Türkiye’de son aylarda hızla artarak haziran ayında yüzde 78,62 ile son 24 yılın rekorunu kıran enflasyon, büyük şehirler ve turizm bölgelerinde yüksek talebe bağlı olarak çok daha sert hissediliyor. Bu da söz konusu bölgelerde hayatın daha pahalılaşması anlamına geliyor. Fiyat artışlarının en sert hissedildiği alanlardan biri de konut kiraları… En son temmuz ayında gerçekleşen asgari ücret zammına rağmen fahiş oranlarda artan kiralar, İstanbul gibi büyükşehirler ve Antalya gibi kıyı bölgelerde yaşamı daha da zorlaştırıyor. Söz konusu gelişmelerin Türkiye genelinde en yüksek kira bedeline sahip olan Muğla, Antalya ve İstanbul gibi kentlerden, doğu illerine kira kaynaklı göçe yol açtığı belirtiliyor.
Gelmek isteyenler vazgeçiyor
Gayrimenkul sektörüne yönelik analiz hizmeti sunan endeksa.com’un verilerine göre haziran ayı itibariyle ortalama kiralar son bir yılda Muğla’da yüzde 73 artarak 14 bin 937 TL’ye, Antalya’da yüzde 310 artarak 10 bin 397 TL’ye ve İstanbul’da yüzde 168 artarak 8 bin 107 TL’ye çıktı. Yüksek kira artışları, bir dönem en cazip bölgeler arasında gösterilen bu büyükşehirlerin memur ve düşük gelirler için adeta mahrumiyet bölgesine dönüşmesine yol açtı. Bu durum tersine göçü hızlandırırken, aynı zamanda çalışmak için büyükşehirlere gelmek isteyenleri de durdurdu. Birçok sektör temsilcisi, göçün yaşandığı bu kentlere yeniden cazibe kazandırmak için lojman yapımı, kira desteği, kooperatif modeliyle kiralık ev yapımı veya öğrenci yurdu gibi yetişkinlerin kalabileceği yurtların yapılması gerektiğini ifade ediyor.
İşte sektör temsilcilerinin yorumları:
İstanbul Gayrimenkul Değerleme Kurucu ve Yönetici Ortaklarından Ahmet Büyükduman, kamu çalışanları için yüksek kiraların bulunduğu bölgelerin artık mahrumiyet bölgeleri haline geleceğini, bu nedenle bu bölgelerde kamuda daha fazla bekar çalışanın istihdam edileceğini savundu. Onların da iki-üç kişi bir araya gelerek ev tutma yoluna gideceğini anlatan Büyükduman, ya da yetişkin yurdu gibi yurt veya otellerde kalma yoluna gideceğini ileri sürdü.
İstanbul Emlak Komisyoncuları Odası Başkanı Nizamettin Aşa da, aşırı derecede artan kiralardan dolayı İstanbul gibi bölgelerin başta memurlar olmak üzere bir sürgün bölgesine dönüştüğünü belirtiyor ve “Memur en fazla 10 bin lira maaş alıyor ancak İstanbul’da 7 bin ila 8 bin TL’den aşağı kiralık ev yok. Lojmanların satılması da olumsuz etkiledi. O yüzden kimse İstanbul’a gelmek istemiyor. İstanbul’da olan da gitmek için elinden geleni yapıyor. Bu nedenle insanların ya bulundukları evi ya da ili değiştiriyor” dedi.
Mars Investment Genel Müdürü Hakan Bucak da “Fiyat artışlarının böyle devam etmesi, insanların iş bularak daha uygun fiyatlı iç bölgelere göç etmesine neden olacak. Satın alma gücündeki düşüş nedeniyle kamu ve özel sektör çalışanlarının diğer şehirlere taşınmasıyla ilgili bir hareketlilik başladı. Bir de üniversite mezunu olup İstanbul’dan iş teklifi alan gençler de kiralar nedeniyle şu anda anne ve babalarının evinden çıkamıyor” açıklamasında bulundu.
Franchising Kurucu Ortağı Özhan Carda, “Kooperatiflerin tekrar canlandırılması gerek. Bu kooperatifler kamunun hazine arazilerini sadece düşük fiyata kiraya verilecek şekilde konut üretecek. Burada zam oranlarını devletin kontrol ettiği bir model yapılabilir” önerisini sundu.
