Anksiyete bozukluklarının ergenlerde en sık görülen ruhsal sorunlardan biri olduğunu belirten Çocuk Ergen Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Melek Gözde Luş, depresyonun da ergenlerde sık görüldüğünü belirtti.

Luş, bazı çalışmalarda 13 yaş sonrası depresyon sıklığının özellikle kızlarda arttığının ortaya çıktığını kaydetti.

Çocukla bu dönemde doğru iletişim kurmanın önemini vurgulayan Luş, "Anne-babalarının çocuklarına güven duyduklarını ve onlara değer verdiklerini göstermeleri ancak onları dinlemeleri, iletişim kurmaları ve onları anlamaya çalışmaları ile mümkün olur." tavsiyesinde bulundu.

 Luş, toplumda ergenlik döneminde görülen sorunların normal olarak kabul edilmesi ve psikiyatrik rahatsızlıklarla bu durumun ilişkilendirilmemesi gibi bir eğilim olduğunu ancak  yapılan çalışmaların psikiyatrik rahatsızlıkların bu yaş grubununda önemli oranda görülmekte olduğunu ortaya koyduğunu söyledi.

 Anksiyete ve depresyon en sık görülen rahatsızlıklar

 Anksiyete bozukluklarının ergenlerde en sık görülen ruhsal bozukluklardan biri olduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Melek Gözde Luş, "Yaygın anksiyete bozukluğu, sosyal anksiyete bozukluğu ve daha az sıklıkta ayrılık anksiyetesi bozukluğu görülmektedir. Ergenlerde sık görülen bir diğer rahatsızlık depresyondur. Bazı çalışmalarda 13 yaş sonrası depresyon sıklığının özellikle kızlarda arttığı gösterilmiştir. Davranım bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk, yeme bozuklukları yine görülen rahatsızlıklardandır. Şizofreni ve bipolar bozukluk gibi erişkin dönemde sık görülen psikiyatrik rahatsızlıklar da ergenlik döneminde görülebilir ya da ilk belirtileri ergenlik döneminde ortaya çıkabilir." uyarısında bulundu.

Ergenlik dönemiyle ilgili bilgi sahibi olmak önemli

Ailelerin bazen ergen çocuklarını tutarsız, tembel, bencil, sorumsuz gibi değerlendirebildiğini ya da devamlı kendilerine muhalefet eden, onları beğenmeyen ve bu nedenle sorun çıkartan bireyler olarak görebildiğine dikkat çeken Luş, bu durumun anne babaların ergenlik dönemi ile ilgili bilgilerinin az olmasından kaynaklanıyor olabileceğini vurguladı.  

Luş, "Tabii bu nedenle problemli davranışları normal ergenlik döneminden ayırabilmek ve başlamakta olan bir psikiyatrik rahatsızlığın önlemini alabilmek de aileler için mümkün olmayabilir." diye ekledi.

Ailelerle çatışmalar çok sık yaşanır

Çocukların ergenlik dönemiyle birlikte anne-babalarını eleştirmeye, onları haksız bulmaya başladıklarını ifade eden  Luş, "Genellikle arkadaşlarıyla vakit geçirmeyi tercih ederler, sosyal ortamlara girmeye ve kendi görüşlerini çeşitli ortamlarda ifade etmeye başlarlar. Ailelerle çatışmalar çok sık yaşanır, genellikle de arkadaş ortamlarından bu konularda destek almaya çalışırlar. Ergenlerin bireyleşme çabaları aileler tarafından desteklenmelidir ve kendilerine yönelik her eleştiriyi ailelerin olumsuz karşılamamayı öğrenmesi gerekir. Normal gelişimi desteklerken fazla baskılayıcı olmamaya ve tamamen serbest bırakmamaya dikkat etmelidir." tavsiyesinde bulundu.

Sınır koyarken nelere dikkat edilmelidir?

Ergenlik döneminde bedensel ve zihinsel olarak hızlı bir değişim yaşandığını ifade eden Luş, bu dönemde, çocuğun artık bireyleşmeye ve özerkleşmeye başladığının görüldüğünü vurguladı. Ergenlik döneminde çocuğun kendi hayatları hakkında sorumluluk almak ve söz sahibi olmak istediklerini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Melek Gözde Luş, önerilerini şöyle sıraladı: 

"Anne babalar için sınır koymak bu süreçte zor olabilir, öncelikle hangi durumlarda sınır koymaya ihtiyaç olduğu ve sınırların hedefleri neler olduğu belirlenmelidir. Sonrasında, sınır koyarken net ve tutarlı olunmalıdır. Söz konusu olan, uygulanan daha önceki sınırların kaldırılması ya da değiştirilmesi değildir, ergenin ihtiyaçlarına göre yeniden belirlenmesidir. Sorumluluk alabilmeyi öğrenen ve bunları yerine getiren ergenlere tanınabilecek özgürlük elbette daha farklı olacaktır. Ergenlerin sınırların ve kuralların belirlenmesi sürecine dahil edilmesi ve onlara söz hakkı verilmesi yine olumlu sonuçlar veren bir uygulamadır."  

Ergenlikte uzman desteği almak gereken durumlara da değinen  Luş, "Aşırı sosyal içe çekilme, akademik güçlükler, sıra dışı endişeler, garip davranışlar ve çökkün ruh halinin uzun sürmesi gibi durumlarla karşılaşıldığında,  öğrenme güçlüğü, davranış anormallikleri, aşırı sinirlilik, uyku sorunları, hiperaktivite ve agresyonun görüldüğü durumlarda ailelerin destek almaları gereklidir." uyarısında bulundu.

Çocuğunuzu mutlaka dinleyin ve anlamaya çalışın! 

Luş, sözlerini şöyle tamamladı: "Anne-babalarının çocuklarına güven duyduklarını ve onlara değer verdiklerini göstermeleri ancak onları dinlemeleri, iletişim kurmaları ve onları anlamaya çalışmaları ile mümkün olur. Davranışları görmezden gelmek sadece sorunların büyümesine ve çözümsüz kalmasına yol açar." (İLKHA)