Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Çankaya Köşkü´nde düzenlenen `Büyük Selçuklu Mirası´ programı sonrasında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı.
Cumhurbaşkanı Gül, Gezi Parkı protestoları ve şiddet olaylarının artık bitmesi gerektiğini vurgulayarak "İlk günde de söylemiştim mesajı aldık demiştim hatırlarsınız. Herkes mesajı almış oldu. Artık bunu daha suhuletle devam ettirmek gerekir. Önemli olan itirazların dinlenmesiydi. Diyalogun kurulması çok önemliydi. Toplantılar yapıldı. Nihayetinde bütün bu çalışmalar, yapılması düşünülen projeler bu noktada askıya alınmış oldu. Nihayetinde söylenenlerin, mesajların dikkate alındığı gözüküyor. Önümüzde uzun bir süre var şimdi, artık bununla ilgili herkes düşüncesini meşru bir şekilde söylemesi gerekir. O noktaya geldi işler" dedi.
Protesto gösterilerinin ekonomiyi ve ülke imajını sıkıntıya soktuğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, şöyle konuştu: "Bunun ötesinde sokaklarda, geceleri falan olan şeylerin artık bitmesi lazım. Nihayetinde huzur kaçırmaya başlar. Kimse fark etmiyor ama bunların ekonomiye de zararı olur. Hepimizin didinerek oluşturduğumuz bir Türkiye imajı var. Hepimiz onu korumalıyız.
Sokaklardaki gösterilerin artık bitmesi gerekir. Kimse farkında değil, sıcağı sıcağına fark edilmiyor ama ben konuşuyorum iş dünyası filan. Büyük tereddütler oluşmaya başladı yatırımcılarda. Büyük yatırımlar söz konusu oluyorsa bunlar herkesin işine yarayan şeyler. Bunları sarsmamak gerekir. Türkiye önemli projelere girmiş, yarışmalara girmiş vaziyette. Bütün bunları doğrusu düşünerek artık bu sokaklardaki işleri bırakmak gerekir"
Sosyal medya yasası ile ilgili bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Gül, şunları kaydetti: "Türkiye, AB ile müzakere de olan bir ülke. Nihayetinde bütün arzumuz amacımız Avrupa`da olan geçerli olan hukukun bizde de geçerli olmasıdır. Zaten adaptasyon süreci dediğimiz budur. Bunun gerisinde olmaz. Nedir çalışma bilmiyorum ama diyelim ki sosyal medya üzerinden çok yanlış mesajlar kasıtlı veriliyorsa. `şimdi gördüm önümde on insan öldü´ diye yalan bir mesajla kışkırtmacılık yapsa? Kim hangi taraf olursa olsun böyle bir şeyin neticede paniğe tahrike sebep olacak şeylere sıcak bakılamaz. Bunlar çok hassas konular. Onun için kesinlikle bu tip çalışmalar Avrupa hukukunun bizim beraber olmaya çalıştığımız hukukun asla gerisine düşmemesi gerekir. Reform sürecinin ivmesini kaybetmemek gerekir. Her alanda, siyasi hukuk alanında da reform sürecini canlı tutmamız gerekir. Ölçü bu olmalı."
Cumhurbaşkanı Gül, "Türkiye´ye yönelik eleştirilerin arttığı" yönündeki bir soruya şöyle cevap verdi: "Konuşmaların kritiğini yapacak halim yok. Türkiye ile ilgili değerlendirmeler yapılırken nasıl içeride ölçüsüz güç kullanımını polisi nasıl tenkit ediyoruz. Türkiye´yi de tenkit ederken ölçüsüz olmamak gerekir. Onun ötesinde karşılıklı herkes birbirini tenkit edebilir. Bu ayrı bir konudur.
Yapılması gereken şey şu; hepimizbir sarsıntı getirdik. Bundan hepimizin alacağı dersler var. Ama şimdi artık hemen toparlanmamız lazım. Yoksa kendi kendimize zarar vermeye başlarız. Kolay değil imaj yapmak için 10 sene uğraşırsınız imajı bir haftada yıkarsınız. Türkiye`ye de haksızlık etmemek lazım. Hatalar eksiklikler olabilir bunlar düzeltilebilir. Şiddete başvurmadan itirazlar dile getirilebilir, getirilmesi gerekir. Şiddet olursa o zaman haklı itirazınız da haksız duruma düşer. Onun için sokaklarda olanların hepsini kesmek lazım. Bundan sonrası zarar verir. İlk günlerde söyledim hatırlarsanız. Demokrasi de herkes fikrini söyler ama belli bir noktadan sonra bunun başkalarının esir almasına illegal güçlerin esir almasına müsaade etmemek gerekir."
Cumhurbaşkanı Gül, "3. Köprü`nün isminden başlayan tartışmaların" hatırlatılması üzerine şöyle konuştu: "Böyle bir hassasiyeti gördüm bende. Şöyle yapılabilir. Önemli bir devlet projesine Hacı Bektaş, Pir Sultan Abdal ismi verilebilir. Tarihte de doğrusu söylenen şeyleri tartışmalı. Yaşadığımız gün bile tartışmalı iken geçmişi konuşurken çok tartışmalı şeyler vardır. Mademki böyle bir hassasiyet var. O zaman belki önemli bir projeye isim verilebilir. Bu şekilde biz kaynaşmayı sağlamamız gerekir"