Şentürk, Dikkat Eksikliği ve Hipekaktivite Bozukluğu (DEHB) farkındalık ayı dolayısıyla yaptığı açıklamada yetişkinlerde DEHB ve etkilerine ilişkin değerlendirmede bulundu.

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunun (DEHB) çocukluk çağında başlayan ve erişkinlikte de devam edebilen bir rahatsızlık olduğunu kaydeden Uzm. Dr. Erman Şentürk, "Hiperaktivite-dürtüsellik belirtilerinin zamanla azalması, DEHB’nin uzun süreler boyunca sadece bir çocukluk çağı hastalığı olduğunu düşündürmüştür. Halbuki çocukluk döneminde bu rahatsızlığı yaşayanların yüzde 15-35’i erişkin dönemde de DEHB tanısı almaya devam etmektedir. Erişkin DEHB yaygınlığının ortalama yüzde 3 civarında olduğu öngörülmektedir." dedi.

Dikkatleri kolay dağılıyor 

Yaşla birlikte DEHB belirtileri ve yol açtığı sorunların değişim gösterdiğini kaydeden Şentürk, "Ergenlik döneminde genellikle önce hiperaktivite sonra da dürtüsellik belirtilerinde azalma görülürken dikkat eksikliği devam eder. Öte yandan erişkin dönemde DEHB belirtilerinin sıklığı ve şiddeti yaşla birlikte azalmaktadır. Erişkin dönemde dikkatin kolay dağılması veya sürdürülmesinde güçlük başı çeken belirtidir." ifadelerini kullandı. 

Zaman yönetimi ve plan yapmada sorun yaşıyorlar

DEHB’li bireylerin yapacağı işleri hatırlamada, düzenlemede, odaklanmada, başladıkları işi bitirmede, zaman yönetiminde, plan yapmada ve plana sadık kalmada güçlük çektiklerini ifade eden Uzm. Dr. Erman Şentürk, "Pek çok görevi ya da uğraşıyı aynı anda sürdürür, hangisinin daha önemli olduğuna karar vermekte güçlük çekerler ve genellikle çoğunu sonlandıramadan yarıda bırakırlar. Erişkinlikte hiperaktivite, kendini daha çok huzursuzluk olarak gösterir. Yerinde duramama, uzun süre oturması gereken durumlardan kaçınma, sabırsızlık, sıra bekleyememe, çok konuşma, başkalarının sözlerini sıklıkla kesme veya araya girme, aşırı spor yapma, kurallara uymakta zorluk, kötü akran ilişkileri, yüksek riskli etkinliklere katılma, fevri davranışlar, öfke kontrol güçlüğü, yoğun nikotin, alkol ve madde kullanımı DEHB’li bireylerde sıklıkla gözlemlediğimiz belirtilerdir." diye konuştu.

Meslek yaşamında zorlanabiliyorlar

Şentürk, DEHB’si olan kişilerin en zorlandığı alanların başında meslek yaşamlarının geldiğini belirterek "Bu kişilerin akademik olarak arzu ettikleri potansiyele ulaşamamaları daha düşük standartlı işlerde çalışmalarına neden olabilir. İş üretkenliğinde azalma, toplantılardan kolayca sıkılma, ilgilerini çekmeyen işlerden kaçınma, işlerini düzene koymakta bir türlü başarılı olamama, düzenli ve planlı çalışamama, başladıkları işleri tamamlamakta güçlük çekme, sürekli program değiştirme ve ertelemeler, işe devamlılıkta zorlanma, sık iş değiştirme, işlerine daha fazla son verilme, yüksek riskli yeni işler kurma gibi sorunlar DEHB’li bireylerin meslek yaşamlarında sıklıkla gözlenmektedir." dedi. 

Olumsuz sosyal ilişkiler ve bellek sorunları da yaşayabilirler 

Sık iş değiştirme, aile içi şiddet, evlilik sorunları, ebeveynlikte tutarsız davranışlar, alkol-madde bağımlılığı, adli sorunlar (daha sık trafik cezası, sözel ve fiziksel saldırganlık, mahkeme, hapse girme vb), olumsuz sosyal ilişkilerin erişkin DEHB’lilerde sıklıkla karşılaşılan sosyal problemler olduğunu kaydeden Uzm. Dr. Erman Şentürk, "Bu kişilerde dikkat sorunları ve dürtüselliğe bağlı kaza ve yaralanmalar topluma göre daha sık görülmektedir. DEHB’li erişkinlerin sık yakındıkları durumlardan biri de yakın bellekle ilgili sorunlardır. İsimleri ve tarifleri hatırlamada, bilgileri saklamada, rakamlarla zihinsel işlem yapmada zorluk yaşadıklarından yakınırlar. Anahtar, cüzdan gibi önemli eşyaları veya belgeleri sıklıkla kaybetme, mailleri, önemli evrakları takip etmede güçlük gözlemlediğimiz diğer belirtilerdir." dedi. 

 Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunun tedavisinde çeşitli tedavi seçenekleri bulunduğunu ifade eden Psikiyatri Uzmanı Dr. Erman Şentürk, "Bugüne kadar yapılmış olan çalışmalarda ilaç tedavisinin en etkin tedavi biçimi olduğu görülmüştür ve tedavide en fazla kullanılan ilaçlar uyarıcılar dediğimiz ilaç grubudur. Alternatif olarak davranışçı tedaviler uygulanabilse de bu tedaviler ilaç olmadan uygulandığında yeterli derecede yanıt alınamamaktadır." değerlendirmesinde bulundu. (İLKHA)