Maaşın yüzde 70’i kiraya gidiyor
Büyük kentlerden ve sahil beldelerinden tayinlerini isteyen kamu personeli ve doktor sayısındaki artış, meslek örgütlerinin de gündeminde. Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, özellikle İstanbul, Ankara, İzmir ve gözde sahil kentlerinde çalışan bir memurun maaşının yüzde 70’ini kiraya vermek zorunda olduğuna, özellikle üniversite öğrencilerinin metropollere dönüş yapacağı eylül ayından itibaren, çok büyük bir barınamama sorunuyla karşı karşıya kalınacağına dikkat çekti.
“Lojman sağlamak gerekiyor”
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci de büyükşehirlerden Anadolu’ya tayin isteme eğiliminin çok yeni olmadığını söylerken, “Bodrum, Marmaris gibi yerleşim yerlerinde yaz sezonu nüfus çok arttığı için o bölgelere görevlendirmeler oluyor. Ancak orada kiralar yüksek olduğu için gitmek istemiyorlar. Bunu biliyoruz. Bodrum’da kamu çalışanları, sağlık çalışanları tabii ki kirada zorlanır, çünkü yüksek. Bu nedenle lojman sağlamak lazım” diye konuştu.
Sahil kasabalarında doktor açığı oluştu
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut, sağlık çalışanlarının Anadolu’ya göçünü şöyle değerlendiriyor: “20-30 yıl önce sadece doktorlardan değil diğer meslek gruplarından da büyük kentlere ve sahil ilçelerine talep olduğunu, çünkü o dönemlerde devletin konaklama imkanlarının yaygın olduğunu, ancak bu alanların özelleştirilerek ortadan kaldırıldı. Sahillerde bizzat gözlemimiz olan şöyle bir sorun var. Bir ilçede görevlendirilen hekime bir gün önceden bir haber veriliyor ve deniyor ki, ‘Sizi bir diğer ilçeye görevlendirdik.’ Örneğin Milas’tan Datça’ya görevlendirme gibi. Üçer ay, beşer ay görevlendirme ile söz konusu hekim arkadaş oraya gittiğinde maaşı orada konaklamasına yetmiyor, her şey pahalı. Bu nedenle sahil kasabalarında ciddi bir doktor açığı oluştu.”
Göç veren sektörlerin başında tekstil ve perakende geliyor
Artan göç, emek yoğun birçok sektörde uzun süredir devam eden işçi bulma sorununun artmasına yol açtı. Bu sektörlerin başında ise tekstil ve perakende sektörleri geliyor. Genç ve kadın çalışan oranının oldukça yüksek olduğu söz konusu sektörlerde önümüzdeki dönem bu sıkıntının daha da büyümesinden endişe ediliyor. Prim ve bahşişle destekleniyorlar 5 dernek, 503 üye ve 93 bin adet satış noktası ile organize perakende sektörünün yüzde 90’ını temsil eden Türkiye Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Federasyonu’nun (TAMPF) Başkanı Alp Önder Özpamukçu, sektörde uzun süredir eleman bulma konusunda sıkıntı yaşadıklarını belirtiyor.
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Ramazan Kaya, “Son zamanlarda büyükşehirlerde artan hayat pahalılığı göçe yol açtı. Çalışanlar 5 bin 500’e İstanbul’da yaşayamıyor ama Anadolu’da yaşayabilir. Hatta eskiden Anadolu’da iş bulunamıyordu şimdi Anadolu’da yatırım var, iş bulabiliyor ve aldığı o para ile de geçinebiliyor. Bunu da sektör olarak gözlemliyor, görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Yoğun istihdamın yaşandığı bir diğer sektör ise yeme-içme sektörü. Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği (TÜRES) Başkanı Ramazan Bingöl ise, sektörlerinde salgın ile birlikte kuryeliğe geçişin yoğun bir şekilde yaşandığını hatırlattı. Şimdilerde online ticaret ve online yemek servisinde yaşanan düşüş nedeni ile kuryelikten sektöre dönüşün başladığını belirten Bingöl, “Bu nedenle şu an bizim sektör özelinde göçün yol açacağı eleman bulma sorunu henüz başlamadı. İşe dönüş var zira. Ancak önümüzdeki aylarda bu tarz sorunların yaşanması kaçınılmaz” diyor.
Dünya Gazetesi