HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Kilis'te basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Yapıcıoğlu, memleket genelindeki ekonomik sıkıntılar, çatırdayan aile kurumu, cezaevlerindeki doluluk oranı, toplumda oluşan af beklentisi, uyuşturucu bağımlılığının insanları sürüklediği cinnet hali ve ahlaksızlığın giderek toplumda yaygınlaşması konularında önemli değerlendirmelerde bulundu.

Fiyat artışlarının ve enflasyonun durdurulamadığına dikkat çeken Yapıcıoğlu, Hükümete çağrıda bulundu.

Yapıcıoğlu, "Özellikle dar gelirli vatandaşlar başta olmak üzere emekli, öğrenci, küçük esnaf ve çiftçi, küçük çapta hayvancılıkla uğraşan insanlarımızın gelir seviyesini yükseltecek tedbirler almak gerekiyor. Mutlaka dar gelirli vatandaşların sıkıntıyı atlatmaları için sosyal devlet olmanın gereği bu sıkıntılara bir an önce çözüm getirmek gerekir." ifadelerini kullandı.

"ÇİFTÇİLERİN GİRDİ MALİYETLERİ AŞAĞIYA ÇEKİLMELİ"

Çiftçiler için girdi maliyetlerinin mutlaka aşağıya çekilmesi gerektiğini belirten Yapıcıoğlu, "Gündemdeki konulardan biri de son dönemde çiftçilerin girdi maliyetlerinin çok hızlı bir şekilde artmış olmasıdır. Çiftçiler bu konuda gerçekten çok şikayetçi. Özellikle gübre fiyatları çok artmış durumda. Küresel piyasada petrol fiyatlarının aşağı inmesiyle mazotta bir düşüş oldu ama diğer girdiler halen çok yüksek. Bu da doğrudan doğruya vatandaşın sofrasına yansıyor. Buradan hükümete çağrımızı bir kez daha yenilemek istiyoruz. Çiftçi mutlaka desteklenmeli ve hiçbir çiftçi bir karış toprağını zarar ederim endişesiyle boş bırakmamalıdır. Mutlaka çiftçinin girdi maliyetlerinin aşağıya çekilmesi gerekir." şeklinde konuştu.

"BİR AN ÖNCE AHLAKİ KRİZDEN ÇIKMALIYIZ"

Giderek artan alkol ve uyuşturucu bağımlılığı nedeniyle toplumda bir cinnet hali yaşandığına dikkat çeken Yapıcıoğlu, bunun altında yatan temel sebebin, ahlaki ve inanç değerlerimizden uzaklaşmanın yattığına işaret etti.

Yapıcıoğlu, "Alkolizm ve uyuşturucu bağımlılığı toplumu çürütmüş, cinnet noktasına getirmiştir. Mutlaka ahlaki ve inanç değerlerimize geri dönmek için çok yoğun bir program ortaya konulmalı ve bir an önce ahlaki krizden çıkmalıyız." diye konuştu. 

"KADINI KORUYACAĞIZ DİYE AİLE KURUMUNU YIKMAK ZORUNDA DEĞİLİZ"

Kadını ve aileyi korumanın; Avrupa'dan ithal edilen yasalarla mümkün olmayacağının altını çizen Yapıcıoğlu, "Aile kurumu çatırdıyor. Mutlaka aile kurumunun yeniden ihya edilmesi ve desteklenmesi gerekir. Eğer aile kurumu çökerse bu tür tablolarla daha sık karşılaşabiliriz. Şu anki mevcut kanunlarla boşanmalar kolaylaşmış, evlilik zorlaştırılmış. Zinanın suç olmaktan çıkarılmış olması aile kurumuna ciddi şekilde zarar vermiştir. 6284 sayılı yasa, her ne kadar İstanbul Sözleşmesi'nden imza çekilmiş olsa da aile kurumuna zarar vermeye devam ediyor, mutlaka elden geçirilmesi gerekir. Kadını koruyacağız diye aile kurumunu yıkmak zorunda değiliz. Kadını korumalı, kadına yönelik şiddeti durdurmalıyız ama bunu yaparken aileyi yıkacak zararlı uygulama ve düzenlemelerden mutlaka kaçınmalıyız. Hem kadını hem aile kurumunu korumak mümkündür ama bu Avrupa'dan ithal edilen yasalarla mümkün değildir." ifadelerini kullandı.

