Münir Aydın / Haber-yorum
3. Köprüye verilecek isim üzerinden yürütülen tartışmaya Fethullah Gülen’in de müdahil olacağı kamuoyunun beklediği bir şeydi. Fethullah Gülen, ABD’de olmasına rağmen Türkiye’deki hemen her gelişme ile alakalı açıklamalarda bulunur. Fethullah Gülen’in yaptığı açıklamalar ve yayımladığı taziye mesajları dikkatlice incelendiğinde mesajların toplumun “elit” kesimine yönelik olduğu görülür. Yayımlanan ses kasetinde Gülen, daha öncede kamuoyunun bildiği Alevi-Sünni kardeşliğine vurgu yapıyor.
Gülen, “Günümüzde kurulmaya çalışılan köprüler var. Cami, cemevi yan yana olsa, aynı parkta oturup kalksak ne olur? Geçmişe ait bu şeyleri yeniden hortlatarak yeni düşmanlık vesileleri oluşturmayalım. Kaynaşmaya vesile olabilecek böyle köprüler kurulmuşken meseleyi sadece bir isme, bir unvana bağlı bir köprüyle yıkmayalım.”
***
“Cami, cemevi yan yana aynı zamanda onların orada parkları, gezme yerleri müşterek, el ele tutmaları müşterek. Bence demokratik düşüncede insana, o hissiyatlara saygılı olmalısın. Mesela Hz. Mevlana’nın semasının semahtan farkı ne? E siz onu bugün bir yerlerde folklor olarak gösteriyorsunuz, alkışlıyorsunuz. Ne olur iki mümin gitse semahlara iştirak etse. Bu açıdan isterse bir Muharrem ayında isterse Ramazan-ı Şerif’te bir araya gelme, beraber iftar etme, sema ile semahı bir arada görme gibi mülahazalar varken Alevi’si-Sünni’si hep beraber bir çanağa kaşık çalma gibi ortam oluşturulmuşken bence bir köprüye, bir detaya bağlı olarak usulü yıkmayalım.”
***
Gülen’in yaptığı açıklamaların ekseriyetinde yumuşak ve diyalog ön plandadır. Açıklamalarının ekseriyeti böyledir. Gülen’in bu açıklamalarının ne sıkıntısı var ki? Diyebilirsiniz. Gelin ne sıkıntıları var hep beraber inceleyelim…
Türkiye’de Müslümanların maruz kaldığı o kadar sıkıntı varken bir köprü için açıklama yapmak çok basit ve gereksiz kalıyor. Mesela içki, faiz, zina, tefecilik, bölgeler arası adaletsizlik, başörtüsü sorunu gibi Müslümanlar için daha elzem olan konular ile alakalı bir açıklama henüz Gülen tarafından yapılmış değildir. Müslüm Gürses gibi bir sanatçı için –ki bu sanatçının şarkıları Allah’a isyan ile dolu- taziye mesajı gönderen Gülen, aynı duyarlılığı Mavi Marmara hadisesinde göstermedi.
Yayınlanan mesajların büyük bir bölümü toplumun “elit” diyebileceğimiz kesimlerine yöneliktir. Mazlumlara ve mahrumlara yönelik ciddi manada yayımlanan herhangi bir mesaja rastlanılmış değildir. Son mesajında Alevi-Sünni kardeşliğine vurgu yapan Gülen’e sormak lazım; “Camilerimize tahammül etmeyen, dinimizin emirlerini alay konusu edenlerle nasıl bir kardeşlik kurulacak? Kardeş olacağımız kişilerin öncelikle bizim dini ve kültürel değerlerimize saygı göstermesi gerekmez mi?”
Cami ile Cemevini yan yana getirmek isteyen Gülen’in öncelikle aynı Rabbe iman etmiş, aynı Peygamberi kabul etmiş, aynı kitaba inanmış, aynı kıbleye yönelmiş kardeşlerine “kardeşçe” yaklaşması daha elzem değil midir? Bir tarafta bu kadar ortak noktası olan kardeşlerine –tabi kardeş olarak görürse- terörist damgası vururken, diğer taraftan ortak hiçbir noktası olmayan (kendi açıklamasında ortak nokta olarak sadece sema gösterilerini söylemiştir) Aleviler ile “aynı çanağa kaşık vurulması” gerektiğini söylüyor.
Şayet Fethullah Gülen, gerçek bir kardeşlik köprüsünün kurulmasını istiyorsa öncelikle kendisinin yıkmış olduğu kardeşlik köprüsünü yeniden onarması gerekmektedir. Aksi takdirde yıkık köprüden kimseye fayda gelmez.