Aile bireylerinden sonra bize en yakın olan insanların birlikte yaşadığımız komşularımız olduğunu belirten Uyanık, İslam dininin beşerî ilişkilere önem veren bir din olduğuna vurgu yaptı.
Mersin Üniversitesi İslami İlimler Dekan Yardımcısı Doçent Doktor Mehmet Zeki Uyanık, İslam Dininin komşuluğa verdiği önemi, birbirleri üzerindeki hakkını ve komşular arasında çıkan sorunların İslam’a göre nasıl çözüleceğini İLKHA muhabirine anlattı.
İslam’ın komşuluğa verdiği önemden bahseden Uyanık, “Bu bağlamda İslam dini komşunun komşusu üzerinde hakkı olduğunu bize hatırlatır ki ahiret gününde de hesaplaşacak olan ilk topluluk komşulardır. Bundan dolayı ayet ve hadis ile İslam, komşunun komşuya karşı sorumluluğu olduğunu ve bu sorumluluğu da yerine getirmesi gerektiğini ifade eder.” şeklinde konuştu.
“Komşunun hak ve hukukuna riayet etmeliyiz”
Komşuların birbiri üzerindeki hakkını dile getiren Uyanık, “Sevgili Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem) Hadis-i Şeriflerinde komşunun öneminden bahsederken şunu söyler ‘Cebrail bana komşu hakkında o kadar çok tavsiyede bulundu ki; ben Allah’u Teâlâ’nın komşuyu komşuya mirasçı kılacağını zannettim.’ İslam hukukunda baba evladına mirasçı olur ya da evlat babasına mirasçı olur. Bu kadar ki komşunun da komşuya bir baba, evlat ve kardeş gibi birbirlerine yakın oldukları için İslam neredeyse onları da mirasçı kılacaktır diyor Peygamberimiz. Bu bağlamda sevgili Peygamberimizin hadisinden şunu anlıyoruz ki komşu komşuya neredeyse mirasçı olacak kadar yakındır. Bundan dolayı komşunun hak ve hukukuna riayet etmeli, ona iyi davranılmalıdır ve toplum içerisinde ona eziyet etmemelidir. Bilakis imkân varsa ona iyilik etmelidir. Peygamberimiz Hadis-i Şerifinde, ‘Kim ki Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa o zaman komşusuyla iyi geçinsin’ buyuruyor.” ifadelerini kullandı.
“Müslümanın Müslüman’dan 3 günden fazla küs kalması uygun değildir”
Komşular arasında çıkan sorunların çözümleri hakkında konuşan Uyanık, “Tabi ki İslam dini Müslümanların hem kendileriyle hem başkalarıyla da bir barış ve selamet içerisinde yaşamalarını ister. Ama insanoğlunun olduğu yerde illaki bir sıkıntı, tartışma, kalp kırma ve bir takım olumsuz durumlar söz konusu olabilmektedir. İnancımız bunları da kalpleri kırık bırakmadan aradaki küskünlüğü ve kırgınlığı devam ettirmeden sulh ile bitirmeyi bize emreder. Peygamberimiz Hadis-i Şerifinde ‘Müslümanın Müslüman’dan 3 günden fazla küs kalması uygun değildir.’ Kalbin kırılabilir, mesafe koyabilirsin konuşmayabilirsin ama 4’üncü günde karşılaştığında ya da o kişi aradığında veya selam verdiğinde karşılık vermek zorundasın. Çünkü üç günden sonra harama dönüşür. Bu bağlamda bilerek veya bilmeyerek birbirimizi incitebiliriz. Kendimizle ilgili bir husussa bunu 3 günden fazla devam ettirmemeliyiz. Başka arkadaşlarımız böyle bir durumla karşı karşıyaysa Müslümana düşen görev araya girerek bir hakem rolünü görerek onların kırgınlığını ve düşmanlığını bitirmektir. Komşularımızın da birbirlerine karşı olumsuz davranışları olmuşsa bize düşen görev onları o halde bırakmak değildir. Onları ziyaret edip gerektiğinde bir araya getirip barıştırarak İslam’ın yeryüzünde istediği barışı yaymaya gayret etmeliyiz.” dedi. (İLKHA)