermeleri lazım. Bunlar bize verilmediği sürece parlamento aşamasında bu iş yürümez. Şu andaki yeni başbakanın yaklaşım tarzı, terörle ve teröristlerle mücadeleden yanadır; 'bizim terörü ve teröristleri barındırmamamız gerekir' diye açıklamaları var. Bu konudaki samimiyetlerini de biz tabii yapacağımız görüşmeyle test etmiş olacağız. Onların da hayrına, tüm insanlığın da hayrına olacaktır. Bizim duruşumuz değişmez. Çünkü terörle mücadelede tavizsiziz ve taviz vermeye de asla niyetimiz yok.
"Hukuk içerisinde ne gerekiyorsa bunlara bunun hesabını orada soracağız"
TSK'nın yürüttüğü operasyonlarla ilgili olarak "Kimyasal silah kullanılıyor." iddialarıyla ilgili Millî Savunma Bakanlığının da açıklama yaptığının hatırlatılmasının üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
Bu konuyla ilgili arkadaşlarıma da söyledim ve Hulusi Paşa ile de bunu tekrar tekrar konuştuk. Arkadaşlar hemen süratle davaları açtılar ve bunun peşini kesinlikle bırakmayacağız. Hem tazminat hem ağır ceza davaları açarak üzerine üzerine gideceğiz. Silahlı Kuvvetlerimizin bugüne kadar kimyasal silah kullanmak gibi bir taksiratı yoktur. Attığı bütün adımları uluslararası hukuk neyi gerektiriyorsa bu çerçevede atmıştır ve bu çerçevede atmaya da devam edecektir. Bu, bunların namussuzluklarındandır, ahlaksızlıklarındandır. Bunlar ilk defa da bu iftiraları atıyor değiller. Bunlar densizdir, bunlar ahlaksızdır. Ordumuza hep attıkları çamur budur. Çamur at, tutmazsa iz bırakır diye düşünüyorlar. Bu komünizmin, komünistlerin de en önemli şiarıdır. Bunlar da onların artıkları olduğu için bu tür iftiraları her zaman atacaklardır. Biz de hukuk içerisinde ne gerekiyorsa bunlara bunun hesabını orada soracağız.
"O, bu işin çok acemisi"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Çık karşımıza, hodri meydan, aday ol." çağrısına canlı yayında tartışmaya davet ederek karşılık verdiğinin hatırlatılması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun, sağa sola topu atmakla işi kurtaramayacağını söyledi. Futbolu Kılıçdaroğlu'ndan çok daha iyi bildiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "O, bu işin çok acemisi. Kim kalede, kim orta sahada, kim geri dörtlüde veya kim forvette oynaması gerekir bunu bilmez. Lefter'i kaleci olarak tanıtan bir adamdan bir şey olmaz." dedi.
"Kendisi söyleyince gerçekten ben de şok oldum"
Kılıçdaroğlu'un ABD ziyareti ile ilgili tartışmalar sürerken ABD'ye giden İYİ Parti heyetinden "Biz hamburger yemeye gelmedik." açıklaması yapıldığının hatırlatılması ve "Hem ziyaretleri hem de bu karşılıklı yorumları nasıl okuyorsunuz?" sorusunun yöneltilmesi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'de hamburgerci dükkanları filan bitmiş değil. Fakat yani bunu Kılıçdaroğlu'nun bizzat kendinden duymamış olsak ben bile 'Gerçekten böyle bir şey oldu mu?' derdim. Ama maalesef kendinden dinledik; yani bir benzin istasyonuna uğramışlar, orada bir hamburgerci dükkânı görünce orada yemişler. Bunu bizzat kendisi söyleyince gerçekten ben de şok oldum. Yani böyle bir şey yapmış olsan bile söylemeye gerek yok. Bu da siyasetin ne kadar acemisi olduğunu ortaya koyuyor."
"Aile kavramını başörtüsü meselesiyle ilgili çalışmanın içerisine alacağız"
Kılıçdaroğlu'nun ABD'de Türken Foundation binasının karşısına geçip orada çekim yaptığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Buradan da aile kavramına yönelik bizim şu anda ileri sürdüğümüz teze, güya tersinden bir yaklaşımla sataştı, 'Önce sen kendi ailenin, kızlarının, oğlunun buraya yapmış olduğu destekleri açıkla.' gibi bir yaklaşımın içerisine giriyor. Bu da hukuk bilmezliğin, aile kavramını tanımazlığın bu adamda ne kadar ileri olduğunu gösteriyor. Biz aile kavramını inşallah bu başörtüsü meselesiyle ilgili çalışmanın içerisine alacağız. Arkadaşlarımızla gerek ilgili kamu görevlileri gerek akademisyenlerle geniş bir çalışma yaptık. Bu çalışmayı da arkadaşlarımız nihayete erdirdiler. En son dün akşam da bana sundular, gördük, baktık. Kısa zamanda bunu da kamuoyuna inşallah sunacağız. Tabii bu kadar açtığımız davalardan bundan tazminatları koparıyoruz. Şimdi bundan da yine tazminatı koparacağımıza inanıyorum. Türken Foundation, yine bundan şöyle bir miktar para alacak." (İLKHA)