Türkiye kamuoyunda deizm ve ateizm gibi sapmaların yaygınlaştığına dair bir algı oluşturulmak isteniyor. Muhafazakar kesimin değerlerinden uzaklaştığı ve dindar aile gençlerinin geleneklerini sorguladığı iddiası özellikle “başını açan kızlar” başlıklarıyla servis ediliyor.

Muhafazakarların değerlerinden uzaklaşıp uzaklaşmadığı veya "geleneğin ne olduğu" başlı başına tartışma konusuyken Türkiye’de oluşturulan algının aksine İslam’a yönelik ilgi hiçbir zaman azalmadı!

Bu bağlamda hidayete eren insanların hikayelerinden haberdar olmak gayet önemli. Adem Özköse’nin çalışmaları dışında Türkiye’de bu konu üzerine derli toplu bir şekilde çalışan insan sayısı ise oldukça az. Belki de bu sebeple az evvel oluşturulmak istenen algının yaygınlaşması kolaylaşıyor.

“A new person” isimli YouTube kanalı ise hidayet öykülerine yer verdiği röportajlar serisinde oldukça önemli bir boşluğu doldurmak için çalışıyor. Polonyalı Ala Katolik bir ailenin kızı olarak zamana ve yaşadığı yere göre oldukça “geleneksel” bir tarzda yetiştirilmiş bir insan.

Ala’nın hikayesinde büyük kırılmalar ve değişimlerden ziyade kendi doğallığı içerisinde işleyen bir süreç söz konusu. Özellikle onun hikayesine odaklanma isteğimizde biraz buradan kaynaklanıyor. İnsanlar hayatlarında büyük değişimler yaşamadan da fıtratları gereği İslam’a yönelme eğilimine sahipler. Ala bu durumu “Yaratıcıyla ilişki kurma isteğinin” doğal olarak onu İslam’a yönlendirdiğini söyleyerek çok başarılı bir şekilde ifade ediyor. Allah Resulü'nün (sav) sünneti ise Polonyalı Ala açısından gündelik yaşamdaki sorunlarının çözümünü içeriyor. Bu noktanın bütün Müslümanlar için göz ardı edilmemesi gereken bir husus olduğunun altını çizmek lazım.

Yönlendirmeler ortadan kalktığında insanlar İslam'ı tercih ediyorlar. Küfür zaten bu bağlamda hakikatin üstünün örtülmesi anlamına geliyor. Polonyalı kardeşimiz bazı medya organları tarafından yoğun bir şekilde propagandası yapılan algının içi boş olduğunu sade ve yalın örnekliği ile kanıtlıyor!
Haksöz Haber