İşte Nevvab Yıldız`ın makalesi
 
İktidar Kibri
 
Halkımızın kahir ekseriyeti Müslüman olduğu halde rejimin sahibi az sayıdaki elitler İslami değerleri her zaman yok saydılar. Müslüman halkı iktidarları için tehdit unsuru saydıklarından baskı ve dayatma politikasından hiçbir zaman geri durmadılar. Zamanın diktatör rejimlerinin yaptığı gibi rejimin partisi CHP’yi kurup onunla idare etmeye çalıştılar. O zamanlar tek parti modası geçerliydi. Sovyetlerde Komünist Parti, Çin’de Komünist Parti, İtalya’da Faşist Parti, Almanya’da Nazi Partisi, iktidarı ele geçiren zihniyetin hiçbir alternatife izin vermeden baskı ve dayatmayla halkı yönetme taktikleriydi.

Tek partiyle yöneten diktatörlerden bazılarının yıkılması ve ülkenin Amerika’nın rotasına girmesiyle tek partinin sorun yumağı olduğunu fark eden iktidar elitleri yeni bir değişikliğe ihtiyaç duydular. Amerika’daki gibi iki partili bir sistemin rejimi tıkanıklıklardan ve olası sıkıntılardan kurtaracağını hesapladılar. Devletin resmi partisinin yanına, rejimin adamlarına kurdurdukları ikinci bir partiyle insanları sağ ve sol gibi iyi ayrı kutba ayırarak daha kolay yönetebilecekleri düşündüler. Devletin resmi partisi olan CHP’nin yanına muhalif olarak Demokrat Partiyle, halkı kutuplara ayırma imkânı buldular. Dini elbise giydirilen Demokrat Parti öne çıkarıldığı halde, sayıları azımsanmayacak ölçüdeki İslami bir kitle, rejimin korkulu rüyası olmaya devam etti.

DP ve takipçisi AP’nin dindar gibi görünen aldatıcı çehresine rağmen Müslüman halktan önemli bir kesim rejimin partilerini desteklemedi. Erbakan Hoca’nın çıkışına halkın teveccühü bütün dayatmalara ve baskılara rağmen İslami bir damarın varlığını sürdürdüğü gerçeğini gözler önüne seriyordu.

90 yıldır iktidarda bulunan Kemalist rejimin hiçbir çabası İslami damarı kurutmaya güç yetiremedi. Bütün baskı ve dayatmalara rağmen her zaman varlığını sürdürmeyi başardı. Ne askeri darbeler, ne 28 Şubat post modern darbeleri ne de 17 Ocağın ölümcül darbeleri, bu İslami damarı yok etmeyi başaramadı.

Ak Parti’nin iktidarı, Kemalist rejime rağmen varlığını sürdüren İslami damarın kendinden görünen insanları desteklemesinin neticesiydi. İktidara gelen Ak Parti, halkın bazı sıkıntılarını giderici adımlar attı. Halkın hayatını zehir eden bazı uygulamalara son verildi. Ancak, zamanla iktidar kibrinin Ak Partiyi sardığı, şekillendirmesi için çalıştığı rejimle daha fazla içli dışlı olduğu, hatta Kemalist rejimi yaşatmak için yoğun çaba içinde olduğu görüldü.

Halkın içinden gelen insanlar iktidar kibriyle hareket etmeye başladılar. Kemalist rejimin yalan ve iftiralarla Müslüman kitlelerin başına getirdikleri belaların benzerlerini, yine yalan ve iftiralarla Müslümanların başına getirmeye başladılar. Kendilerinden görmedikleri Müslümanları, evet Müslümanları zulüm ve haksızlıklarla ezmeye kalkıştılar. İnsani ve İslami olmayan rejimlerin yaptıkları gibi, hukuki kılıflar uydurarak, adalet üretmesi gereken kurumları zulüm üreten kurumlara dönüştürüp, yapmadıkları şeylerle kimi Müslümanları suçlayıp mahkum ederek, hak etmedikleri şekilde zindanlarla cezalandırdılar. On bir yıl zindanda tutulan babasının tahliyesi üzerine zindan kapısında babasını karşılamaya giden Seyfülislam İnan, altı yıl dört ay hapisle cezalandırıldı. Üstelik iddianamede utanmadan ve yüzleri kızarmadan Seyfülislam İnan’ın suçunu “Zindandan tahliye edilen babasını karşılama” şeklinde kayda geçtiler.

Müslüman bir kitle hakkında son günlerde iktidara yakın kimi basın organlarında çıkan yalan ve iftira kaynaklı haberler, iktidarın Müslümanlara karşı yeni oyunlar peşinde olabileceğinin işaretlerini vermektedir. İnşallah benimki bir yanılgıdan ibarettir. Aksi söz konusu olursa, iktidarın sahiplerinin tamamıyla kendilerini inkar ettikleri, halka yıllarca zulmeden Kemalist rejimin ruhunun temsilciliğine soyunduklarını hep beraber göreceğiz.

Sırf halka hizmet ettikleri için ve her platformda hakkı savundukları için İslami sivil toplum kuruluşlarının cezalandırılması, İslami bir kitleyi temsilen henüz siyasi hayata yeni atılan Hür Dava Partisinin genel başkan yardımcılarından her birinin 12.5 yıl hapisle cezalandırılması, Kemalist rejimin öteden beri İslam ve Müslümanları cezalandırma projesinin devam ettiğini göstermektedir. On bir yıldan fazladır iktidarı ellerinde bulunduran ve devlete büyük ölçüde hakim olan Ak Parti’nin bu haksızlıklara karşı bir tavır almaması, bütün bunları onayladığını ortaya koymaktadır. Ortaya çıkan bu tablo, iktidar hırsının Ak Partiyi kuşattığını, hak ve hukuk gibi bir dertlerinin kalmadığını göstermektedir.

Bana düşen bir Müslüman olarak uyarmaktır. Herkes bilmeli ki dünya hayatı geçici olduğu gibi iktidar da geçicidir. İktidar hakka dayanmıyorsa, mazlumun yanında zalimin karşısında durmuyorsa, böylesi bir tutum, iktidar koltuğunda oturanların hesabını daha fazla ağırlaştıracaktır. Bununla birlikte iktidar sahiplerinin iktidarlarını daha fazla sürdürmek için yalan, iftira ve keyfi uygulamalarla İslami kitleleri ezmeleri, zor ve dayatmalarda bulunmaları ve suçsuz oldukları halde bazı Müslümanları uzun yıllara varan zindanla mahkum etmelerinin hesabını en iyi şekilde Allah Teala soracaktır. Ve iktidar Firavunlara, Nemrutlara, Atatürklere, Hitlere ve nicelerine kalmadığı gibi hiç kimseye kalmayacak. Herkes yaptığı iyiliklerin ve kötülüklerin hesabını vermek için hesap gününde toplanacak. Benden uyarması...

Nevvab Yıldız / Hürseda Haber