HÜDA PAR Sözcüsü Serkan Ramanlı, partisinin iç ve dış gündeme ilişkin değerlendirmelerini paylaştı.
Bazı kesimlerin bütün eleştirilerine rağmen Merkez Bankası’nın faiz indiriminin Eylül ayında da devam ettiğini ve politika faiz oranının yüzde 13’ten yüzde 12’ye indirildiğini hatırlatan Ramanlı, politika faizinin düşürülmesine rağmen piyasadaki faizin düşmediğini söyledi.
İş dünyasının ise bankaların yüksek faizle kredi vermesinden hatta zaman zaman bankaların kredi vermeye dahi yanaşmamasından şikâyet ettiğini belirten Ramanlı, "Düşük politika faizinden en fazla karlı çıkanların bankalar olduğu bilinmektedir. Neticede ekonomik faaliyetler üzerinde doğrudan etkisi görülen de merkez bankasının düşürdüğü politika faizi değil piyasa faizidir. Politika faizi ile piyasadaki reel faiz arasında en az iki kat fark bulunmaktadır. Devletin vatandaştan aldığı gecikme bedeli faiz oranı ile ödediği gecikme faiz oranı arasında da aynı şekilde ciddi farklar söz konusudur. Bu haliyle uygulanan farklı oranlar vatandaşın aleyhine olacak şekilde bir faiz karmaşasına yol açmaktadır." dedi.
"Kapitalist ekonomi modeli terk edilmeli"
Ramanlı, "Öte yandan yüksek enflasyona rıza göstermek adına uygulanan oransal faiz karmaşası tüm kritik dönemlerde olduğu gibi bugün de sermayesi olanı daha fazla zengin ederken, çoğunluğu dar ve sabit gelirli olan halkın alım gücünü daha fazla düşürmektedir. Hazine ve Maliye Bakanı'nın da itiraf ettiği gibi mevcut sistemde yalnızca belli sermaye çevreleri kâr ederken dar gelirliler ise kaybetmektedir. Bu durum karşısında halkın alım gücünü yükseltmek öncelikli hedef olarak belirlenmelidir. Halkı faiz, kur ve enflasyon üçlüsünün baskısından tamamen kurtaracak bir model geliştirilmelidir. Bu da ancak faize ve borçlanmaya dayalı kapitalist ekonomi modelinin terk edilmesiyle mümkün olabilir." ifadelerini kullandı.
"Hiçbir gerekçe çiftçiyi toprağını ekip biçmekten alıkoymamalı"
Yeni bir ekim döneminin arifesinde olduklarını ve hâlâ tarım maliyetlerinin yükseldiğini söyleyen Ramanlı, bu durumun TÜİK rakamlarına da yansıdığını ve girdi endeksindeki son bir yıllık artışın yüzde 133 olarak tespit edildiğini kaydetti.
Ramanlı, "Bu artışlarda Türkiye’deki krizin ve uluslararası gelişmelerin etkisi büyük olsa da hiçbir gerekçe çiftçiyi toprağını ekip biçmekten alıkoymamalı, tarladan koparmamalıdır. Çiftçinin Bugün yüksek maliyetlerle yapacağı ekimin, hasat döneminde kendisine bol kazanç olarak geri döneceğinin umudu ve güvencesi şimdiden verilmelidir." dedi.
Geçen sene bu vakitlerde yaptıkları uyarılara rağmen özellikle gübre fiyatlarına ilişkin bir çalışmanın yapılmadığını söyleyen Ramanlı, "Birçok çiftçi artan maliyetler karşısında kararsızlık içerisinde kalarak ya gübre kullanmadı ya da farklı tercihlere yöneldi. Bu da çeşitli verim kayıplarına ve üretimde dengesizliklere sebep oldu. Bu yıl henüz vakit varken özellikle gübre fiyatları başta olmak üzere tarımın diğer girdi maliyetlerinin düşürülmesine yönelik çalışmalar yapılmalı, çiftçilerin yeni ekim dönemini tereddütsüz bir şekilde ve emeğinin karşılığını alamama endişesi yaşamadan geçirmesi sağlanmalıdır." şeklinde konuştu.
