Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan, partisinin Aylık Olağan İl Başkanları toplantısı önce düzenlenen basın toplantısında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Erbakan “CHP’nin genetik yapısı, ne kadar gizlenmeye çalışılırsa çalışılsın, ‘Helâlleşme’ söylemleriyle ne kadar örtülmeye çalışılırsa çalışılsın kendisini ortaya koyuyor. İşte CHP’li İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın 9 Eylül’ün yıldönümünde, işgalci, katliamcı, Yunanistan’ı değil de ecdadımızı hedef alması CHP gerçeğini bir kez daha gözler önüne seriyor.” diyerek tepki gösterdi.

“Tunç Soyer’e tepki: CHP’nin genetik yapısının tezahürleri”

Erbakan, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer'in İzmir'in Kurtuluş Günü Programı'nda Osmanlı Devleti ile ilgili olarak söylediği sözlere tepki göstererek, “İktidar böyle sıkışmışlık içinde de ya ‘masa muhalefeti’ ne durumda? ‘Altın günü’ buluşmaları devam ediyor ve biz masanın aylar önce ‘çatırdadığını’ söylediğimizde itiraz edenler bile artık, ‘Bu masadan bir şey çıkmaz’ diyor. Masanın en büyük partisi olarak bilinen CHP’nin durumunu görüyorsunuz. CHP’nin genetik yapısı, ne kadar gizlenmeye çalışılırsa çalışılsın, ‘Helâlleşme’ söylemleriyle ne kadar örtülmeye çalışılırsa çalışılsın kendisini ortaya koyuyor. İşte CHP’li İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın, 9 Eylül’ün yıldönümünde, işgalci, katliamcı, Yunanistan’ı değil de” ecdadımızı hedef alması CHP gerçeğini bir kez daha gözler önüne sermiş bulunmaktadır. 6 asır dünyaya adaleti götürmüş, bırakın insanları hayvan haklarının bile en güzel savunuculuğunu göstermiş. Yabancı tarihçilerin bile bu konuda Osmanlı’ya hakkını teslim ediyor.  Ama siz kalkıp da Osmanlı düşmanlığı ecdat düşmanlığı yapıyorsunuz. Burada CHP zihniyetinin tezahürlerini açık bir şekilde görüyoruz. Bir milletvekilinin kalkıp 6 yaşındaki çocuklara Kuran öğretimini ‘çağdışılık’ olarak nitelemesi, parti içinde LGBT Komisyonu kurulması, ‘Biz iktidara geldiğimizde LGBT’li olmak dezavantaj olmaktan çıkacak’ diyor, “İktidar olursam ilk haftasında İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden getireceğim” sözü verilmesi, lokomotifin ve en önemli unsurun CHP olduğu ve büyük ihtimalle Cumhurbaşkanı adayının CHP'den çıkacağı bir masadan ve CHP'de böyle bir genetik yapıya sahipken bir hayır gelebilir mi? Her ne kadar Kılıçdaroğlu helalleşmeden bahsetse de bu makyajlar sürekli olarak dökülüyor, CHP'nin gerçek yüzü ortaya çıkıyor. Osmanlı'yı hedef alan sözlerin sarf edilmesini bir akıl tutulması olarak görüyoruz, asla kabul etmiyoruz. Bir kez daha şanlı ecdadımıza dil uzatanların özür dilemelerini bekliyoruz.” şeklinde konuştu.

 

“Karadeniz’de doğalgaz bulundu dedikten sonra doğalgaza tam 18 kez zam yapmış”

Elektrik, doğalgaz ve akaryakıta zam yapmanın zincirleme olarak bütün ürünlerin ve hizmetlerinin fiyatlarının artmasına, dolayısıyla bunun da enflasyonu tetikleyeceğini kaydeden, Erbakan şöyle konuştu:

“Ek bütçe görüşmelerinde, ‘yeni zam ve vergi artışı yok’ sözü veren iktidar, 1 Eylül’deki elektrik ve doğalgaz zamlarıyla samimi olmadığını gösterdi. Vatandaş ‘doğalgaz bulundu, faturalar düşecek’ diye sevinirken, sadece bu yıl içinde ilk 8 ayda konutlarda kullanılan doğalgazın fiyatı yüzde 174, küçük ve orta boy işletmelerde kullanılan doğalgaz fiyatı yüzde 277 ve büyük ölçekli sanayide kullanılan doğalgaz fiyatı yüzde 379 artmış oldu. İktidar Karadeniz’de doğalgaz bulundu dedikten sonra doğalgaza tam 18 kez zam yapmış. Yapılan zamları kur krizinin başladığı 2018’e göre kıyasladığımızda, son 4 yılda konutta kullanılan doğalgaza yüzde 313, birinci kademe işyerinde kullanılan doğalgaza yüzde 620 buçuk, ikinci kademe işyerinde kullanılan doğalgaza ise yüzde 1071 buçuk zam gelmiş. Böyle bir ortamda sanayicinin üretim yapması, esnafın dükkanını açması, insanların ısınması mümkün olmaz. Bu nedenle enflasyon düşmez daha da artar diyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı sürekli olarak ‘sabredin ve şükredin’ diyor. Ancak hükümetin ortaya koyduğu orta vadeli program, sabretmekle önümüzdeki 3 senede hiçbir şeyin düzelmeyeceğini ortaya koyuyor. Nedeni, bütçe açığı. Bir yandan vergi geliri artıyor. Bu sene 2,3 trilyon olan vergi gelirleri 2023’te 3,2 trilyona çıkıyor. 1 senede vergi gelirleri 1 trilyon artacak. Bu paralar nereye gidiyor? İsrafa, imtiyazlı holdinglere, kur korumalı mevduata ve faize. Bu durum ‘biz bu borç-faiz ekonomisinden vazgeçmeyiz’ demek. Faiz lobilerini sevindirmeye devam edeceğiz. Borç-faiz, zam-vergi ekonomisine devam edeceğiz. Çünkü ‘başka bir yol bilmiyoruz’ demek bu.” diye konuştu.

