Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın cezasızlık algısını ortadan kaldırmak infazın ıslah edici, rehabilite edici fonksiyonunu öne çıkarmak ve denetimli serbestliği güçlendirmek için adımlar atılacağını, bu konularda çalışma yapılması talimatı verdiğini açıklamasının ardından yeni infaz yasasındaki değişiklikler gündem olmaya başladı.

Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Şanlıurfa Barosu eski başkanlarından Avukat Hikmet Delebe, işlenmiş olan bazı suçlarda "bir gün bile cezaevine girmeyeceğim" algısının ortadan kaldırılmasının gerektiğini vurguladı.

Bazı kişilerin siyasi partilere yakın olması durumunda bir cezasızlığın söz konusu olduğunu ifade eden Delebe, yargı mekanizmasının herkese eşit yaklaşması gerektiğini söyledi.

 

İnfaz Yasasında siyasi ve adli suçlarda ayrım olduğunu dile getiren Delebe, vatandaşa karşı işlenen suçlarda vatandaşın iradesinin öne çıkması gerektiğini belirtti.

Delebe, İnfaz Yasasında siyasi suçlarda infazın daha fazla, adli suçlarda infazın daha az olmasının yasanın temel hatalarından biri olduğunu belirtti.

"Bir gün bile cezaevine girmeyeceğim algısının ortadan kaldırılması gerekiyor"

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın İnfaz Yasası açıklaması ile ilgili konuşan Delebe, "Şu anda bazı suçlar, cezası 2 yılın altına indirildikten sonra hükmün açıklanmasının geri bırakılmasıyla 5 yıl süreyle erteleniyor ve ilgili kişi bir gün bile cezaevine girmeden bu ceza ertelenmiş oluyor. Bu Ceza Yasasının önemli sayıdaki maddelerini kapsıyor. Tutuklama bu tür dosyalarda çıkmıyor. Yargılama birkaç yıl sürdükten sonra da yargıç sanıkla ilgili cezanın ertelenmesine karar veriyor. Böylece toplumda vicdani kanatın oluşması ve vicdanların rahatlatılması bakımından bir eksiklik ortaya çıkıyor. Bu yaklaşım son derece doğru bir yaklaşımdır çünkü bütün suç tiplerinde bir kişi en azından çok kısa bir sürede olsa hürriyetinden eğer şartları varsa en az bir yıl yoksun bırakılması gerekiyor. Bazı insanların işlemiş oldukları bazı suçlarda 'bir gün bile cezaevine girmeyeceğim' algısının ortadan kaldırılması gerekiyor.  Gerçekten de Ceza Yasasında tanımlanan pek çok suç tipi için suçun failleri bir gün bile cezaevine girmemektedir. Bu durumda toplumsal vicdanı rahatsız eden bir noktadır. Cezanın miktarı, şekli ve yargılamanın seyri bunlar tekrar bir mevzuatla düzenlenebilir ama en azından cezasızlık olgusu ortadan kaldırılmalı." dedi.

"Yargı mekanizmasının onlara eşit yaklaşması gerekiyor"

Bazı kişilerin siyasi partilere yakın olması durumunda ceza almadığını ifade eden Delebe, "Özellikle güvenlik güçlerinin içinde oldukları ya da kişilerin bazı kişilerin siyasi partilere yakın olması da bir cezasızlık durumu söz konusudur. Kim olursa olsun, suçun faili hangi siyasi partiye yakın olursa olsun ve hangi meslek mensubu olursa olsun yargı mekanizmasının onlara eşit yaklaşması gerekiyor. Bu bakımdan cezasızlık anlayışı hem bazı kesimler açısından ortadan kaldırılmalı hem de nitelik olarak miktarı az olan cezalar bakımından da ortadan kaldırılmalı. Her kim hangi suçu işlerse bunun cezasını ve karşılığını bulması gerekiyor. " diye konuştu.

"İnfaz Yasasında siyasi ve adli suçlarda ayrım var"

 Avukat Hikmet Delebe

Devletin kendisine karşı işlendiği iddia edilen suçlarda daha sert davrandığını belirten Delebe, "İnfaz Yasasında siyasi ve adli suçlarda ayrım var. Siyasi suçlarda infazın miktarı 4'te 3, adli suçlarda 3'de 2'dir. Dolayısıyla bu durumda biraz daha devletin kendini koruma refleksi öne çıkmaktadır. Bu durumu öteden beri eleştiren birisiyim. Devlet kendisine karşı işlendiği iddia edilen suçlarda daha sert davranmaktadır. Vatandaşa karşı işlenen suçlarda ise biraz daha gevşek tutmaktadır. Oysaki bu bana göre tam tersi olmalı. Devlet kendisine işlendiği iddia ettiği suçla ilgili daha yumuşak tutum sergilemeli. Vatandaşa karşı işlenen suçlarda ise vatandaşın iradesi öne çıkmalı. Mağdur ve müşteki tarafı; affetme ve şikayetini geri alma noktasında inisiyatif sahibi olmalı." ifadelerini kullandı.

"Siyasi suçlarda infaz daha az olmalı"

İnfaz Yasasında siyasi suçlarda infaz sürelerinin daha az bir noktaya çekilmesi gerektiğini söyleyen Delebe, "İnfaz Yasasının temel hatalarından bir tanesi; siyasi suçlarda infazın daha fazla, adli suçlarda nispeten yatarın daha az olmasıdır. Bu bakımdan ya eşit olmalı ya da siyasi suçlarda infaz daha az olmalı. Şu anki yasal mevzuat 3'te 2 ve 4'te 3 olarak önümüzde durmaktadır. Bu bakımdan İnfaz Yasasında da iyileştirme, ıslah olacaksa siyasi suçlar bakımından mutlak suretle İnfaz Yasasında infaz sürelerinin daha az bir noktaya çekilmesi icap etmektedir." dedi.

"Suçların azaltılması noktasında sosyal politikaları geliştirmesi gerekiyor"

Suç işlenmeden önce devletin çaba sarf etmesi gerektiğini ifade eden Delebe, "Bizim devlet anlayışı daha çok suç işlendikten sonraki alanla alakalıdır. Bazı yerlerde ıslah etme özelliği taşıyabilir ama çoğu yerlerde ıslah etme özelliğini taşıyamıyor. Bu bakımdan öncelikle devlet aygıtının suç işlenmeden önceki sulh ortamını oluşturmasıdır. Devlet, örneğin uyuşturucu ticareti yaygınlaşıyorsa bu uyuşturucu kullanımının mümkünse ortadan kaldırılması değilse en aza düşürülmesi için bir çaba sarf etmesi gerekiyor. Suç işlendikten, uyuşturucu kullandıktan veya satıldıktan sonraki evre esasında suçun azalması için bir etki oluşturmuyor. Daha ziyade suç işlenmeden önceki dönemler için de devletin çaba sarf etmesi gerekiyor. Suçların azaltılması noktasında sosyal politikaları geliştirmesi gerekiyor. Bu aynı zamanda aile kurumu içinde böyledir. Boşanma davası açıldıktan sonra tarafların hakları belirlenmiş ama boşanmaya gitmeden önceki evrede ne tür düzenlemeler yapılacak, tarafların birbirlerine yakınlaşması, aile mefhumunu kurtarmasında ne tür bir irade ortaya koyacaklar, bununla ilgili devletin çalışması, bağlı bakanlık ve müdürlüklerin çalışması son derece azdır. Islahtan ziyade suçun engellenmesine yönelik politikaların geliştirilmesi daha önem arz eder." şeklinde konuştu. (İLKHA)