"Servis ücretleri ve kantin kiraları düşürülmelidir"
Servis ücretleri ve kantin kiralarında artışa dikkat çeken Ramanlı, şunları kaydetti:
Enflasyonda yaşanan olağanüstü yükseliş nedeniyle temel ihtiyaç maddelerini dahi karşılamakta zorlanan vatandaşlar, okulların açılmasıyla birlikte çok daha zorlu bir süreçle karşı karşıya kalmıştır. Aileler, çocuklarının eğitimi için ihtiyaç duyulan kırtasiye malzemelerinin temininde son derece zorlanmaktadır. Bunun yanında, özellikle büyük şehirlerde okullara servis araçlarıyla gitmek zorunda kalan öğrencilerin servis ücretleri büyük bir külfet oluşturmaktadır. Ankara, İstanbul gibi büyükşehirlerde 5 bin liradan başlayıp mesafeye göre 10 bin lirayı aşan servis ücretleri, cep yakmaktadır. Çoğunlukla Üniversite öğrencilerinin kullandığı toplu ulaşım hizmetlerinde de fahiş fiyatlar söz konusudur. Ulaşımda temel gider kalemi olan akaryakıtın en yüksek olduğu zamanda belirlenen servis ücretlerinde, akaryakıt yüzde 25 oranında ucuzladığı halde indirim yapılmaması adil olmadığı gibi birileri için de haksız kazanca yol açmaktadır. Ülke ekonomisinde oluşan tabloyu kötüye kullanmak isteyen fırsatçılara karşı sıkı bir denetim mekanizması kurulmalıdır.Diğer yandan Okul kantinlerindeki ürünlerin fiyatlarındaki artış, öğrencilerin beslenmesinde ciddi sıkıntılara yol açmaktadır. Kantin işletmecileri, idarelerce aşırı oranda yükseltilen kiralardan şikâyet etmektedir. Okul idarecilerinin kantin kiralarında yüzde 100’ün üzerinde artış yapması kantin işletmecilerinin maliyetlerine ve doğal olarak satış fiyatlarına yansımaktadır. Kantin kiralarında yıllık zam oranı yüzde 25’i geçmemelidir. Kiralarda indirime gidilmek suretiyle oluşacak maliyet azalışlarının kantin ürünlerine yansıtılması sağlanmalıdır.
"Meclis'in, yeni dönemde başta yeni anayasa olmak üzere memleketin faydasına olacak çalışmalar yapmasını diliyoruz"
HÜDA PAR Sözcüsü Serkan Ramanlı, 1 Ekim’de açılacak olan Meclis'in gündeminde, sosyal medya düzenlemesi, iklim değişikliği sözleşmesi, dar gelirli vatandaşların icralık olan borçlarının silinmesi ve kira ve komşuluk hukukundan kaynaklı anlaşmazlıkların arabuluculuk kapsamına alınması gibi başlıkların öne çıktığını ifade etti.
Ramanlı, şunları söyledi:
Öncelikle, sosyal medya düzenlemesinin, bu mecrayı yalan habere, iftiraya ve hakarete alet edenleri caydırmaya yönelik olmasına ancak ifade hürriyetini ortadan kaldıracak mahiyette bir sansür yasasına dönüşmemesine dikkat edilmelidir.Batılı devletlerin sipariş ettiği İklim Değişikliği Sözleşmesi’nin, çevreyi ve doğayı azami derecede korumaya matuf olmasına ancak ülkenin tarım, hayvancılık ve sanayi sektörüne darbe vuracak bir neticeye sebebiyet vermemesine özen gösterilmelidir. Sözleşmenin bütün maddeleri tek tek okunup irdelenmeden, ne getireceği, ne götüreceği iyice hesaplanmadan sözleşme meclisten geçirilmemelidir. Zira geçmişte üzerinde hiç tartışılmadan belki de içeriği dahi okunmadan meclisten geçirilen İstanbul Sözleşmesi’nin toplumda nasıl büyük tahribatlar meydana getirdiğinin ancak yıllar sonra farkına varılarak iptal edildiğine yakın tarihte şahit olduk. Meclisin sicili maalesef bu konuda çok da temiz değildir.
