HÜDA PAR Genel İdare Kurulu Üyesi ve Parti Sözcüsü Yunus Emiroğlu, iç ve dış gündemi değerlendirdi.

Emiroğlu, iç gündem değerlendirmesinde; cari açık, yüksek enflasyon, dar gelirlilere verilen destek, adli tatil uygulaması ve atama ile azillerde liyakat gibi konulara değinirken dış gündeme de ise siyonist işgal rejiminin Filistin'e yönelik saldırıları ve Afganistan'da gerçekleşen saldırıya ilişkin konuştu.

Cari açığın son 15 ayın en yükseğine çıktığını belirten Emiroğlu, "Merkez Bankası verilerine göre geçtiğimiz haziran ayı itibariyle yıllıklandırılmış cari açık son on beş ayın zirvesine çıktı.

İthalata dayalı enerji fiyatlarının önemli etken olduğu cari açığın giderek artması, Yeni Ekonomi Modeli’nde öngörülen daha fazla ihracat yaparak oluşacak cari fazla ile enflasyonun düşürülmesi planlarını, işlemez hale getirmektedir. Yerel paranın döviz karşısında değer yitirmesi ithalatın azaltılmasına karşı bir yöntem olarak benimsenmişken, ithalatın bu süreçte hız kesmemesi bu konuda yeni yöntemlerin geliştirilmesini kaçınılmaz kılmaktadır.

Cari denge tutturulmadığı müddetçe de bu ortamda enflasyonun düşürülmesi imkânsız hale gelmektedir. Enflasyon artış trendini sürdürürken halkın alım gücü de her geçen gün daha fazla erozyona uğramaktadır. Başta gıda olmak üzere temel tüketim maddelerinde neredeyse günübirlik hal alan fiyat artışları büyük kitleleri oluşturan dar ve sabit gelirlileri hayli zorlamaktadır.

Başta gıda olmak üzere temel tüketim maddelerinde esaslı bir indirim ve fiyat istikrarı için maliyet düşürücü tedbirlerin alınması, üretim ve imalat aşamasındaki girdi maliyetlerinin düşürülmesi için gerekli kaynakların sağlanması ve fırsatçılığa karşı etkili bir mücadele gerekmektedir.

Aksi halde sadece belli noktalarda ve belli ürünlerde yapılacak fiyat iyileştirmeleri geçici pansuman tedbirler olarak kalacak ve beklenen sonucu vermeyecektir." dedi.

"Verilen destekler yetersiz kalıyor"

Yüksen enflasyon nedeniyle hayat pahalılığına dikkat çeken ve verilen desteklerin yetersiz kaldığını belirten Emiroğlu, "Enflasyon oranlarındaki artışın halkın büyük çoğunluğunu etkilemesinden dolayı hükümetin düşük gelir grubuna vermiş olduğu (doğalgaz, elektrik vd.) destekler hem yetersiz kalmakta hem de amacına ulaşamamaktadır. Özellikle yaz aylarında doğalgaza gelen zamlar, devlet desteklerinden yararlanamayan düşük gelirli vatandaşları kış aylarında ciddi şekilde zorlayacaktır. Elektrikte yapılan kotalı fiyat artışının bir benzeri doğalgaza da getirilmeli, fiyatlar ciddi şekilde sübvanse edilmeli veya tüm hanelerde kullanılan doğalgaza kış ayları için ciddi bir indirim yapılmalıdır. Sosyal devletin gereği olarak ihtiyaç sahibi tüm karşılanmalıdır." dedi.