“Yeni eğitim ve öğretim dönemi büyük sorunlarla başladı”

Yeni eğitim-öğretim döneminin ekonomik bunalımın gölgesinde başladığını söyleyen Erbakan açıklamalarına şöyle devam etti:  

“Ülkemizde neredeyse her türlü ihtiyaç malzemesinin 2021 yılına göre en az yüzde 200-300 oranında zamlandığı bir ekonomik ortamda yeni bir döneme başlıyoruz. Bugün burada, Milli Eğitimin ve Yükseköğretimin daha nasıl ileriye götürüleceğinin tartışılmasının gerektiği bir ortamda, ülkemiz için en stratejik konulardan olan eğitimin mali yüklerinden konuşmak durumunda kalıyoruz. Eğitimde neredeyse her ürünün fiyatının 2 katına 3 katına çıktığı bir ortamda, ne velilerimizin ve eğitimcilerimizin maaşlarında aynı oranda bir iyileştirme olmuş ne de okul bütçeleri gerçek enflasyon oranında artırılmıştır. Arada oluşan bu fark velilerimizin sırtına yüklenmiş durumdadır. Her ne kadar Millî Eğitim Bakanlığı, okullara bütçe verildiğini ve zorunlu bağış toplanmadığını ilan etmiş olsa da uygulamada durumun bu şekilde olmadığını kendileri de gayet iyi bilmektedir.  Bakanlık bu ifadeleri kullanmakla, adeta devekuşu gibi başını kuma gömerek velilerimizin yapmak zorunda kaldıkları bağışları görmezden gelmektedir. Bu hayat pahalılığında, “gönülleri büyük, cüzdanları küçük” kıymetli öğretmenlerimiz ise 1000 TL, 2000 TL maaş artışı elde edebilmek için bir sınav maratonu içerisinde var olma mücadelesi veriyorlar. Geçen hafta gerçekleştirilen atama ile çeşitli branşlarda 20 bin yeni öğretmenimizin ataması yapılmıştır.  Ancak bu rakam, kamudaki en az 150 bin öğretmen açığından oldukça uzak kalmış ve ataması yapılmayan öğretmenlerimiz açısından hayal kırıklığına sebep olmuştur. Kamunun ihtiyacı olan en az 150 bin öğretmenin atanması için ivedi bir plan ortaya konmalıdır.”

“Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Doğu Türkistan çağrısı”

Doğu Türkistan'da dünyanın gözü önünde soykırıma devam eden Çin’in, bu kez de Covid-19 bahanesi ile Uygur Türklerine 40 gün süreli zorunlu tecrit uyguladıklarını belirten Erbakan, “Sincan özerk bölgesinde sözde Kovid-19 salgını bahanesiyle uygulanan 40 gün süreli tecritten dolayı kardeşlerimizin açlık çektikleri, zorla karantinaya alındıkları, ilaç ve günlük ihtiyaçlarını temin etmede güçlükle karşılaştıkları haberleri birbiri ardına geliyor. Özellikle Kaşgar, Urumçi ve Gulca’da apartmanların kapılarını demirle kapatan Çin askerleri, kardeşlerimizin yiyecek almasına dahi izin vermiyor. Ata yurdumuzdan toplu ölüm haberleri, sosyal medyada çocuklarını doyuramayan annelerin yürek burkan videoları geliyor. Bu zulme bir an önce son verilmesi lazım. Bu vesileyle Şanghai Beşlisi toplantısı için Semerkant’ta bulunan Sayın Cumhurbaşkanı Çin yönetimine bu zulmü durdurması için gerekli uyarıları en net şekilde yapmaya davet ediyoruz ve yine bu vesileyle kendilerini çıkış yolunu Şangay Beşlisi’nde aramak yerine, Türkiye için asıl kurtuluş yolu olan D-8 Organizasyonu’nu kuruluş amaçlarına uygun şekilde çalıştırmaya davet ediyoruz.” ifadelerini kullandı. (İLKHA)