HABER MERKEZİ

HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, memleket gezileri kapsamında bir dizi temaslarda bulunmak üzere Konya'ya geldi.

Buradaki temasları kapsamında, Konya Muhtarlar Derneği Başkanı Hamdi Demir'in de hazır bulunduğu toplantıya katılan Yapıcıoğlu, muhtarların dilinden halkın sorun ve sıkıntılarını dinledi, sorularını da yanıtlarken önemli değerlendirmelerde bulundu.

Yapıcıoğlu, "Muhtarlar devletin temsilcileri oldukları gibi köyde veya mahallede ikamet ettiklerinden halkın sorunlarıyla iç içe olmakla beraber seçilmiş birer temsilcidir, ilettikleri sorunların çözülmesi gerektiği kanaatindeyiz" dedi.

Muhtarların işlerinin kolaylaştırılmasına yönelik önerilerini paylaşan Yapıcıoğlu, "Gönül ister ki muhtarın müstakil bir bürosu veya resmi bir kurumu olsun, masrafları karşılansın ve yazı işlerini yürüten biri olsun. Belki bugün için çok uzak ihtimal gibi görünebilir ama inşallah ileride olabileceğine ve olması gerektiğine inanıyorum. Bizim nazarımızda muhtar hem halkın hem de halkın içerisinde kalan devletin temsilcisidir." ifadelerini kullandı.

"HARİTANIN GÜNEY SINIRLARI CETVELLE ÇİZİLMİŞ"

Muhtarların, Suriyelilerin durumuna ilişkin HÜDA PAR'ın bakış açısı sorması üzerine Yapıcıoğlu,

"Suriyeli kardeşlerimiz bundan 100 sene önce aynı idare altında bulunan kişilerdir. Onların 10 sene yani kendi topraklarında iç savaş başlamadan önce o topraklar, bu memleketi idare edenlerin dedeleri tarafından yönetiliyordu. Birinci Dünya Savaşı sonrası birileri gelip dört bir taraftan Osmanlıyı sardı ve savaşın içine soktular, parçaladılar. 1 Fransız ve 1 İngiliz oturup haritada sınırlar çizdiler, imparatorluk topraklarını parçalayıp böldüler. Haritayı açıp güney sınırlarından aşağıya doğru gittiğinizde Suriye-Irak, Suriye-Ürdün, Ürdün-Suudi Arabistan, Suudi Arabistan-Irak, Mısır-Libya veya Mısır-Sudan arasındaki sınırlara baktığınızda tamamının cetvelle çizildiğini göreceksiniz." ifadelerini kullandı.

Galipler sınırları çizdiler, anlaşmaları getirip dayadılar ve onları imzalamak durumunda kaldık diyen Yapıcıoğlu, “Kardeşlerimiz arasına sınırlar koyarak bizleri kopardılar. O sınırlar oluşmasın diye yüzbinlerce şehit verdik ve sonrasında kendimiz o sınırları kutsamaya başladık." şeklinde konuştu. 

Suriyelilerin durup dururken buraya gelmediğini ve kendi topraklarında iç savaşın olduğunu hatırlatan Yapıcıoğlu, "Allah mecbur bırakmasın ama insan mecbur kaldıysa bir ömür boyu savaşır, gerekmedikçe hiç kimse savaşmak istemez. Savaş iyi değil ama savaşların kötüsü iç savaştır. Onların topraklarında da iç savaş var ve mesulü kaçan insanlar değil. Nihayetinde orada Beşar Esad zalimi var, halkına zulmediyor. Kimisi ona karşı savaşmayı seçti kimisi de savaşmaya güç yetiremeyince kaçıp buralara geldi. Onlar oradan kaçmak zorunda kalan muhacir kardeşlerimizdir." dedi.

"ONLAR SURİYE'DEN KAÇMAK ZORUNDA KALAN MUHACİR KARDEŞLERİMİZDİR"

Yapıcıoğlu, Türkiye'de Suriyelilere yönelik oluşturulan algılara dikkat çekerek "Aralarında bozuk, ahlaksız olanı var mı? Var. Fakat şuna dikkat etmek gerekirse basın bir şeyi görmemeye çalışıyor. Suriye'den buraya gelen biri herhangi bir suç işlediğinde verilen kimlik değersizleştirilerek 'bir Suriyeli bir Türk'e sarkıntılık yaptı' veya 'bir Suriyeli bir gencimizi dövdü' denir. Nüfus oranına bakıldığında herhangi bir suçtan cezaevine giren Suriyeli sayısı bizden azdır. Onların içerisinden suç işleyenlerin üzerine mercek tutarak toplumun bir kesimini o tarafa doğru kanalize etmeye çalıştılar ve önemli oranda da başarı sağladılar" ifadelerini kullandı.

EKMEĞİMİZİ ONLARLA BÖLÜŞSEK BİLE ZALİME ASLA TESLİM ETMEMELİYİZ

Suriye yönetimini zalim olarak nitelendiren Yapıcıoğlu, Suriyelilerin geri gönderilmesi konusuna ilişkin şunları söyledi:

Bazıları 'biz onları geri göndereceğiz' diyor. Varsayalım Beşar Esad'le görüşüldü, af ilan ettiğine dair söz alındı. Peki Esad'ın sözüne güvenilir mi? O insanları bile bile ölüme gönderirsek Allah bunun hesabını sorar. Allah her canlının rızkını gönderir ve onlar geldi diye rızkımız küçülmez. Nihayetinde o insanlar kendi emeğiyle geçiniyor. Farklı kesimlerle yaptığımız görüşmelerde tarlada domates yetiştiren çiftçi, 'eğer Suriyeli veya Afganlılar olmasa şu domatesi toplayacak adam bulamıyorum' diyor. İnşaatçı, demir bağlayacak yerli usta bulamadığını, 2-3 kat fiyat çektiğini söylüyor. Biz ekmeğimizi onlarla bölüşsek bile zalime asla teslim etmemeliyiz. Duamız, bir an önce oradaki savaş ortamının bitmesi yönündedir.

"UYUŞTURUCU TİCARETİ YAPANLAR İÇİN İDAM CEZASI GETİRİLMELİ"

Uyuşturucu ile mücadele konusunda sorulan bir soruya yanıt veren Yapıcıoğlu, bu işin üretimini ve satışını yapanlara en ağır cezanın verilmesi gerektiğini söyledi.

Yapıcıoğlu, "Uyuşturucu ticareti yapanlar para için katliam yapanlardır. Benim nazarımda uyuşturucu ticareti yapanın idamdan başka bir cezası olmamalıdır. Bütün bir nesli helak ediyor, yavaşça ölüme götürüyorlar. Ölmezse de onun beynini, aklını, ruhunu öldürüyor; onu ailesine ve bütün topluma bela ediyor. Bence bu işin ticaretini yapanlar sallandırılmalı, müptela olanlar tedavi edilmeli. Şu anda hükümetin, emniyetin ya da bakanlığın uyuşturucuyla mücadelesi yeterli mi? Sonuca bakarım. Eğer uyuşturucu kullanımı artıyorsa ben 'bu mücadele yetersizdir' derim. Çünkü yeterli olsaydı azalma olurdu. Hep şunu diyoruz: Siz sokaktaki torbacıları toplayarak bu işi bitiremezsiniz. Bu işin üretimini yapan, dışarıdan ülkeye sokan, satıcılığını ve dağıtıcılığını yapan kişilerle ciddi mücadele etmelisiniz" dedi. (İLKHA)