Hukukçuların sorunları ve adli tatili değerlendiren Yıldırım, adli tatilin olması gerektiğini ancak süresi noktasında yeni bir düzenlemenin ihtiyaç doğrultusunda yapılabileceğini belirtti.

Hukukçuların çözülmeyi bekleyen sorunlarının olduğunu kaydeden Yıldırım, "Adli yılın tatil süresi yaklaşık olarak 40 gündür. Daha önce 45 gün olan bu süre bir ara yasayla daha kısaltıldı ama son haliyle 20 Temmuz ile 1 Eylül arasındadır.

Buradaki amaç gerek hâkim ve savcıların gerekse adliye personelinin yasadan kaynaklanan yıllık izinlerini kullanmasıdır. Bu izni personel farklı zamanlarda kullandığında hizmetin aksama ihtimali var. Bu nedenle toplu bir zamanda kullanılması hem izin ihtiyacının giderilmesi hem de adliyedeki iş ve işleyişin aksamasını önlemek açısından gerekli olduğu bir süre olarak düşünüyorum. Ama süresi tartışılabilir daha kısa veya daha uzun olması hizmete göre değişebilir." dedi.

"Adli tatilde adli tatile tabi olmayan iş ve işleyişler de var"

Adli tatile tabi olmayan dava dosyalarının var olduğunu dile getiren Yıldırım, "Ceza hukukundan kaynaklanan davalar, icra iflas kanunundan kaynaklanan davalar, İcra Hukuku ve İcra Mahkemeleri adli tatil kapsamında değildir. Bunun dışında zorunluluk gerektiren tedbir, haciz, vasi atanması gibi acele işlerde de adli tatil yoktur. Adli tatilin içeriğiyle ilgili olarak Adli tatil de nöbetçi kalacak hâkimlerin özellikle izinlerinin iyi hazırlanması ve adli tatil süresince nöbetçi savcıların çok zorunlu mazeret halleri dışında izin kullanmamaları halinde adli tatildeki işlerin daha düzenli yürüyeceğini düşünüyorum." ifadelerini kullandı.

 

"Adli camianın çok ciddi sıkıntıları var"

Adli camiada çalışan insanların sorunlarına dikkat çeken Yıldırım, "Özellikle belirteyim ki hâkim, savcı alımlarında liyakate çok dikkat edilmediği, belli siyasi saiklerle hareket edildiği, mülakat aşamalarında yazılıda derece yapmış kişilerin elenmiş olması kamu vicdanını rahatsız etmektedir. Adli camiada da liyakat esaslı hâkim, savcı alımları konusunda ciddi tereddütler ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle hakim ve savcı alımlarında liyakate dikkat edilmesi halinde adli işlerin daha hızlı ve daha iyi yürüyeceği kanaatindeyim." şeklinde konuştu.

"Bazen 2 yılı geçen süre istinaftan gelmeyen dosyalarımız var"

İstinaf mahkemelerinin iş yükünü azaltmak yerine sistemi çıkmaza soktuğuna değinen yıldırım öyle devam etti:

Adli tatil her yıl tekrarlanan bir olgudur. Fakat dosya sayısındaki artış, yaşanan ekonomik sorun nedeniyle insanların aralarındaki hukuki ihtilafların daha çok artması ve ihtilaflar nedeniyle yargılanma ihtiyacının fazlalaşmış olmasından kaynaklanıyor. Bunu eritmenin yolu, Ceza Hukuku bakımından Kabahatler Kanunu'nun biraz daha genişletilerek yargılanma gerektirmeyen bir kısım fillerin Kabahatler Kanunu kapsamına alınıp yargı sisteminin dışına çıkarılmasıyla ceza yargısının eli rahatlatılabilir. Hukuk yargısında ise ülkemizde son yıllarda hızla gelişen arabuluculuk kurumunun daha yaygınlaştırılması özendirilmesi adli yargıdaki iş yükünü de azaltacaktır. Yeni yeni Aile Hukuku'nun ve kira ihtilafından kaynaklanan hukuki sorunların da zorunlu arabuluculuk kapsamına alınması için çalışma yürütülüyor. Bunların sonuçlanması ve bir kısım daha hukuki ihtilafların bu kapsama alınması adliyedeki dosya sayısının azalmasının ve beraberinde sistemin daha hızlı hale gelmesini de tetikleyecektir. Burada bir temel sorunumuz daha var. Ülkemizde yaklaşık 8 yıl önce hukuk sistemimize gren istinaf mahkemelerinde bir tıkanmışlık söz konusudur. Bazen 2 yılı geçen süre istinaftan gelmeyen dosyalarımız var. Bu sistemi ciddi anlamda tıkamaktadır. Bu sitemi getirmekteki temel amaç Yargıtay ve Danıştay'ın iş yükünü hafifletmek iken gelinen süreçte iş yükünü hafifletmek bir tarafa tıkanıklığı artırmaktan başka bir işe yaramamıştır. Bu hususa Adalet Bakanlığın ve yargı camiasının çok hızlı bir şekilde çözüm bulması lazımdır. Aksi takdirde hukuk, beklenenin ötesinde zaman olarak uzayan ve bekleyen adaleti geciktiren bir müesseseye dönüşecektir

"CMK ödemeleri çok yetersizdir"

CMK ödemelerinden şikâyet eden Yıldırım, "Hukuk camiasında zorunlu CMK müdafilik sistemi var. Sistemde görev alan arkadaşlar ödenen CMK ödemeleri çok yetersizdir. Asgari tarifenin yedide birine kadar varan eksiklik yaşıyor. Normal avukat tarifesinde bin lira olan bir hizmet CMK'de 150 veya 200 lira gibi çok cüzi bir ücrettir. Bunun geliştirilmesi ve desteklenmesi gerekir. Ücretin düşüklüğüyle beraber ücret ödemelerinde de aksamalar yaşanmaktadır. Peşin vergi kesilmektedir. Makbuz kestiğiniz anda vergi mükellefi oluyorsunuz. Ancak ödemeler 2 ay ya da daha uzun sürebiliyor. Bu arada almadığınız ücretin de vergisini ödemek zorunda kalıyorsunuz. Yenilenen avukatlık ücret tarifesi son haliyle iyidir." dedi.

"Hukuk fakülteleri çok fazla"

Hukuk fakültelerinin çok olması ve mezun sayısının fazla olmasına dikkat çeken Yıldırım, "Hukuk fakültelerinin çok fazla olması beraberinde hukuk camiasındaki mezun sayısının artmasına sebebiyet vermektedir. Bu kadar çok hukuk fakültesi ve beraberin de mezun önümüze 2 sorun getiriyor. Birincisi eğitim de kalite sorunu çok ciddi eğitim sorunu var. Mezun olmuş da yeteri kadar eğitim alamamış ve sisteme dâhil olan bir kısım meslektaşlarımız çok ciddi hatalar da yapabilmektedir. Önüne geçilebilmesi için eğitim de kalitenin artırılması ve sayının ihtiyaçtan fazla olan kısmının da eksiltilmesi ya da kontenjan daralmasına gidilmesi gerekir. İkincisi de yeni mezun olmuş arkadaşlarımız iş almakta güçlük çektikleri için kiralarını, sigortalarını ve vergilerini ödemekte çok zorlanıyorlar. Piyasaya bağlı avukatların çok ciddi sorunları var. Bu sorunların da Adalet Bakanlığı ve Barolar Birliğiyle ele alınıp mutlaka çözülmesi gerektiğini düşünüyorum." ifadelerini kullandı. (İLKHA)