ABDULSELAM ALTUN / DOĞRUHABER - Dünyada, herkesi beslemeye yetecek kadar gıda üretiliyor. Buna rağmen Dünya çapında 829 milyon kadar insan her gece aç yatıyor. Birleşmiş Milletler (BM)’ye bağlı Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)’nun "Dünyada Gıda Güvenliği ve Beslenmenin Durumu 2022" raporuna göre 2022 yılı birçok küresel zorluğun yılı oldu. Kovid-19 salgını, çatışmalar, iklim değişikliği, artan fiyatlar ve uluslararası gerilimler gibi zorluklar, gıda güvenliğini tehdit ediyor.
DÜNYADA HER 10 KİŞİDEN 4’Ü SAĞLIKLI BESLENMEYE GÜÇ YETİREMİYOR
Rapora göre küresel çapta gıda fiyatlarındaki artış, hali hazırda hassas durumda olan ülkeleri krize sürüklerken, 2021'de yüksek akut gıda güvensizliği yaşayan yaklaşık 193 milyon kişinin, hayatta kalması için insani destek gerekti ve bunların yarım milyondan fazlası, açlık ve ölüm gibi felaketlerle karşı karşıya kaldı. Yüksek akut gıda güvensizliği çekenlerin üçte ikisini kırsalda tarımla uğraşanlar oluştururken, dünya nüfusunun nerdeyse yüzde 40’ına denk gelen 3,1 milyar kişi sağlıklı beslenmeye güç yetiremiyor. İklim değişikliği kırsal alanlarda yaşayan yoksullar ile onların tarım alanları ve üretimlerini etkiliyor. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, açlıktan etkilenenlerin sayısının, özellikle son 3 yılda ciddi oranda arttığını ifade etti. Guterres, sağlıklı beslenmenin herkes tarafından erişilebilir ve güç yetirilebilir olması için hükümetlerin, bilim insanlarının, özel sektörün ve sivil toplumun birlikte çalışması gerektiğini dile getirdi.
DÜNYA’DA ÜRETİLEN GIDANIN ÜÇTE BİRİ, İSRAF EDİLİYOR!
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Dünya Gıda Günü münasebetiyle yaptığı açıklamada, “Tüm dünyada açlıkla mücadelemiz devam ederken, FAO verilerine göre 2021 yılında 828 milyon insan yetersiz beslenmiş ve açlık yaşamıştır. Yine 2021'de dünyada yaklaşık 2,3 milyar insan yani dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 30'u, orta veya ciddi düzeyde gıda güvensizliği yaşamıştır” diyerek, “Gıdaya ulaşmanın, açlığı yok etmenin oldukça önemli olduğu günümüzde, gıda israfına son vermek gerekiyor. Birleşmiş Miletler Çevre Programı (UNEP) tarafından hazırlanan Gıda İsrafı Endeksi Raporu’na göre, Dünya’da üretilen gıdanın üçte biri, israf ediliyor veya kayboluyor” ifadelerini kulandı.
TÜRKİYE GIDA İSRAFINDA DÜNYA ÜÇÜNCÜSÜ
Türkiye İsrafı Önleme Vakfı (TİSVA) Mütevelli Heyet Başkanı Prof. Dr. Aziz Akgül, israfın geldiği nokta ile ilgili İLKHA’ya yaptığı değerlendirmede, “Birleşmiş Miletler Çevre Programı (UNEP) tarafından hazırlanan 2021 Gıda İsrafı Endeksi Raporuna göre, Türkiye’de her yıl 7,7 milyon tondan fazla gıda israf edilirken, her yıl kişi başına 93 kilogram yiyecek de çöpe atılmaktadır. Bu miktar, küresel çapta perakende satış noktaları, evler ve restoranlarda tüketilen hazır gıdanın yüzde 17’sinin doğrudan çöpe gitmesi anlamına gelmektedir. Türkiye’nin dünya genelinde kişi başına en çok gıda israfının yapıldığı 10 ülke arasında 3’ncü sırada yer aldığı görülmektedir.” dedi.
