Öncelikle yeniden hürriyetine kavuşan, zulmün ve ötekileştirmenin yaşayan şehidi Fikret Bayram Ağabeyime hoş geldin ve geçmiş olsun diyorum. Zindanı, ancak yaşayanlar bilir. Elbette okuyucularımızdan çoğunun da bunu iyi bildiğini bilmekteyim. Bir de zindan içinde zindanı yaşamak vardır. İşte Fikret Bayram`da dünya zindanı içerisinde ikinci bir zindanı yaşama imtihanıyla sınanan ve bu sınamadan Allah`ın izniyle alnının akıyla çıkanlardan biridir

Fikret Bayram kardeşimiz, camiamızın uğradığı zulümlerin bir fihristi, bir aynası hükmündedir. Bir dönemin değil her dönemin tanığı olarak zulme maruz kalmıştır.

Birileri vurup felç etmek suretiyle zulmederken bir başkaları ise yıllarca; haksızca ve ayrımcılığa maruz bırakarak zindanlara mahkûm ettiler. Eminim ki; başından geçenleri, yaşadıklarını, onun ve içinde bulunduğu topluluğun çektiklerini anlatacağı bir ortam olursa, Fikret her döneme şahitlik yapacak bir mazlumiyet arşivine sahiptir.

Önceki yazılarımdan birinde de bahsetmiştim. Onunla tanışma şerefine 1994`ün başlarında nail olmuştum. Şehid Selahaddin Abimizden yadigâr meşhur 39. Koğuşta ana giriş kapısının sol karşı kısmındaydı ranzası. Aslında orası genel amaçlı kullanılan, derslerin sohbetlerin yapıldığı büyük salondu. Sürekli ranzasında olması hesabıyla da her giren çıkan onunla göz göze gelirdi adeta.

Yürüyen, koşan, her ihtiyacını kendisi giderebilen, havalandırmaya çıkıp top oynayan bizler ve zindan hayatını ranzasında geçiren Fikret Bayram. Kimin imtihanı daha şedit ve kimin sabrı daha yüceydi acaba. İşte Fikret Bayram bu yüzden bizler için çok muhterem ve kıymetlidir. O hepimiz için sabır kaynağı olarak bizlere umut aşılmaktaydı.

Yıllarca Zindanların simgesi olan Fikret Kardeşimiz bu aşamadan sonra da özgürlüğün ve mücadelenin simgesi olacaktır. Yazdığı sabır destanı, genç, yaşlı hepimize örnek olmalı davaya sarılma, İslam`ı tavizsiz yaşama konusunda hepimizi bilinçlendirmelidir.

Hemşerisi olan bir doktor arkadaştan dinlemiştim. Bana Fikret`in lakabının Halıd Bin Velid olduğunu söylemişti. Bu unvanın kendisine Halıd gibi kahraman, hareketli ve İslam hadimi olması dolayısıyla verildiğini belirtmişti. Ardından da eklemişti, Allah Teala onu en temel özellikleriyle imtihan etti. O önceleri hiç oturmazken şimdi hep oturmak zorunda. Ama bak hiç şikâyet etmiyor…

El Hakk, doğruydu. Hiç kimse onun başına gelenlerden şekva ettiğine şahitlik etmemiştir.

Bunları, Fikret Kardeşimizi övmek için, yazdım diye düşünmeyin. Onun bunlara ihtiyacı yoktur. Ben bunları Nefsime ve okuyucularıma örnek olsun, diye yazdım. Çünkü bazı şeyler insanlar için karşılaştırma da mevzun olabiliyorlar. Nefsimizi, dava şuurumuzu, Sabrımızı karşılaştıralım diye yazdım.

Zindan tecrübeleriyle, istifade edilecek bir kardeşimiz olan Fikret`in durumundan, yaşadıklarından dersler çıkarmak, gördüğü zulümleri, yaşananları öğrenip anlamak gerekir diye düşünmekteyim. İlmi ve edebi olarak da istifade edebileceğimiz Fikret Kardeşimizin kısa bir dinlenmeden sonra sahalara dönmesini bekleyenlerdenim.

Bir izleyicisi olarak Rehber TV`den bu konuda bir atılım beklemekteyim. Kısa zamanda Fikret Kardeşimizi ekranlarda görmek istediğimi belirteyim. Elbette konuk olarak katılabilir ama ben onu, ondan istifade etme adına bir programcı olarak görmeyi arzu ederim.

Dünyanın herhangi bir yerinde bu kadar zindanda kalan sağlam bir adam bile dışarıya çıksa olay olurken bu hasta haliyle 15 yıla yakın zindanlarda kalan Fikret`in tahliyesinin de bu kadar sessiz olmaması gerekirdi diye düşünmekteyim.

Buradan bir kez daha Fikret Ağabeyime geçmiş olsun derken çektiklerinin sadece kendisine değil hepimize kefaret olmasını dilerim.

Selam Ve Dua İle…

Zülküf Er / Hürseda