Okullarda her yaş ve sınıfta olan kişiler arasında yaşanabilen "akran zorbalığı" zorbalığa uğrayan kişinin psikolojik sorunlar yaşamasına sebep olabiliyor.
Akran zorbalığının nedenleri ve çözüm önerileri hakkında İLKHA muhabirine konuşan Psikolog Kerem Gümüş, zorbalığa uğrayan kişilerin genellikle yaşadığı sorunu ailesiyle paylaşmadığını, bunu davranışlarıyla verdiği mesajlar aracılığıyla yansıttığını belirtti.
Zorbalık yapanın da zorbalığa uğrayanın da özgüven sorunu yaşadığını vurgulayan Gümüş, çocuğun aile içerisinde kendisini rahatlıkla ifade etmesine olanak sağlanmasının özgüven sorununu çözeceğini, zorbalığa uğrayan çocuğun ailesi tarafından suçlayıcı bir tavırla karşılanmasının doğru olmadığını, sorunun okul ile birlikte çözüme kavuşturulması gerektiğini söyledi.
"Akran zorbalığı, fiziksel, sözel, sosyal ve siber zorbalık olarak karşımıza çıkıyor"
Gümüş, "Okullarda en yaygın görülen şey akran zorbalığıdır. Maalesef bunun belli bir yaşı, belli bir seviyesi yok. Her yaştan ve her durumda gözlemlenebilir. Akran zorbalığı, bir öğrencinin başka bir öğrenciyi sürekli olarak olumsuz etkilere maruz bırakmasıdır. Sık sık karşılaştığımız ve çok yaygın tanımlananı fiziksel zorbalıktır. Ölçülmesi en çok kolay olan zorbalık türü de fiziksel zorbalıktır. Arkadaşlarına sözel anlamda zorbalık yapılan, fiziksel özellikleriyle alakalı, ırkı, dini veya buna benzer değerleriyle alakalı kötü söylemlerde bulunulan zorbalık türü de sözel zorbalıktır. Bir de sosyal zorbalık türü var. Çocuklar oyun oynarken bir çocuğu oyuna dâhil etmemesi, sürekli dışlanması veya bazen yapılan buluşma ve eğlencelerde ona haber verilmemesidir. Bununla birlikte yine pandemi sürecinde daha yaygınlaşan bir zorbalık türü var. O da siber zorbalıktır. Yani internet ortamında sosyal medya hesapları, gerekse de online oyunlar üzerinden birbirlerine söylenen söylemler, oyundan atmalar gibi durumlar. Yani sözel ve fiziksel zorbalığın internette gözlemlemiş oluyoruz." dedi.
"Her şey yolunda giderken çocuk öfkeleniyorsa, ağlama krizlerine giriyorsa zorbalığa uğramış olabilir"
Fiziksel zorbalık haricinde yaşanabilecek herhangi bir akran zorbalığını gözlemlemek veya analiz etmenin çok zor olduğunu aktaran Gümüş, "Akran zorbalığı fizikselse kolunda veya başka bir yerinde morluk görür, çocuğun zorbalığa uğradığını anlayabiliriz. Ancak sözel, sosyal, siber zorbalık noktasında çocuklar maalesef içlerinde tutuyorlar. Bu söyleseler sanki ispiyoncuymuş gibi lanse edileceklerini zannediyorlar. Bu da onların daha çok içine kapanık hale getirebiliyor. Bir çocuk eğer her şey yolunda giderken öfkeleniyorsa, ağlama krizleri yaşıyorsa, çeşitli bahanelerle hastalıklar gündeme getiriyorsa, mesela; karnım çok ağrıyor, başım ağrıyor, gitmek istemiyorum! Gibi kelimeler kullanıyorsa, iştahsızlık veya uyku düzeninde bir bozulma varsa bunun sebeplerinden birisi de akran zorbalığı olabilir. Çocuklar bu tarz durumlarda çoğu zaman sıkıntısını söylemekte, destek istemekte zorlanırlar. Bedensel ve bu tarz psikolojik tutumlarla aslında aileye mesaj verirler. Durup dururken oyuncaklarını kırmaya başlar. Ailede de 'ne oldu da birden hırçınlaştı? Neden anne babasının arkasına saklanma ihtiyacı hisseder? Gibi endişeler doğar. Bunun sebeplerinden biri bu tarz bir zorbalık olabilir." diye konuştu.
