Yüzlerce öğrenci, öğrenci velisi ve hocaların katılımıyla gerçekleştirilen programda çocuklar hünerlerini sergiledi.

Yaz Kur'an kurslarında öğrendikleri dua, salavat ve namaz surelerini okuyan 4-6 yaş Kur'an kursu öğrencileri, camilerde ve Kur'an kurslarında eğitim gören çocuklar ailelerine keyifli vakit geçirtti.

 

"Yıllarca bu memlekette Kur'an kursları sıkıntı yaşadı"

Programda bir konuşma yapan Adıyaman Valisi Mahmut Çuhadar, Kur'an'ın hayata hâkim olması durumunda tüm dünyanın güllük ve gülistanlık olacağını belirtti.

Bir neslin Kur'an-ı Kerim'le bağının koparılmaya çalışıldığını dile getiren Çuhadar, "Rabbimizin bize ilk emri 'oku'dur. Oku, kamil insan, gerçek insan ol. Biz okuyup, eğitimden geçerek ancak kamil insan olabiliriz. Yıllarca bu memlekette Kur'an kursları sıkıntı yaşadı. Neden küçük yaştaki çocuklar Kur'an-ı Kerim'den koparıldı, sağlam bir nesil yetişmesin diye. Sağlam bir nesil yetişmesinin istenmeme nedeni sağlam bir devlet Murad edilmesin diye idi. Kökü dışarıda bir takım programların uygulandığı dönemler geçirdik." ifadelerini kullandı.

"Kur'an-ı Kerim gerçekten insan hayatına hakim olsa dünya üzerinde sıfır sorun yaşanır"

Adıyaman Valisi Mahmut Çuhadar

Çuhadar Kur'an-ı Kerim eğitimi alan insanların farklı olduklarına değinerek, "Çünkü her şey oradadır. Sosyal adalet, gerçek adalet; yardımlaşama, eğitim, öğretim, insan ilişkileri toplum düzeni oradadır. Uygulansa kişi ailesinde, hayatında Kur'an'- Kerim'in ilkelerini uygulasa hiçbir sorun kalmaz dünya üzerinde. Haksız yere bir kişiyi öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir. Diye değerlendiren bir dinin mensuplarıyız. Ama bugün bakıyoruz dünyanın en medeni denilen ülkelerinde adam zevk için kalabalığın ortasında ateş edip insan öldürebiliyor. Bu manevi değerlerden uzak olmanın sonucudur. Dediğim bunları engellemenin yolu maneviyat eğitimini üç, dört yaşında çocuklarımıza vermemiz lazımdır. O yüzden 4-6 yaş Kur'an kurslarını artırmamız lazımdır. Oradan gidip ilkokula başlayan çocuklar, çok daha farklı, çok daha güzel, edepli, eğitimli olan çocuklar oluyor." dedi.

"Allah'ın kitabını ve Resulü'nün sünnetini dünya ve ahiret iksiri olarak biliyoruz"

Adıyaman İl Müftüsü Mehmet Taştan"Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (Aleyhisselatu Vesellem) Veda Hac'ında bize iki şey bıraktığını buyurdu. 'Size iki şey bırakıyorum ki bunlara sarıldığınız müddetçe dalalete düşmesiniz. Birisi Allah'ın kitabı diğeri Nebisinin sünnetidir.' Allah'ın kitabını ve Resulünün sünnetini dünya ve ahiret iksiri olarak biliyoruz. Allah'ın kitabını hem hafıza da hem hafızalarda yaşatmak için toplum olarak her birimizin vazifesi ve görevidir. Biz Allah Resulü'nün sünnetini tarif ederken, sadece sakal bırakmaktan, ellerimizi yemeklerden önce ve sonra yıkamaktan, dişlerimizi yıkamaktan bahsetmiyoruz. O'nun esas sünnetinin; gıybeti, yalanı terk etmek, sadık olmak, Allah'a, Peygambere bağlılık, komşuya iyi davranmak olarak biliyoruz." şeklinde konuştu.

"Kurslarımızı devamlı hale getirmeliyiz"

Müftü Taştan yaz kış kursu değil yılın on iki ayı Kur'an-ı Kerim derslerinin alınması gerektiğini belirterek, "Adıyaman olarak bir eksiğimi var. Mesela Şırnak'ta çocuklar okul bittikten hemen sonra çantasıyla hemen yanlarındaki camiye koşarlar. Orada Kur'an-ı Kerim derslerin alır evlerine öyle giderler. Yaz kursu, kış kursu diye bir şey yok. Orada sürekli bir kurs var. Camiler sürekli açıktır. Gelin hep beraber bu geleneği Adıyaman'da da yerleştirelim. Hocalarımız sürekli camilerde Kur'an kurslarında bulunsun. Okuldan çıkan öğrencilerimiz buralara uğrasınlar. Derslerini alıp evlerine gitsinler." dedi.

"Ey müftüler, ey Müslümanlar siz gayret edin"

Adıyman İl Müftüsü Mhmet Taştan

Daha önce Kur'an-ı kerim öğrenmenin ve öğretmenin önüne setler konulduğuna dikkat çeken Taştan, "Geçmişle bugünü ve geleceği mukayese etmemiz gerektiğine inanıyorum. Mesela geçmişte zorunlu eğitimin 12 yıl olduğu dönemde müftülük yaptığım ilçede hocalarımız gelip bize 'Hocam ne yapalım? Çocuklarımız kursa geliyor. Ama birileri gelip bizi denetliyor. Diyor ki '9-10 yaşındaki bu çocuğun kursta ne işi var.' Biz de yalan söylemek zorunda kalıyoruz. Diyoruz ki ablası veya abisiyle birlikte geliyor. Ama bugüne baktığımızda bütün yollar önümüze açılmış yeter ki ey imam hatipler, ey müezzinler, ey müftüler, ey Müslümanlar siz gayret edin, bu işi yapın diye adeta önümüz açılmış. Peki, eğer yapmasak sorumluluk nedir? Nimetin kadrini bilmemek nimetin zevalini beraberinde getirebilir. O halde nimetin kıymetini bilmek, zevalinin müsebbibi olmamak her birimizin vazifedir." ifadelerini kullandı. (İLKHA)