Son dönemde Çin hükümetinin Doğu Türkistan'da "Sıfır Covid" bahanesiyle uyguladığı sert karantina politikaları ve söz konusu uygulamanın sebebiyet verdiği mağduriyetler hakkında İLKHA muhabirine konuşan Doğu Türkistan Yeni Nesil Hareketi Başkanı Abdüsselam Teklimakan, uygulamanın ölüm vakalarına kadar ulaştığını belirterek meselenin çözümü için uluslararası kuruluşlara harekete geçmeleri çağrısında bulundu.

 

"Karantina bahanesiyle temel ihtiyaçlarının alınmasına izin verilmiyor"

Doğu Türkistan'da yaşanan soykırımın 70 yılı aşkın süredir devam ettiğini, 2016'dan bu yana ise farklı bahaneler ve farklı yöntemlerle uluslararası kamuoyunun da kabul ettiği soykırım suçunun işlendiğini belirten Teklimakan, "Birleşmiş Milletlerin son raporunda, Doğu Türkistan'da yaşananların insanlığa karşı yapılan bir suç olma yönünde ilerlediğini belirtmiştir. Bunların yanı sıra bugün neler oluyor? Diye baktığımız zaman, dünyayı etkisi altına alan Çin menşeli bir virüsün olduğunu görüyoruz. Covid-19 adındaki bu virüs dünyanın her yerinde yaşandı. Şu günlerde dünya yavaş yavaş virüsün etkilerinden arınırken ne hikmetse Doğu Türkistan'da yeni yeni kapatmalar tekrardan başladı. Bu kapatmalarda çok sıkı bir yöntem izleniyor. Türkiye'de karantina günlerini yaşadık fakat bu süreçte de marketlere gitmek, belirli zamanlarda dışarı çıkmakta sıkıntı yoktu. Sokağa çıkma yasağının olduğu zamanlarında dâhi belirli temel ihtiyaçların alınması için dışarı çıkabiliyorduk. Ancak Doğu Türkistan'da şu sıralarda dışarı çıkıp temel ihtiyaçlarını alamadıkları için açlıkla karşı karşıya kalan, ölen insanlar var." dedi.

Amaç Covid-19'u engellemek değil tahakküm altına almaktır

Sosyal medyaya ve bazı basın kuruluşlarında yer alan videolardaki bazı görüntülerin insanların tahammül sınırlarını aştığını söyleyen Teklimakan, "Küçücük çocukların, yaşlı teyzelerin açlıktan ve gıda yetmezliğinden dolayı çeşitli hastalıklara maruz kalıyor. Hatta bazı insanların açlığa dayanamayarak kendilerini pencereden attığına dair maalesef ki görüntüler var. Hiç kuşkusuz ki Çin, Doğu Türkistan'da Covid etkisini engellemek istemiyor. Bu gerçek kabul edilmelidir. Doğu Türkistan'da halkımızın covid-19'dan veya başka bir nedenden dolayı hastalanarak vefat etmeleri Çin'in umurunda değil. Hatta bu durum Çin'in istediği bir şey. Şu anda yapılan şey, Covid-19 'u bahane ederek insanları açlıkla imtihan etmek, böylece açlıkla soykırıma, katliama tâbi tutmaktır. Polis ve asker eliyle değil açlık yoluyla insanımızın sayısını azaltmanın peşindeler. Bunu yapmasındaki amaç, Doğu Türkistan'ın tamamının Çin'in elinde kalması ve Çin'in diğer bölgeleri gibi bir bölgeye dönüşmesidir." diye konuştu.

"Uluslararası kuruluşlar sorunun çözümü için harekete geçmeli, Çin'e yaptırım uygulamalı"

70 yıldır Doğu Türkistan'da asimilasyon denemeleri yaptığını ancak halkı İslami kimliğinden koparamadığını hatırlatan Teklimakan, "Çin devleti asimilasyon konusunda ileride bir millettir. Tarihte birçok milleti asimilasyon etmiş bir devlettir. Ancak Doğu Türkistanlılara asimilasyon politikaları etki etmediğinden dolayı şu anda şiddetle, kamplarla, kamplardaki çeşitli uygulamalarla ve özellikle son dönemlerde açlık soykırımı ile soykırım yapmaya, nüfusu azaltmaya çalışıyor. Bu yüzden yardım kuruluşlarının meselenin takipçisi olduklarını ilan etmeleri, soykırımı takip ettiklerini söylemelerini istiyoruz. Bununla birlikte Doğu Türkistan'ın yaşadığı açlık sıkıntısına karşı gıda yardımı yapma talebinde bulunmalarını, bu şekilde mazlum halkın sahipsiz olmadığını göstermelerini istiyoruz. Aynı şekilde Türkiye Cumhuriyeti devletinden de Doğu Türkistan'da yaşanan hadiselerin takipçisi olması ve uluslararası kamuoyuna duyurmakla birlikte artık Çin'e karşı bir yaptırım içine girmelerini istiyoruz. Çünkü Doğu Türkistan'daki hadiseler, sadece basın açıklamaları yapmakla sonuca ulaşmaz. Bu yüzden şuan kamuoyunda Doğu Türkistan meselesi böylesine sıcakken ve batılı ülkeler, Birleşmiş Milletler de işe yeşil ışık yakmışken Doğu Türkistan meselesinin daha fazla gündemde tutmak gerekir. Türkiye devletinin uluslararası ilişkilerinde Doğu Türkistan'daki faciayı muhakkak dillendirmesi gerekiyor. Birleşmiş Milletler, İslam İşbirliği Teşkilatı gibi kurumları harekete geçirerek meselenin acil olarak çözüme kavuşturulması noktasında gerekli adımların atılmasını temenni ediyoruz." şeklinde konuştu. (İLKHA)