"Akran zorbalığı çocukta kalıcı hasar bırakabilir"
Yaşanabilecek olumsuz bir durumda ailenin tek başına sorunu çözmek zorunda olmadığını, okuldan da destek alması gerektiğini hatırlatan Gümüş, "Öğretmenlerinden, psikolojik danışmanlarından ve zorbalığın durumuna göre muhakkak bir uzman desteği de gerekiyor. Çünkü bu durum çocukta kalıcı bir hasar bırakabilir, tüm eğitim öğretim hayatını etkileyebilir. Sosyal fobiler ortaya çıkarabilir. Çocuk insan içine çıkmak istemeyebilir. Tekrar benzer şeyler yaşama endişesiyle hayatını geçirmek zorunda kalabilir. Yıllardır üzerinde çalışılan bir konu. Öncelikle zorbalık yapılmasının altındaki temel etkenleri iyi derecede ortaya çıkarmak lazım. Bu çocuk neden zorbalık yapıyor veya neden zorbalığa uğruyor? Diye bakmak gerekir. Bu işi dengede götürmek lazım. Zorbalık yapan büyük ihtimalle ya şiddete maruz kalıyor ya da şiddete tanık oluyordur. O yüzden çocuklar ekranlar ekranlara dikkat etsin, oyunlara dikkat etsin, ya da sosyal medyaya muhakkak ailenin kontrolünde girmeli diyoruz. Çünkü tanık ola ola kendisi de bir stres ile karşı kaşıya kalıyor. Çözüm yoluna şiddet üzerinden gideceği algısı zihnine oturur. Bu da çocuğu zorbalığa sürükler." şeklinde konuştu"
Zorbalığa uğrayan çocuğa nasıl yaklaşılmalı, sorunun çözümü için aile içerisinde nelere dikkat edilmeli?
Zorbalığa uğrayan kişilerin yaşadığı sorunun üstesinden gelmek için aileye düşen görevleri de hatırlatan Gümüş, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
"Bununla baş etmek için kibar davranmak, bulunduğu ortamda herhangi bir tartışma olmamasına dikkat etmek önemli ama burada ince bir çizgi var. Eğer çocuk zorbalığa maruz kalmışsa elbette ki sevgi ve saygı göstermek lazım ama çok fazla abartılı bir şekilde gösterilirse bu kez çocukta bu kez mağduriyet kimliği oluşur. Mağdur olunca seviliyorum, talep ediliyorum! Gibi bir kurban rolü oturdu mu o da çocukları sonraki hayatlarında zorlanmalarına sebep olabilir. Bu sefer mağdur rolünde dolaşmaya başlar. O yüzden bu işi dengede götürmek çok önemli. Zorbalık yapanın da zorbalığa uğrayanın da bir özgüven problemi vardır. Bu özgüven üzerinden çatışma yaşarlar. Zorbalık yapan çocuğun özgüveni tavan haldeyken diğer çocuğun özgüveni yerlerde olması problemdir. Çünkü bizim için bir şeyde psikolojik problem olmaması için her zaman dengede gidiyor olması lazım. Aileler şunu bilsin ki, bir çocuk kendisini evde ne kadar ifade edebiliyorsa, varlığını evde ne kadar ortaya koyabiliyorsa sosyal ortamlarda da varlığını o kadar ortaya koyabilir. O yüzden işin ilk kuralı evde dinleniyor, değer görüyor olmaktır. Eğer özellikle bir çocuk zorbalığa uğradığını söylüyorsa şunu asla yapmamak lazım! Sen mi bir şey yaptın? Neden böyle bir şeye izin veriyorsun? Demek Bu suçlayıcı bir yaklaşımdır. Ya da ben onun annesini, babasını arayıp konuşacağım diyerek olayı çözmeye çalışması yanlıştır. O yüzden okuldan destek alınmalı. Bu noktada çocuk ispiyoncuymuş gibi kendisini hissetmesi veya eğer söylersem daha çok üzerime gelirler diye düşünebilirler. Onun için okullarda verilen akran zorbalığı eğitimlerinde bu işin ispiyonculuk olmadığını, kendilerini korumak, kendilerine şefkatli davranmak gerektiği için böyle bir destek alınması gerektiği vurgulanmalı ki yaşadıklarını öğretmenlerine, ailelerine söyleyebilsinler." (İLKHA)