Yolculuk yaparken zamanın boş geçmemesi için yanına kitap yada gazete almayı ihmal etmeyen Ömer; yine bir bayiden aldığı gazeteyi kendi yaşlarında bir yolcunun yanında oturarak okumaya başladı…
Önceleri belli etmeden gazeteye göz atan yanındaki yolcu; farkında olmadan iyice gazeteye sokulmuştu.. Çünkü hemen her sayfanın aynı habere yoğunlaşması dikkatini çekmişti.. Dayanamayıp dikkatle gazete okuyan Ömer`e sordu..”Bölüyorum ama merak ettim.. Her sayfa da sürgünlerin zulüm olduğuna dair haberler var.. Kimler sürgün edildi , niye zulümdür..?”
Ömer ; düzgün giyimli, hafif sakallı ama suçlayıcı bir üslupla konuşan gence baktı..”Nerden başlasam, yapılan zulümleri nasıl özetlesem..?”diye düşündü…
“ Sırf dindar oldukları için cezaevlerinde kalan Müslümanların bir kısmı, ailelerinden çok uzak başka şehirlerdeki cezaevlerine sürgün edildiler.. Yani onların cezalandırıldıkları yetmezmiş gibi aileleri de cezalandırılıyor…``
İnanmamış gibi bir tavırla cevap veren Fatih;”Nasıl olur..? Müslüman bir ülke de Müslümanları neden cezaevlerine atsınlar ki..? Başka bir suçları olmalı..!”
Ömer; derin bir”ahhh`` çekti…
“ Suçları; İslamı yaşamak.. Suçları; Kur`an öğrenip öğretmek.. Suçları; mazluma hami olmak… Bak mesela şu”Özgürlüğe Sen De İmza At”Haberindeki Fikret Bayram`a.. Vücudunun %92`si felçli, 14 yıldır cezaevinde.. Bu haberi oku, zulmün boyutuna kendin şahitlik et…``
Şaşkınlıkla dinleyen Fatih”Ama aklım almıyor , felçli bir insanın İslamı yaşaması nasıl suç olabilir..!?”
Acı acı gülümseyen Ömer; “Evet arkadaşım halkı Müslüman fakat sistemi gayri İslami olan bu ülke de; İslamı yaşamak SUÇ…!”
Ömer; inmesi gereken durağı geçtiğini fark etti.. Fatih`e gazete ile birlikte selam verip otobüsten indi.. Fatih ise Ömer`in açıklamasını yetersiz bulmuş olacak ki gazeteye gömüldü.. Okudukça şaşkınlığı artıyordu.. Ömer haklıydı.. Müslüman bir ülke de islamı yaşamak suçtu.. Sürgün haberleri doğruydu ve yapılanlar zulümdü.. Hele Fikret Bayram haberi , adeta balyoz gibi inmişti beynine.. Vicdanını yokladı. Evet rahat değildi. Vicdan azabı çekiyordu. Çünkü farkında değildi. Kendince islamı yaşadığını düşünürken, gerçekten islamı yaşayanların çektikleri sıkıntılardan habersizdi.. Daha yüksek mevkilere gelmek için taviz üstüne taviz verdiği inancı uğruna zindanları dolduran yusufilerden habersizdi.. Kim bilir belki de görmemek için kapatmıştı gözlerini…
Dolan gözlerinden yaşlar akıyordu.. Evet evet ağlıyordu, cam kenarından dışarıyı seyir ederken…
Ağlıyordu.. Belki yapılan zulümlere, belki Müslümanların mazlumiyetliğine, belki duyarsızlığına, belki de vicdanını rahatlatmak adına…
Ama ağlamak yetmezdi, vurdumduymazlığını telafi etmeye.. Yapması gerekenler olmalıydı.. İnsanların bilinçlenmeleri, yapılan sürgünlerden/zulümlerden haberdar olmaları gerektiğini düşünerek elindeki gazeteyi alıp arka koltuktaki yolcunun yanına geçti…
İnsanlık adına… Hiç tanımadığı Müslümanların sıkıntılarını dile getirmek adına...!
Fatıma Zehra Koca / Diyarbakır (Siverek) – Yaş: 20