“GÜNÜMÜZDE İSRAF EDİLEN YİYECEKLERİN YALNIZCA DÖRTTE BİRİ KURTARILABİLSE DÜNYADAKİ 957 MİLYON AÇ İNSAN DOYURULABİLECEKTİR”
Akgül, “Dünyada her gün 8 kişiden biri aç uyumakta ve 20 binden fazla çocuk açlık ve yetersiz beslenmeden hayatını kaybetmektedir. Günümüzde küresel ölçekte kaybedilen veya israf edilen yiyeceklerin yalnızca dörtte biri kurtarılabilse dünyadaki 957 milyon aç insan doyurulabilecektir. Gıda kayıpları, doğal kaynakların şiddetli biçimde tükenmesine ve olumsuz çevresel etkiye de yol açmaktadır. 2050 yılında yaklaşık olarak beslenecek 10 milyar insanın olacağı hesaplanmaktadır. Bu sebeple, küresel gıda üretiminin arttırılması ve adil dağılımın sağlanması konusu, üzerinde uzlaşılan küresel bir meseledir. Bununla birlikte gıda üretiminin arttırılması toprağın verimliliği, erozyon, temiz su kaynakları ve biyoçeşitlilik üzerinde olumsuz etkilere yol açabilmektedir” dedi.
İSRAFI ÖNLEMEK İÇİN NELER YAPABİLİRİZ?
Gıda kaybını azaltmak üzere daha iyi gıda hasat mekanizmaları ve uygulamaları geliştirmek en büyük ihtiyaçların başında geliyor. Tarihten bu yana en yaygın uygulamalardan biri olan tarlada kalan gıdaların toplanması ve yerel gıda bankalarına, barınaklara bağışlamak üzere gerçekleştirilen hasat etkinlikleri bu açıdan daha da önem kazanıyor. Her yıl 931 milyon ton gıda israf ediliyor ve bunun 570 milyon tonu hane halkında gerçekleşiyor. Yani yarısından fazlası diyebiliriz. Dolayısıyla bireysel olarak yapılabilecek çok şey var. Her şeyden önce buzdolabınızda eksik olan ürünlere bakmadan alışverişe çıkmamak en basit yöntemlerden biri. Böylece neye ihtiyacınız olduğunu tam olarak belirlemeden yeni bir ürün almayacaksınız. Çünkü aksi halde çoğu zaman buzdolabında bozulmuş ürünlerle karşılaşmanız mümkün oluyor. Bu nedenle mutlaka alışveriş öncesi ihtiyaçlarınızı kontrol ederek satın alım yapın.
SON KULLANMA TARİHLERİ YAKLAŞAN GIDALARI İSRAFI ÖNLEMEK ADINA MUTLAKA TÜKETİN
Buzdolabında ve kuru gıda dolabındaki yiyecekleri düzenli olarak kontrol edin ve son kullanma tarihleri yaklaşan gıdaları israfı önlemek adına mutlaka tüketin. Gıda tüketiminde son alınanın daha sonra tüketilmesine, daha önce aldığınız ürünleri ise öncelikli tüketmeye dikkat ederek israfın önünü kesebilirsiniz. Yemekleri küçük porsiyonlarda servis edin, yeterli değilse tükettikten sonra biraz daha ekleyebilirsiniz. Böylece tabağa fazla alınan yiyeceğin israfını önlemiş olursunuz. Ertesi günün öğle yemeğinde, bir gün önce tüketemediğiniz yiyecekleri değerlendirin. Pişirdiğiniz yemekler fazla ise daha sonra tüketmek üzere dondurun. Yiyeceklerinizi sokaklardaki hayvanlar ile de paylaşabilirsiniz. Kimi gıdalar buzdolabında, kimi de dışarıda saklanmalı. Aldığınız gıdaları saklamak için en doğru yöntemleri araştırın ve bunları uygulayın. Bu şekilde aldığınız gıdaları daha uzun süre kullanabilecek ve israfın önüne geçmiş olacaksınız.
ÇÖZÜM, ÇAĞLARÜSTÜ DEĞERLERİ VE PRENSİPLERİ İLE İSLAM’DA
Tüm insanlığın mutluluk ve kurtuluş yolu olan aziz dinimiz İslam’a göre de yasaklanan “israf”, ne yazık ki küresel felaketlere yol açmaya devam ediyor. Araf suresi 31. ayetinde “Yiyin için fakat israf etmeyin” şeklinde muhteşem bir ifade ile vurgulanan yüksek değer dünyaya hakim olsa, yaşanan bunca yokluk ve ızdırap da yaşanmayacaktı. Bir nehirden bile suyu kullanırken israf edilmemesini buyuran Peygamber Efendimiz’in(s) öğretileri baş tacı edilse her halde ne susuzluk ne de açlık dünyayı kasıp kavurmazdı.