Sınav uzun soluklu sürecin ifadesidir. Süreç içerisinde bireylere kendi davranışlarını gözden geçirme fırsatı verildiğinde birey hem kendi farkındalığı hem de toplumla olan farkındalık noktasında çıkarımlar yapacaktır. Birey bu bilinçle uygun davranış sergilediğinde çevresi tarafından desteklenecektir. Bu motivasyon neticesinde hayatına ivme katıp yaşamsal ritmi yakalayacaktır. Böylece kimlik bunalımını atlatıp kendisiyle ve toplumla barışık hale gelecek, kendisi olacaktır.
Kişi kendi rolünü oynadığında, toplumun kişiye yüklediği hedefler ile kişinin idealleri arasında paralellik söz konusu olacak, bu kişinin toplumla olan ahengi için dönüm noktası olacaktır. Zihin dünyasındaki sınav algısı maddeci bir yaklaşımdan uzaklaşıp değer haline dönüştüğünde birey tüm sınavları değerler üzerinden yorumlayacak, hazırlık sürecini ibadet bilip aşkı yakaladığında hedeflerine kısa ya da uzun sürede ulaşacaktır.
Yaradılış gereği kişilerin zekâları farklı olduğundan kişiyi başkalarıyla kıyaslamamak gerekir. “Arkadaşın bu kadar puan almış.” dendiğinde kişi kendi dünyasında “Başkalarının babası da doktor, mühendis, milletvekili…” diye düşünebilir ya da “Oxford vardı da biz mi okumadık” deseniz de kimse inanmaz. Bundan dolayı çağın şartlarını, bireylerin imkânlarını göz ardı etmek, eksik bir izaha sebebiyet verecektir. Bireyi çağın şartlarıyla değerlendirmek gerekir.
Birçoğumuz okula başladığımızda yazılı var dediklerinde yazılı nedir diye sorardık. Yazılının bir kâğıt bir kalemden ibaret olduğunu sonradan öğrenirdik. Optiğin ne olduğunu ve nasıl doldurulacağını çoğumuz bilmezdik bazen optiğimizi doldurması için bilenlere en güzel hediyeyi teklif ederdik. Optikle çoğumuz Parasız Yatılı Sınavlarında ya da üniversite sınavlarında tanıştık.
Nereden nereye… Dünden bugüne epey gelişme oldu; fakat değişim noktasında halen eksiklikler devam etmektedir. Bilgimiz ziyadeleşti, algımız ise halen cehalet kokuyor. “Çocuğum bu kadar maaş alıyordu”dan ziyade Âdem’den geliyoruz çocuğun ne kadar “adam”dır. Ya da “ Çocuğuma ev araba bıraktım”dan ziyade çocuğun ahlaki durumuna dikkat çekmek en doğru olandır. Aile bu anlayışa sahip olduğunda böyle bir ailede yetişen kişiler daha güçlü ve ölçülü olacaktır. Bireyler durumdan olumlu vazife çıkarabileceklerdir.
Yıl boyunca alın teri döken, emek sarf eden öğrenciler için bu sınavın heyecanı küçümsenmeyecek kadar önemlidir. Tamamıyla heyecanımızı yok etmek imkânsız olabilir, fakat asgariye indirebiliriz.
Sınavda soruları basitten karmaşığa doğru çözmeli, soru köklerini iyi okumalı, yapamadığımız soruyla inatlaşmamalı, zamanımızı doğru kullanmalıyız. Sınava odaklanmalı, sınav sürecinde kendimizi suçlayarak bu süreci geçirmemeliyiz, “keşke”lerle zihnimizi artık yormamalıyız. Çünkü “keşkeler” hiçbir fayda getirmez. Sınav sonucunu değerlendirirken puanlar üzerinde yoğunlaşmamalı, yüzdelik dilime bakmalıyız.
Sonuç olarak rüyaları gerçekleştirmenin yolu, uyanmaktır.
Bütün kardeşlerime başarılar dilerim…
Rehber öğretmeni
Hasan YILMAZ