Araştırmada ekip, anason, avokado, biber, biftek ve yağlı balık dahil olmak üzere belirli yiyeceklere duyulan sevgiyle bağlantılı yüzlerce genetik varyant belirledi.
Şarku’l Avsat’ın Nature Communications dergisinde yayınlanan gıda düşkümlüğü genetik çalışmasından aktardığı habere göre araştırmacılar 137 farklı yiyecek ve içeceğe düşkün olan 150 binden fazla insanı inceledi ve katılımcıların sevdiği yiyecekleri etkileyen 401 genetik varyant buldu. Varyantların çoğu, birden fazla yiyecek tercihini etkiledi. Bazı genetik varyantlar sadece somon balığı yemekten zevk almakla ilişkilendirilirken, diğer varyant grupları yağlı balıkları veya genel olarak tüm balıkları sevmekle ilişkilendirildi.
Araştırmacılar bu sonuçları kullanarak, katılımcıların belirli yiyecek gruplarına ve belirli tatlara olan düşkünlüğünün genetik değişkenlerden nasıl etkilendiğini gösteren bir yiyecek haritası oluşturdular.
Harita, benzer bir genetik bileşeni paylaşan üç ana gıda kümesini ortaya çıkardı. İlk grup, et, süt ürünleri ve tatlılar dahil olmak üzere lezzetli, yüksek kalorili yiyeceklerden oluşurken, ikinci grup, acı biber gibi keskin sebzeler de dahil olmak üzere, tadı güçlü yiyeceklerden oluşuyor. Üçüncü grup ise meyve ve sebzeler gibi düşük kalorili yiyecekleri içeriyor.
Araştırmacılara göre, bu üç besin grubu, farklı sağlık özellikleriyle ilişkili olduğu bilinen genleri de paylaşıyor. Yüksek kalorili gıdalar, obezite ve daha düşük fiziksel aktivite seviyeleri ile bağlantılı aynı genetik varyantlardan etkilenirken, meyve ve sebzelerin daha fazla sevilmesi, daha yüksek fiziksel aktivite seviyeleri ile ilgili aynı varyantlardan etkilenir.
Bununla birlikte, araştırmacılar, aynı kategorideki gıdaların alt gruplarını sevme arasında genetik farklılıklar bulunca şaşırdılar. Zira sebze sevmeyle ilgili genetik varyantların tüm sebze türlerinde tutarlı olacağını, yani bir tür sebzeyi seven insanların hepsini sevdiğini tahmin ediyorlardı. Ancak bunun yerine, pişmiş sebzeler ve salatalarla ilişkili genler ile ıspanak ve kuşkonmaz gibi daha lezzetli sebzelerle ilişkili genler arasında zayıf bir ilişki buldular.