Prof. Dr. Hamdi Güdoğar, yaşlılığı, insanı öteleyen, yalnızlığa iten, olumsuz bir kavram olarak değil topluma yön veren, insanı, dünyada insani değerler bakımından ayrıcalıklı bir konuma yükseltecek, geleceğe ve geleceğin nesline ışık tutacak bir meşale olarak görmek gerektiğini dile getirdi.

Gündoğar, yaşlıların çok sayıdaki deneyimlerinin sonuçlarını gençlere aktarmakla kültürel değerler ve bilginin devam etmesini sağladığını kaydetti.

"Yaşlılık tecrübe birikimi, olgunluk, hayatı daha doğru okumadır"

Gündoğar açıklamasında, "Yaşlılığı, insanı öteleyen, yalnızlığa iten, olumsuz bir kavram olarak değil, bilakis, topluma yön veren, bizleri dünyada insani değerler bakımından ayrıcalıklı bir konuma yükseltecek, geleceğe ve geleceğin nesline ışık tutacak bir meşale olarak görmek gerekir. Yaşlılık yoksunluk değil, aksine bir kazanımdır. Yaşlılık tecrübe birikimi, olgunluk, hayatı daha doğru okuma, dünyayı daha isabetli anlama bakımından da pek çok anlam ihtiva etmektedir. Bu nedenlerle gençlerin, onların bu yönlerinden yararlanması ve onlara yardımcı olması gerekmektedir. Bu da, onları sevip saymaları, onlara şefkat ve hürmet göstermeleriyle mümkün olur. Diğer taraftan, bugün genç olan herkesin yarın mutlaka bu duruma geleceğini bilmesi, bu gerçeği aklından çıkarmaması gerekir." dedi.

 

"Yaşlılarımız sayesinde aidiyet duygumuz gelişir"

Gündoğar yaşlıların deneyimleriyle toplumu manevi açıdan zenginleştirdiğine dikkat çekerek, "Ayrıca, atalarımızın öğrendiklerini bizler yeniden keşfetmek durumunda kalmayız. Aslında toplumların gelişmesinde ve ilerlemesinde yaşlılar büyük bir fırsattır. Çünkü yaşlılar bilgi ve tecrübeleriyle topluma artı değer katar. Yaşlılarımızın deneyimleri bizleri manevi açıdan zenginleştirir. Yaşlılar, toplumun geri kalan fertlerine bilgilerini aktarır ve onlarda bu bilgilerden faydalanır. Yaşlılarımızın aile içerisinde de çok büyük rolü vardır. Yaşlılarıyla etkileşim içerisinde olan ailelerin daha sağlıklı ve uzun ömürlü olduğu görülmektedir. Çünkü aile bireyleri arasındaki birliği sağlayan şey ailenin büyükleridir. Onlarla etkileşim içerisinde olmaları bile ailedeki birliğe katkı sağlar. Yaşlılarımız, dün ile bugün arasında köprü kuran, kültürümüzü ve değerlerimizi yarınlara taşımamızı sağlayan en değerli hazinelerimizdir." ifadelerini kullandı.

"Bizim kültürümüzde yaşlanmak bilgelikle eşdeğerdir"

İslam inancında yaşlıların ayrı bir öneme sahip olduğuna vurgu yapan Gündoğar, "Bu nedenle yaşlıların elini öper, başımıza koyarız. Çünkü onlar hürmet makamıdır. Her biri hayat denen o zor zahmetli yolculuğun bilgesidir, üstadıdır. Yaşlıları hayatımızdan çıkarırsak zengin tecrübelerini de kendimizden uzaklaştırmış oluruz. Aile büyüklerinin olmadığı bir evde çocuklar da bu bilgelikten mahrum kalırlar. Oysa yaşlılarla yaşayan çocuklarda aidiyet duygusu gelişir. Köklü bir çınarın meyvesi olduklarını hissederler. Kur’an Kerim şöyle söyler: 'Rabbin yalnız kendisine kulluk etmenizi ve ana-babaya iyilik yapmanızı kesin olarak emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlılık çağına erişirlerse sakın onlara "Öf!" bile deme, onları azarlama, onlara gönül alıcı tatlı ve güzel söz söyle, Onları esirgeyerek alçakgönüllülükle üzerlerine kanat ger ve: Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara (öyle) rahmet et! diyerek dua et.'  (İsra,17/23-24) Hazreti Peygamber(Alehissalatu vessellem)  şöyle buyurur: 'Küçüklerimize sevgi, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir.' (Tirmizi, Birr, 15)

Gündoğar Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed'in yaşlılara hürmet ettiğine değinerek, "Hazreti Peygamber (Alehissalatu vessellem)  yaşlıları zaman zaman ziyaret eder, davetlerine icabet ederdi. Hazreti Peygamber(Alehissalatu vessellem)  davet olmaksızın da zaman zaman yaşlı sahabileri ziyaret eder, onların hal-hatırlarını sorardı. Hazreti Peygamber (Alehissalatu vessellem) ashaptan birinin hastalandığını haber alınca hemen onu ziyaret eder ve onun moralini düzeltecek güzel konuşmalar yapar, Allah'a dua ederdi. Hazreti Peygamber (Alehissalatu vessellem) akrabalarıyla, özellikle de yaşlı olanlarıyla çok ilgilenmiş, sıla-i rahim yapmış ve bizleri de sıla-i rahim yapmaya teşvik ederdi." şekinde konuştu.

"Allah'ın rahmeti zayıflara, güçsüzlere daha fazla tecelli eder"

"Bugün bizlerin yaşadığı maddi-manevi imkânları büyüklerimizin hazırlayıp bize sunduğunun altını çizen Gündoğar şöyle devam etti:

"Biz de bir taraftan, bugünkü küçüklerin geleceğini kurarken, bir taraftan da bugünleri bizlere büyüklere hizmet etmek, saygılı davranmak durumundayız. Aksi muamele büyük bir nankörlük olur. Allah'ın rahmeti zayıflara, güçsüzlere daha fazla tecelli eder. İlahi rahmet ve nimetler belki bizlere, o durumda olan insanlar vasıtasıyla gelmektedir. Bu nedenle bizlerle beraber olan yaşlıları, güçsüzleri bir nimet olarak değerlendirmeli ve hizmet ve saygıda kusur etmemeliyiz. Batı dünyasında yaşlıların giderek yalnızlaştığını biliyoruz. Üretim çarkından çekilen ve tüketici olarak da yeterince dinamik bulunmayan yaşlılar, adeta toplumun kıyısına itiliyor. Doğu veya İslam kültürlerinde yaşlılığın bilgelikle bir tutulması, “aksakallı” ihtiyarlara her zaman hürmet edilmesi, önemli hakikatlerin onların dilinden aktarılması, bu kültürlerde yaşa verilen değeri gösteriyor. Bu sebeple yaşlıların eli öpülür ve bayram günleri en yaşlının evi bu yüzden ilk önce ziyaret edilir. Yaşantıya, tecrübeye, bilgiye ve bilgeliğe hürmet, kadim medeniyetlerin geleneğidir." (İLKHA)