"TOPLUMSAL BARIŞA KATKI ANLAMINDA GENEL BİR AF YA DA İNFAZ DÜZENLEMESİNE İHTİYAÇ VARDIR"

Önümüzdeki günlerde yeni yasama yılının başlayacağını ve halkın bir kesiminin gündeminde tekrardan genel af talebinin olduğunu dile getiren Yapıcıoğlu şunları kaydetti:

Diğer bazı partiler de aksini savunarak asla siyasi suçlulara af getirilmemesi gerektiğini savunuyor. Şayet yeni bir sayfa açılacaksa, toplumsal barışa katkı anlamında genel bir af ya da infaz düzenlemesine ihtiyaç vardır. Cezaevleri ağzına kadar dolmuş, kapasitenin çok üzerine çıkmıştır. Tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar şu anda cezaevinde hükümlü ve tutuklu bulunmaktadır. Cezası kesinleştiği halde cezaevine konmayan insanlar da vardır. Son 20 yılda cezaevindeki insanların sayısı neredeyse 7 kat artmıştır. Bu rakamlar bize adalet mekanizmanızın işleyişi ile ilgili de ya da toplum olarak suça yatkınlık konusunda olumsuz bir tablonun geliştiğini söylemektedir, mutlaka buna çareler bulunmalı.

"UYUŞTURUCUYLA ZEHİRLEMEK TOPLU BİR KATLİAM YAPMAKLA EŞDEĞERDİR"

Uyuşturucu kullanımında ciddi bir artışın olduğunu dile getiren Yapıcıoğlu, "Belki her gün uyuşturucu temin eden ve gençleri zehirleyen torbacılara yönelik operasyonlar olmaktadır ama bunlar yetmiyor. Mutlaka uyuşturucuyu yurt dışından ülkeye sokan veya burada imal edenlere yönelik çok ciddi tedbirler geliştirilmeli, cezalar caydırıcı olmalıdır. Hatta idam cezası gelecekse bunlara gelmelidir. Çünkü maddi menfaat için gençleri uyuşturucuyla zehirlemek toplu bir katliam yapmakla eşdeğerdir." dedi.

"TOPLUM VE AİLE YAPIMIZI BOZAN EYLEMLER ÖZGÜRLÜK DEĞİLDİR"

Toplumu çürüten, ahlakını mahveden eylemlerin özgürlük olamayacağının altını çizen Yapıcıoğlu, "Eğer biri, toplumun dibine bomba yerleştiriyorsa; toplum ve aile yapımızı bozacak, ahlakımızı çökertecek ve bizi çürütecek bir eylem yapıyorsa bu özgürlük değildir. Onlar bu ahlaksızlıklarını yaymaya çalışırken yaptıklarına özgürlük diyeceğiz(!), tepki gösterenlere de 'nefret söylemi geliştirdi' diye karşı koyacağız(!) öyle mi? Bunu kabul etmiyoruz. Toplumu çürütme, mahvetme, ahlakını çökertme ya da can, mal, din, akıl ve nesil emniyetini tehdit edecek hareketlerde bulunmanın özgürlüğü yoktur, kitabımızda böyle bir şey yazmaz. İnsanlar kendi aile yapılarının çökmemesi ve o sapıklıkların çocuklarına bulaşmaması için onların propagandalarını yapmalarını istemiyor. Bu ailelerin en doğal hakkıdır. Böyle talepler olduğunda bizler de HÜDA PAR olarak buna destek verdik ve destek vermeye devam edeceğiz." diye konuştu.

Yapıcıoğlu'nun Kilis'teki programlarının devam edeceği belirtildi. (İLKHA)