Akılcı İlaç Kullanımı, ilk defa 1985 yılında Nairobi’de Dünya Sağlık Örgütü tarafından kişilerin klinik bulgularına ve bireysel özelliklerine göre; uygun ilacı, uygun süre ve dozda, en düşük fiyata ve kolayca sağlayabilmeleri olarak tanımlandığına dikkat çeken Levent, “Akılcı ilaç kullanımı (AİK) ilaç kullanırken doğruları uygulamak ve bilinçli olmaktır.” dedi.

Başta antibiyotikler olmak üzere ilaçların doğru şekilde, doğru dozda ve zamanında kullanılmaması durumunda vücudun zarar görebileceğini, beklenmeyen hastalık ve yan etkiler ortaya çıkabileceğine dikkati çeken Levent, yaşanabilecek olumsuzlukları şöyle anlattı:

“İlaca ne zaman başlanacağına ve ilacın ne zaman bırakılacağına doktor karar vermelidir”

İlaca ne zaman başlanacağına ve ilacın ne zaman bırakılacağına doktorun karar vermesi gerektiğine dikkat çeken Levent, “Mesela bir zatürre hastalığında bir hastanın yaklaşık ilaç kullanımı 10 gündür ama hastalar genel de şöyle yapar: ‘Antibiyotiği kullanır 3’ncü günde iyileşmeye başlar, ateşi düşer, 4’üncü günde ilacı bırakım der.’ Bu kesinlikle yanlış bir yaklaşımdır. Doktor ilaç için hangi süreyi vermişse ilacı o güne kadar tamamlaması gerekir, hasta kedini iyi hissetse bile. Doktor reçeteyi yazarken ilacın nasıl kullanılacağını açıklar. Ama bazen bir ağrı kesici yazılabilir ve kutunun içindeki ilacın hepsi bitirilmesi gerekmez. Fakat antibiyotik, psikiyatrik veya şizofren tedavisinde kullanılan ilaçların kesin bir şekilde doktorun verdiği süre ve dozda kullanması gereklidir.”   

“Bugün dünyada yaşanan en büyük sıkıntılardan biri ilaç israfıdır”

Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Yusuf Levent

Okulda ve ailede doğru ilaç kullanımı ile ilgili bilinçlendirme çalışmalarının yapılması ve bu şuurun verilmesi gerektiğine dikkat çeken Levent, ilaç israfının önüne geçilebileceğini söyledi.

Sadece bizim ülkemizde değil bütün dünyada yaşanan en büyük sıkıntılardan birinin ilaç israfı olduğuna dikkat çeken Levent, “Dünya Sağlık Örgütüne göre tüm dünyada yazılan ilaçların yüzde 50’si yanlış teşhis ile yazılmakta, doğru ilaç yazılsa bile hastaların yüzde 50’si ilacını doğru bir şekilde kullanmıyor. Nereden baksanız yüzde 75’lik bir israf var ve bu bütün dünyada bir sorun. Bunun için bir hekim veya bir sağlık personelinin ok iyi yetişmesi gerekiyor. Doğru tanın ve doğru ilacın tespit edilmesi gerekiyor,  eczacının bunu ona göre vermesi lazım ve hastaya çok iyi anlatmak gerekiyor ki evdeki dolabımız ecza dolabına dönüşmesin.” ifadelerini kullandı.

“İlacı zehirden ayıran şey dozu ve süresidir”

İlaç tedavisinin kişiye özgü olduğunu ve birine iyi gelen bir ilacın, başka birine iyi gelmeyebileceğini vurgulayan Levent, başkalarının ilaçlarının kullanılmaması gerektiğinin altını çizdi.

Türkiye’de 2010 yılında verilen her 10 reçeteden birinde antibiyotik verildiğinin tespit edildiğini ve dünyada bu oranın o dönemlerde 5’te bir olduğunu belirten Levent, “Sağlık bakanlığının başlatmış olduğu kampanyalar sayesinde bu oran 5’te bire düşürüldü ve reçetelerde antibiyotiklerin yazılmasında neredeyse yüzde 20 bir düşüş yaşandı. Bu çok iyi bir şey ve başlatılan kampanyaların ne kadar işe yaradığını görmüş olduk, halkımız da bilinçlenmiş oldu. İlaç kişi ye özeldir, doktor azar ve tanıya yöneliktir. Arkadaşınızın veya komşunuzun ilacı size iyi gelmez. Büyük ihtimal ile size zarar verir. İlacı zehirden ayıran şey dozu ve süresidir. Dolayısıyla, arkadaşınıza, komşunuza iyi gelen bir ilaç size iyi gelmez. Doktorunuzun tavsiyesine uyun ve doktorunuzdan şu veya bu ilacı istemeyin, doktor size uygun ilacı yazacaktır. Halkımızdan doktora güvenmesini ve kurallara riayet etmesini rica ediyoruz.”

(İLKHA)