HÜDA PAR Sözcüsü Serkan Ramanlı, partisinin iç ve dış gündemine ilişkin değerlendirmelerini paylaştı.

2022-2023 Eğitim-Öğretim yılının ilk haftasının geride kaldığını belirten Ramanlı, Millî Eğitim Bakanlığının ilk defa bu yıl, ders kitapları ile birlikte yardımcı kaynakları da ücretsiz olarak dağıttığını hatırlattı.

Ancak okullarda yardımcı kaynak sorununun devam ettiğini belirten Ramanlı, "Bakanlığın dağıttığı yardımcı kaynakları yetersiz bulan öğretmenler, velilere kaynak kitap listeleri göndermeye devam etmektedir. Özel sektör tarafından hazırlanan kaynak kitaplar fahiş fiyatlarıyla cep yakmakta, bu durum hayat pahalılığı ile mücadele eden velileri daha fazla zora sokarak mağdur etmektedir." dedi.

Ramanlı, "Millî Eğitim Bakanlığı tarafından dağıtılan kaynak kitaplardaki konu içeriği, soru örnekleri ve etkinliklerde önemli eksikler söz konusudur. Devletin imkânları kullanılarak hazırlanan kaynak kitaplar, özel sektörün çok gerisinde kalmıştır. Ayrıca ücretsiz dağıtılan ek kaynaklar birçok okula zamanında ulaşmamıştır." ifadelerine yer verdi.

14 Ekim 2021 tarihinde yürürlüğe giren Millî Eğitim Bakanlığı Ders Kitapları ve Eğitim Araçları Yönetmeliği ile yasaklanmasına rağmen öğretmenlerin ek kaynak istediğini belirten Ramanlı, bu durumun denetimin olmadığı anlamına geldiğine işaret edildi.

Ramanlı, "Millî Eğitim Bakanlığı, sorunun çözümü için kitap ihalesi verdiği yayınevlerini sıkı bir şekilde denetlemeli ve öğrencilere kaliteli kitaplar vermelidir. Kitapların basılmasındaki rantı engellemeli, devletin kaynakları birkaç kişiye peşkeş çekilmemelidir. Öğretmenler de bu ekonomik darboğazda velilere gereksiz yeni yükler yüklememelidir." dedi.

Belediyelerin konserleri

Tüm dünyada farklı ölçülerde de olsa zorlu ekonomik şartlar etkisini sürdürürken şu sıralar doğal gaz ve akaryakıt başta olmak üzere enerji konusu gündeme oturmuş durumda olduğunu söyleyen Ramanlı, Avrupa ülkeleri tedarik sorunuyla boğuşurken Türkiye’de ise halkın yüksek fiyatlar nedeniyle zorlu bir kış mevsimi geçireceğini belirtti.

Ramanlı, son süreçte adeta tasarruf uzmanı haline gelen halkın, mecburen doğal gaz, elektrik ve akaryakıtta daha fazla tasarrufa odaklanmak mecburiyetinde kalacağını kaydetti.

Ramanlı, şunları söyledi:

Hem iktidara hem muhalefete ait birçok belediye, sorumluluk alanlarında yoksulluğun ve hatta açlığın pençesinde kıvranan binlerce insana rağmen sosyal sorumluluklarını sembolik araçlarla ve minimum harcamalarla geçiştirmektedir. Aynı belediyeler gereksiz ihaleler, yolsuzluklar, yaz konserleri, ve gençlik festivalleri gibi isimler altında milyonlarca lirayı heba etmekten çekinmemektedirler. Kendi bünyelerinde duyurdukları üç beş kişilik işçi alımı uğruna on binlerce kişinin kapılarında kuyruğa girmesiyle bizzat şahit oldukları çaresizlikler devasa boyutlara varmışken başta konserler ve ölü ya da şaibeli ihaleler için harcadıkları milyonlar vicdanları yaralamaktadır. Kaldı ki gereksiz işlerde bonkör davranan belediyelerin çoğu büyük bir borç batağında yüzmektedir.

