MEB Şûra Salonu'nda yapılan tanıtım programında konuşan Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, öncelikle böylesine kapsamlı bir projenin başarılı bir şekilde tamamlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ederek "Ortaokul ve lisenin tamamını kapsayan ve ilk kez herkese aynı kaynağı değil, bireyselleştirilmiş bir destek mekanizması sunan ve uzun yıllardan beri eğitim camiasının da özlemle beklediği bir sistem, çok kısa sürede hayata geçirildi. Tabii, bu bir başlangıç... Sistem sürekli güçlenecek, yeni güncellemelerle çok daha ileri noktalara sistemimizi evireceğiz. Sistemimiz; tüm ortaokul, tüm lise, tüm açık ortaokul ve açık lise öğrencileri ile tüm öğretmenlerimize açık. Bu sistemi aynı zamanda mezun olup YKS'ye girmek isteyen tüm öğrencilerimize de açacağız." diye konuştu.
Bakan Özer, son yirmi yılın eğitimde çok ciddi bir dönüşümün yaşandığı bir döneme tekabül ettiğine işaret ederek şunları söyledi: 2000'li yıllarda okul öncesinden ortaöğretime eğitimin tüm kademelerinde, ilkokul hariç, okullaşma oranları yüzde 50'nin altındaydı.
Bir ülkenin en kalıcı sermayesi beşeri sermayesidir. Beşeri sermayesinin niteliğini arttırmadaki en önemli enstrüman, eğitim... Peki, OECD ülkeleri -şu anda rekabet ettiğimiz ülkeler - okullaşma oranlarını yüzde 90'ların üzerine çıkarıp yüzde 100'lere ulaştırırken niye Türkiye, yetmiş yıl gecikmeyle bu süreci tamamlamayla ilgili seferberlik ilan etti? Özellikle son dönemde yapılan tüm atılımlarla okul öncesinden ortaöğretime okullaşma oranlarında ciddi iyileşme sağlandı. Beş yaştaki okullaşma oranları 2000'li yıllarda yüzde 11'di, şu anda yüzde 94. Ortaöğretimdeki okullaşma oranı yüzde 44 idi, şu anda yüzde 95. Yükseköğretimdeki net okullaşma oranı yüzde 14'tü, şu anda yüzde 48 buçuk. Bunun için devasa yatırım yapıldı, 300 binlik derslik sayısı 857 bine ulaştı. Düşünün, eğitim sistemimizde 1 milyona yakın destek var. 500 bin öğretmen sayısı 1.2 milyona çıkarıldı. 700 bin öğretmen, son yirmi yılda atandı. Sadece bunlar mı yapıldı? Hayır, eğitimin önündeki antidemokratik uygulamaların tamamı kaldırıldı. Bu ülkede eğitimin önünde başörtüsü yasağı vardı. Öğrencilerimiz, gençlerimiz, kadınlarımız, yükseköğretim kapılarında inanılmaz dramlar yaşadılar."
Geçmişte uygulanan katsayı uygulamalarına ve antidemokratik yaklaşımlara değinen Bakan Özer, "İmam hatip liseleri ve meslek liseleri, akademik olarak başarılı öğrencilerden arındırıldı. Amaç, imam hatibe gitmiş öğrenciden kaymakam olmasın, vali olmasın, bürokrat olmasın, iş adamı olmasın... Mesleki eğitimdeki amaç neydi? Mesleki eğitimdeki amaç da bu ülke ekonomik kalkınmasını tamamlayamasın. Niye? Çünkü iş gücü piyasasının ihtiyaç duyduğu insan kaynağına erişemesin. Tam on iki yıl, bu ülkede bu uygulandı." ifadelerini kullandı. (İLKHA)