Çok sayıda kişinin katılımıyla düzenlenen panele, konuşmacı olarak Gazeteci-Yazar Dr. Abdulkadir Turan, aile danışmanı Dr. İlhami Öztürk ve Aile Meclisi Başkanı Âdem Çevik katıldı.
Yasin Turna'nın Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan panelde bir konuşma yapan Gazeteci-Yazar Dr. Abdulkadir Turan, "Bir yerde Müslüman kadın işe başlamışsa kurtuluşumuz başlamıştır. Bundan hiç şüpheniz olmasın. Bu bir aile mücadelesi. Evlatlarımızı, insanlığı kurtarma mücadelesidir. Sizler bu İslami mücadelenin yanında, arkasında, kenarında, sağında, solunda olanlar değil merkezindesiniz. Hazreti Hatice validemizi lütfen hatırlayın. Hazreti Hatice validemiz neredeyse siz de oradasınız. Mücadelenin tam merkezindesiniz. Bununla yükünüzü ağırlaştırmıyorum. Müslüman kadın gerçekten isterse bizi kurtarabilir." dedi.
"Kadın, tarih boyunca mücadeleden kaça erkeği merkeze çekmek için çalışmıştır"
Turan, "Kur'an Mushaf haline getirildiğinde komisyon başkanı Hazreti Zeyd'ti. Birinci aşamada 19 yaşında İkinci aşamada 25 yaşında bir gençti. Mushaf haline getirildiğinde de Hazreti Hafsa validemize teslim ediliyor. Gençler topluyor, kadınlar koruyor. Bunun üzerinden çok tefekkür etmek lazım. İslam'da kadının rolü tam da budur. Hazreti Osman döneminde Hazreti Hafsa annemiz 'Mushaf'ımı geri getireceksiniz, sizde kalmayacak' diyor. Yermük Savaşı'nda kadınların savaştan kaçan erkeklerin durdurulması gibi bir rolü vardı. Bu, en sağlam askeri grubun kadınlar olduğu anlamına geliyor. En sağlam grup, kaçkınları durdurmak için görevlendirilen gruptur. İslam tarihi boyunca Müslüman kadın mücadeleden kaçan, pes eden, geri çekilen erkeği merkeze çekmek, hizaya getirmek için çalışmıştır. Ancak kadının zayıf olduğu gerekçesiyle sürekli saldırı altında olduğu söyleniyor. Mücadele açısından bu kadına yapılan bir iftiradır." diye konuştu.
"Mescid-i Aksa ne durumdaysa Müslümanlar o durumdadır"
Dinin ve ailenin saldırı altında olduğunu ancak bu savaşta Müslümanların galip geleceğini vurgulayan Turan, "2006-2007 yıllarında tespit ettiğim şey zaten üzerimize kadın ve gençler üzerinden saldırdıklarıydı. Buradan çökertmeye çalışıyorlar. Karşı tarafın kadın ve gençlerini bozuyorlar. Bizim kadın ve gençlerimize de o bozulmayı bir tür gelişme, aydınlanma, iyileşme, özgürleşme olarak anlatıyorlar. Din saldırı altında olduğu gibi aile saldırı altında aile de saldırı altındadır. Zaten ailenin durumu dinin durumunu, dinin durumu ailenin durumunu gösterir. Bu açıdan aileyi Mescid-i Aksa'ya benzetiyorum. Mescid-i Aksa ne durumdaysa Müslümanlar o durumdadır. Tarihsel sürece bakabilirsiniz. Bu alanı iyi çalışmış bir kardeşiniz olarak söylüyorum. Aynı şey aile için de geçerli. Aile ne durumdaysa Müslümanlar o durumdadır. Bunlar bir hücum gerçekleştirdiler. 'Mescid-i Aksa'yı bunlardan aldığımız gibi dinlerini de onlardan alacağız' dediler. Şimdi biraz sarsıldık gibi. Kafamız karışık, hepimizin evinde bir sıkıntı var gibi ama Allah'ın izniyle başaramazlar. Çünkü bir savaştayız. Savaşta direnmezseniz köle olursunuz. Direnirseniz yaralananlar olur. Yaralanan herkese şunu sorayım, 'yaralanana bir tekme de siz mi vurursunuz yoksa ayağa mı kaldırmaya çalışırsınız?' tüm mesele bu." şeklinde konuştu.
"inancımız içerisinden aile danışmanları yetiştirmek durumundayız"
Aile danışmanlığı yapan birçok kişinin henüz aile olmamış, bekâr ya da tek ebeveynli veya çocukları olmayan danışmalar olduğunu söyleyen Dr. İlhami Öztürk, "Aile olmamış biri sağlıklı bir aileye nasıl danışmanlık yapabilir. Toplumumuzun ve aile yapımızın geldiği noktada bu aile danışmanlarından hizmet almaya başladıklarını görmekteyiz. Bundan dolayı bizim de erkenden harekete geçip bu noktada kendi örfümüz, geleneğimiz, kültürümüz ve inancımız içerisinden aile danışmanları yetiştirmek durumundayız. Her çağda aile yapısını tehdit eden kendisine has fitneler var. 19 ve 20'inciyüzyılda sanayi çağının gelişmesi, teknolojinin yaygınlaşmasıyla aile yapımızı tehdit eden fitnelerin sayısı ve şiddeti artmış durumda. Yakın zamana kadar geniş aile veya çekirdek aile yapımız mevcuttu. Şimdiki zamana bakıldığında çekirdek ötesinde tek ebeveynli bir aile yapısı görmekteyiz."
Bir varoluş savaşı verildiğini ve bu savaşı ailenin kazanacağını vurgulayan Aile Meclisi Başkanı Adem Çevik, erkek erkeğe, kadın kadına cinsel tercihin insan hakları olarak görüldüğünü, bunun kabul edilmemesi gerektiğini söyledi. (İLKHA)