Dar gelirli vatandaşların icralık olan borçlarının silinmesine yönelik düzenlemeyle de devraldığı alacağı tahsil etmekten zaten umudunu kesmiş olan bazı varlık yönetim şirketlerinin suiistimaline kapı açılmamalıdır. Elbette bu başlıklar kadar ve hatta daha önemli olup da acil çözüm bekleyen pek çok sorun ve mağduriyet vardır. Genç yaşta evlendiği için istismarcı yaftasıyla hapse atılanlara af çıkarılması ve süresiz nafaka uygulamasına son verilmesi bunlardan bazılarıdır. Bunun yanı sıra 25 yıl evli kalan kadınlara emekli maaşı bağlanması, maddi imkânsızlıktan dolayı evlenemeyen gençler için evlilik fonu oluşturulması gibi pek çok konuda da kanuni düzenleme yapılması şarttır.
Vatandaşın sorunlarına yasal düzenleme yaparak çözüm üretme görevi Meclis'e aittir. Meclis'in bu görevinin gereğini, sorunlara daha duyarlı ve çözüm odaklı bir yaklaşımla, ortak akıl ve istişare kültürüyle yerine getirmesini bekliyor, yeni dönemde başta yeni anayasa olmak üzere memleketin faydasına olacak çalışmalar yapmasını diliyoruz.
"Arakanlı Müslümanların can ve mal güvenliği sağlanmalıdır"
Soykırıma maruz kalan ve mülteci durumuna düşen Arakanlı Müslümanların yaşadığı dramın devam ettiğini vurgulayan Ramanlı, Arakanlı Müslümanların yarım asırdır temel haklarından ve ihtiyaçlarından mahrum bırakıldıkları gerçeğine dikkat çeken Dışişleri Bakanlığının da mülteci konumuna düşen Müslümanların evlerine dönmek istediğini açıkladığını bildirdi.
Bakanlığın bu açıklamasının, Arakanlı Müslümanların durumunun uluslararası alanda yeniden gündeme getirilmesi açısından önemli olduğunu söyleyen Ramanlı, "Zira Zalim Myanmar yönetiminin saldırıları nedeniyle on binlerce Arakanlı Müslüman, mülteci konumuna düşmüş ve yardıma muhtaç bir şekilde yaşamını sürdürmektedir. Myanmar’da gerçekleşen son askeri darbe, bölgedeki durumu daha da kötüleştirmiş, Müslümanların evlerine geri dönüşünü zorlaşmıştır. Zalim yönetimce soykırıma maruz kalan Arakanlı Müslümanların adalet arayışında Türkiye üzerine düşeni yapmalı ve öncü rol üstlenmelidir. Arakanlı Müslümanların güvenli şekilde eve dönüşü sağlanmalı, can ve mal güvenlikleri garanti altına alınmalıdır." dedi.
Nükleer savaş, fekalete yol açar
7 aydır Rusya ile Ukrayna arasında devam eden savaşın, bütün taraflar için yıkıcı olmaya devam ettiğini belirten HÜDA PAR Sözcüsü Ramanlı, geçen hafta içerisinde Rusya Devlet Başkanı Putin’in yaptığı açıklamaların, savaşın yeni bir evreye gireceğine işaret ettiğini söyledi.
Ramanlı, "Putin, kısmi seferberlik ilan ederek topraklarını korumak için gerekirse nükleer silah kullanacaklarını açıklamış ve Ukrayna’da işgal altında tuttuğu bölgelerin Rusya’ya bağlanması için 23-27 Eylül tarihlerinde gerçekleştirilmek üzere referandum ilan etmişti. Referandum kararı alınan bölgeler, Uluslararası hukuka göre Ukrayna’ya aittir. Böyle bir referandum sorunu daha da içinden çıkılmaz bir hale getirecektir." diye konuştu.
Bu savaşın, her ne kadar Rusya -Ukrayna savaşı gibi görünse de daha çok Rusya ile ABD ve Batı dünyası arasında cereyan ettiğini kaydeden Ramanlı, "Nükleer silahlara sahip ülkelerin karşı karşıya gelmesi ve bu silahların kullanılması bölgemiz ve insanlık açısından bir felaket olacaktır. Nitekim Hiroşima ve Nagazaki katliamları hafızalardaki yerini koruyor. Bu nedenle savaşan tarafları emperyalist hedeflerine ulaşma hırsıyla değil insanlığa karşı sorumluluk duygusuyla hareket etmeye davet ediyoruz." ifadelerini kullandı. (İLKHA)