Halkın, hayat pahalılığının ağır yükü altında ezildiği bu dönemde merkezi ve yerel yönetimler her türlü israftan kaçınarak tasarruf tedbirlerine riayette örnek ve öncü olmalıdırlar. Bilhassa belediyeler eliyle birer işret ve sefahate dönüşen israf organizasyonlarına son verilmeli, bu organizasyonlara sarf edilen paralar, faturalarını ödemekte zorlanan vatandaşlara destek için harcanmalıdır.

"Toplumu ifsat eden gündüz kuşağı programlarına ciddi yaptırımlar uygulanmalı"

Televizyonların gündüz kuşağı programlarının, topluma ve aile kurumuna kastetmeye devam ettiğine dikkat çeken HÜDA PAR Sözcüsü Ramanlı, gündüz kuşağı programları ile mahremiyetler ortaya saçılırken çarpık ilişkiler sıradanlaştırılmakta ve yaygınlaştırılmakta olduğunu kaydetti.

Toplumsal ahlakı ve değerlerimizi hiçe sayarak aile değerlerini bitiren bu programların ne yazık ki fütursuzca devam ettiğini söyleyen Ramanlı, "Kitle iletişim araçları toplumları yönlendirme ve algı oluşturma konusunda bir ifsat aracı olarak kullanılmaktadır. Bunun neticesinde aileler parçalanırken gençler gayrimeşru yollara sapmaktadır. Manevi boşluğa itilen gençler buhran geçirerek uyuşturucuya müptela olmakta, böylece geleceğimiz olan gençler karanlık bir çıkmaza sürüklenmektedir. Madde bağımlılığının ilkokul yaşındaki çocuklara kadar inmesi ve kullanım oranlarının her geçen gün artması da bu durumun somut bir yansımasıdır." diye konuştu.

Ramanlı, "Bu programlara verilen göstermelik cezalar caydırıcı olmaktan uzaktır. Yetkililerce durumun vahameti kavranmalı ve acil tedbirler alınmalıdır. Toplumu ifsat eden gündüz kuşağı programlarına ve bu minvaldeki dizilere ciddi yaptırımlar uygulanmalıdır." çağrısında bulundu.

Operasyonel sokak röportajları

Basın yayın organlarının toplumu bilinçlendirme, bilgilendirme ve aydınlatma gibi önemli görevlerinin olduğunu vurgulayan Ramanlı, ortaya çıkan olayları haberleştirmekle birlikte bir veya birkaç konuda halkın nabzını yoklama adına basın mensuplarının yaptıkları sokak röportajlarının da dijital medyanın öne çıkmasıyla birlikte artık yaygınlık kazandığının ifade etti.

Ancak sırf gerginlik çıkarmak için sokakta mikrofon tutan sözde basın mensuplarının sayılarının da maalesef her geçen gün arttığına işaret eden Ramanlı, "Bunu yapanların kamuoyunu bilgilendirmek veya herhangi bir konuda halkın görüşüne tercüman olmaktan çok, görüşlerine başvurduğu onlarca insandan kendi anlayışına hizmet edecek birkaç görüşü ekranlara yansıtarak sinsi emellerine ulaşmaya çalıştıkları dikkatlerden kaçmamaktadır. Genel itibariyle operasyonel sokak röportajları yapanların, toplumun farklı kesimlerini birbirlerine karşı kışkırtarak kamplaştırmanın ve kutuplaştırmanın zeminini hazırladıkları görülmektedir." şeklinde konuştu.

Ramanlı, "Basit bir trafik kazasını bile haberleştirecek kişilerin bir ehliyetinin olması gerektiği yerde, halkı meşgul eden ciddi konularla ilgili mikrofonu her eline alanın sokak ve caddelerde kışkırtıcı yöntemlerle vatandaşın sözde nabzını tutmaya çalışması, ilkeli, dürüst ve temiz olması gereken basının nelere alet edilmeye çalışıldığını ortaya koyması açısından da önemlidir. Sokak röportajları konusunda dijital önlemler ve tedbirler almanın yanında ayrıca konu ile ilgili herkesin duyarlı olması ve kışkırtıcı yayınlara itibar etmemesi gerektiğini ifade etmek istiyoruz." dedi.

