Bakan Çavuşoğlu, salgın ve savaş koşullarında küresel bir sorun olan enflasyonla  mücadelenin sürdüğünü aktararak, "Bugün enflasyon dünyada bir gerçektir. Bu bizdeki yüksek enflasyon oranı için bir mazeret değildir. Biz doğruya doğru diyoruz. Enflasyon yüksekse, hayat pahalılığı varsa bunu da açık yüreklilikle söylüyoruz. En başta Sayın Cumhurbaşkanımız söylüyor. Tabii bununla ilgili tedbir almak, bir taraftan vatandaşlarımızı enflasyon karşısında ezdirmemek, orta ve uzun vadeli programlarla da enflasyonu düşürmek de bizim sorumluluğumuzdadır. En gelişmiş ülkelerde bile 40 yılın en yüksek enflasyonunu yaşarken bizi de etkileyen bu enflasyonu azaltmak ve ekonomimizi büyütmek için tedbirlerimizi alıyoruz" diye konuştu.

Her coğrafyadan milyonlarca insanın yüzünü Türkiye'ye döndüğünü belirten Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Eskiden mazlumlar yüzünü Türkiye'ye dönerdi. Şimdi dünyanın en gelişmiş ülkeleri de yüzünü Türkiye'ye dönüyor. Bir sorun varsa - bölgemizde çok sorun var, çatışmaların yüzde 60'ı bizim coğrafyamızda - artık herkes 'Türkiye çözer, Recep Tayyip Erdoğan çözer' diyor. Tüm dünyayı etkileyen tahıl krizinde yine Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bir anlaşma imzalanmasını sağladık ve dünyayı bir gıda krizinden kurtardık. Dolayısıyla zengin-fakir ayırt etmeksizin tüm dünya ülkelerinin yüzü gözü Türkiye'de. Bugün yine enerji krizinde başta Doğu Avrupa ülkeleri, Balkan ülkeleri olmak üzere gerek elektrik ihtiyacını karşılamada gerekse Azerbaycan'da üretilen gazın bu piyasalara, bu ülkelere ulaştırılmasında da herkesin gözü kulağı Türkiye'de. Yani sorumluluğumuz büyük.''

Zaman zaman bazı muhataplarının yaptıkları yüz yüze görüşmelere ilişkin farklı açıklamalar yaptığına işaret eden Çavuşoğlu şöyle konuştu:
"Bazı muhataplarımız özellikle kendi iç politikasına yani siyasetine mesaj vermek için ya da mensubu olduğu birlik, işte Avrupa Birliği'nden bahsedelim, buralara 'Türkiye'ye gittim, onu da dedim, bunu da dedim' demek için basının önünde de gerekli, gereksiz açıklamalarda bulunuyorlar. Tabii herkesin görüşüne saygımız var ama Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanı olarak da bizim de bunlara cevap vermemiz gerekiyor ve bu cevabımızı verirken de elbette belli bir üslup içinde diplomasinin içinde kalarak cevaplarımızı veriyoruz ama bu bazı arkadaşlar da yani ya gerçekten baş başa görüşmelerde de en son Alman bakanla baş başa İstanbul'da yaptığımız görüşme, iyi bir görüşme olmadı. Çünkü tamamen Yunan tezlerini savunan Türkiye'nin egemenliğini sorgulamaya cüret eden bir yaklaşım içindeydi. Biz de gereken dersi verdik. Basın toplantısında ise belli bir üslup içinde haklılıklarımızı ortaya koyduk."