Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Uludağ Ekonomi Zirvesi açılış törenine katıldı.
Nebati'nin açıklamalarından satır başları;
Bugün yaşanan enerji krizi alternatif enerjilere olan önemi artırmıştır. Böylesine kriz ve dönüşümlerin yaşandığı çağda sorunların aşılması için politikaların geliştirilmesi büyük önem kazanıyor.
Kavramların tartışıldığı ve özellikle iktisat literatüründe tartışılması sıradan olan sözcüklerin kavramların gündelik hayatta da bu kadar tartışılıyor olması akademi açısından da kazanımdır diye düşünüyorum.
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde son 20 yılda gerçekleştirdiğimiz altyapı yatırımlarının sağladığı avantajlarla ülkemizin tedarik merkezi olarak öne çıkma potansiyelinin yüksek olduğunu gördük. Esasen bu tablo bizim yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı olan stratejimizin ne kadar hayati bir adım olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
Kimi çevreler politikalarımızı ideolojik saplantı olarak eleştirmiştir. Toplumlar dinamik bir yapıya sahiptir, bu yapı zaman içinde değişir. Diğer bazı ülkeler de bugün geleneksel politikalar, kabul görmüş ana akım politikalarını sorgulamaya ve farklı politika setlerini devreye almaya başlamışlardır.
SON 50 YILIN EN BÜYÜK BÜYÜME RAKAMINA ULAŞTIK
Tüm dünya küçülürken yüksek oranda büyüyen ekonomimiz, dünya ekonomilerden pozitif yönde ayrışmamızı sağladı. Bugün kritik eşiğin önündeyiz. Politika ve uygulamalarımızı tayin ederken bu dönüşümlere yönelik adımlarımızı atıyoruz. Salgın döneminde mali kısıtlar nedeniyle birçok ülke vatandaşlarını desteklemek ya da yatırımlarını sürdürmek arasında tercih yaptı. 2020 yılında dünya ekonomisi daralırken bizler 1,9 oranında büyümeyi başardık. 2021 yılındaysa yüzde11,4 ile hem 12 yıllık büyüme sürecini devam ettirdik hem de son 50 yılın en büyük büyüme rakamına ulaştık.
Enerji krizi nedeniyle Avrupa'da enerji yoğun fabrikalar kapanırken biz üretim ve ihracatımızı artırmaya devam ediyoruz. Bu yılın Ocak-Eylül döneminde ihracatımız yüzde 17 artarak güçlü artışını sürdürmeye devam ediyor.
Toplam istihdamımız salgın dönemine kıyasla 5,3 milyon kişilik artışla 30,6 milyon kişiye çıkardık. Bu istihdam sayısı da rekor anlamına geliyor.
Biz öncelikleri belirlerken tüm dünyada yüksek fiyatlar sorun olmaya başlamıştı. Talep artışının neden olduğu enflasyon enerji ve emtialardaki artış nedeniyle arz yönlü yapıya dönüştü. 1980'lerde ülkeler yüksek faiz politikasıyla enflasyonu düşürmeye çalıştı. Durgunluk ve işsizlikle gerçekleştirildiğini de unutmayalım. Merkez bankalarının faiz artırımı yoluyla ekonomilerde durgunluk ve gelir adaletsizliğine neden olacağı öngörülen bir durumdu. IMF Başkanı, Fed'in faiz politikalarının dünyanın geri kalanının üzerinde resesyon etkisi olabileceğini belirterek Fed'i dikkatli olmaya çağırdı. Büyüme mi enflasyon mu? Sert tedbirler mi yumuşak tedbirler mi?
Küresel ekonomilerdeki değişimi önceden yakalayanları ve bu değişim gerçekleşirken ortaya konacak politikaların hükümetler eliyle nasıl yönlendirileceği ve her ülkenin kendi bulunduğu konjonktürel ortamın hangi alanlarda alınacak kararla birbirini nasıl etkileyeceği bir dönemdeyiz.
ENFLASYONU KALICI OLARAK YENECEĞİZ
Enflasyonun sorun olmadığını iddia etmiyoruz, Türkiye Ekonomi Modeli tüm söylemleri alıp birleştiren, teorik altyapısını oluşturan bir model. Enflasyonu 21. yüzyılın salgın ve savaşın olduğu bir dönemde nasıl çözeceğinizi söylemeniz lazım. Türkiye Ekonomi Modeli'ni tasarlarken üretim ve istihdamı önceledik.