"Türkiye iki çatışmacı kutup arasında dengeli bir politika yürütmeye devam etmeli"

Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Devlet Başkanları 22. Toplantısı'nın, Özbekistan'ın Semerkant kentinde Türkiye’nin de katılımıyla gerçekleştirildiğine değinen Ramanlı, "Rusya ve Çin olmak üzere iki ana jeopolitik ekseni bulunan Şanghay İşbirliği Örgütü, NATO üyesi olan ve AB üyeliği için yıllardır müzakere yürüten Türkiye için alternatif olarak sunulmaktadır. Emperyalist ABD ve Avrupa’nın Suriye, Libya ve Doğu Akdeniz başta olmak üzere birçok meselede Türkiye karşıtı tutumu ortadadır. Ancak Türkiye için alternatif Rusya ve Çin cephesi olmamalıdır." dedi.

Ramanlı, "Türkiye, Rusya-Ukrayna Savaşı’nda denge stratejisinin başarısını tüm dünyaya kanıtlamıştır. Askeri, ticari, siyasi ilişkiler teslimiyete sebep olmamalı, Türkiye iki çatışmacı kutup arasında dengeli bir politika yürütmeye devam etmelidir. Türkiye, dünyayı kutuplaştırmaya çalışan emperyalist güçlere karşı İslam ülkeleri arasında kapsamlı bir iş birliğine liderlik etmelidir." diye belirtti.

Çin'in Doğu Türkistan zulmü devam ediyor

Çin’in adeta soykırım gerçekleştirdiği Doğu Türkistan’da durumun her geçen gün kötüleştiğine dikkat çeken HÜDA PAR Sözcüsü Serkan Ramanlı, "Son olarak Çin yönetiminin Doğu Türkistan’da karantinayı bahane ederek Müslüman Uygurlara 'Açlık Soykırımı' uyguladığına dair görüntüler ortaya çıkmıştı. Çin’in kültürel, dinî ve etnik asimilasyon politikalarına yönelik sessizlik, bölgede zulmün daha da artmasına sebebiyet vermektedir." ifadelerini kullandı.

Ramanlı, "İslam ülkelerinin Çin’in ekonomik hegemonyası nedeniyle bölgedeki zulmü kınamaya dahi çekinmesi utanç vericidir.  Son olarak Türkiye’de, Çin’in zulmünü kınamak isteyen Doğu Türkistanlılara kolluk kuvvetlerince müdahale edilmiştir.  Çin’in zulmüne karşı hükümet tarafından herhangi bir açıklama dahi yapılmazken halkın protesto hakkının engellenmesi kabul edilemez. Türkiye, halkı ve yönetimiyle Çin zulmünün karşısında durmalıdır." değerlendirmesinde bulundu.

Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki çatışmalar

Azerbaycan ile Ermenistan arasında iki yıl önce yaşanan savaşın, 30 yıldır Dağlık Karabağ topraklarını işgal eden Ermenistan’ın buradan çekilmesiyle sonuçlandığını kaydeden Ramanlı, "Savaşta yenilen Ermenistan’ın şartları kabul etmesiyle ateşkes ve anlaşma sağlanmıştı. Ermenistan, geçen süre zarfında anlaşmanın maddelerine bağlı kalmış, Azerbaycan’ı askeri ve siyasi alanda destekleyen Türkiye ile dahi ilişkileri tekrar başlatma girişimlerde bulunmuştu. Ancak 12 Eylül gecesi Ermenistan askerlerinin saldırısıyla her iki ülkenin silahlı güçleri arasında çatışmalar tekrar başlamış ve her iki tarafın da ağır kayıpları olmuştur." dedi.

Ramanlı, "Çatışmaların tekrar başlamasının her iki ülkenin ve coğrafyamızın yararına olmadığı bilinmelidir. Bu durum var olan sorunların çözümüne de katkı sunmayacaktır. Ermenistan’ın yakın tarihi Batı’nın boş vaat ve kışkırtmalarına kanarak hareket etmesinden dolayı yaşadığı büyük acılarla doludur. Ermenistan yakın tarihinden ders almalıdır. Her iki ülkenin, aralarındaki sorunları adalet ve iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde çözüme kavuşturması çağrısında bulunuyoruz." diye konuştu.

(İLKHA)