"Adli tatil uygulamasına son verilmeli"

Uzun yargılama sürecinin beraberinde getirdiği mağduriyetlere dikkat çeken Emiroğlu, "İstatistiklere göre Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararlarının yüzde 60’ı uzun yargılama şikâyeti ile yapılan başvurular hakkında verilmektedir. Çünkü insanımız, hakkına zamanında ulaşamamaktan şikâyetçidir ve bu şikâyetinde de haklıdır. Darbe girişiminin ardından hâkim ve savcıların neredeyse üçte biri görevden ihraç edilmiş ve yerlerine yenileri getirilmiştir. Bu süreçte hâkim ve savcı adayları yeterli bir eğitimden geçmeden, stajlarını dahi doğru dürüst tamamlamadan kürsülere oturtulmuştur. Yanlış kararlara ve haksız uygulamalara yönelik eleştirilere rağmen yargıdaki bu zafiyetin zamanla aşılacağı ümit edilmiş ancak bu ümit, gelinen aşamada boşa çıkmıştır. Bununla beraber yargılamalar uzadıkça uzamış ve uzun yargılama şikâyetiyle yapılan başvurularda patlama yaşanmıştır. Yoğun başvurular sebebiyle Anayasa Mahkemesi adeta tıkanma noktasına gelmiş ve başvuruları incelemeyi dört ay süreyle erteleme kararı almıştır." İfadelerini kullandı.

"Yargılamaları hızlandırmak için ciddi bir adım atılmadığı için sorunlar da çığ gibi büyümüştür." diyen Sözcü Emiroğlu, "Adliyelerde davaların ağır aksak ilerlemesi yetmezmiş gibi üzerine adli tatil, yaz aylarında kullanılan izinler ve müstemir yetki süreçleri de eklenince yılın neredeyse dörtte biri boş geçirilmekte ve zaman israf edilmektedir. Türkiye’de adalet sisteminin üzerindeki atalete artık bir son verilmelidir. Hâkim, savcı ve personel sayısı artırılmalı, bu yapılırken de referansa değil liyakate bakılmalıdır. Avrupa’nın bile neredeyse hiçbir ülkesinde olmayan adli tatil uygulaması ise kaldırılmalıdır. Adaletin tatile çıkarılamayacağı ve geç gelen adaletin de adalet olmadığı artık anlaşılmalıdır." şeklinde konuştu.

"Atama ve azillerde liyakat esas alınmalı"

"Son yıllarda idareci ataması adeta yazboz tahtasına dönüşmüş durumdadır." diyen Emiroğlu şunları kaydetti: "Özellikle de Millî Eğitim bünyesinde görev yapan okul idarecilerinin, sahip oldukları liyakate göre değil; siyasi destek ve referansa göre değerlendirildikleri yönündeki şikâyetler dikkati çekmektedir. Görevden el çektirilen idarecilerin tamamına yakınının mahkeme kararlarıyla tekrar aynı göreve gelmelerine karşın bir bahane ile yeniden görevlerinden alındıkları kamuoyuna da yansımaktadır.

Eğitim, yazboz tahtası değildir. Eğitimciler de siyasilerin ve idarecilerin şahsi isteklerini yerine getirmek için atanmamışlardır. Hükümet buna acilen el koymalı ve haksızlıkların önüne geçerek mağduriyetleri gidermelidir. Atamalarda adamcılık yapmaktan vazgeçilmeli, liyakatli idareciler atanmalıdır."

İşgalci siyonist rejimin Nablus ve Gazze'ye yönelik saldırıları

Siyonist işgal rejiminin Filistin'e yönelik saldırılarını hatırlatan Emiroğlu, işgal rejiminin, Filistin’de katliamlarına hız kesmeden devam ettiğini söyledi.

Emiroğlu şu ifadeleri kullandı: "1 Ağustos’ta Cenin Mülteci Kampı’na baskın düzenleyen siyonistler, Filistinliler arasında saygın bir kişilik olan İslamî Cihad Hareketi’nin ileri gelenlerinden Bessam es-Sadi’nin evinin mahremiyetini çiğnemiş, ailesine ağır hakaret ve saldırılarda bulunarak Bessam es-Sadi’yi esir almıştır. Buna müteakiben iki Filistinliyi şehit ederek 40 kişiyi de yaralamıştır. Daha sora Gazze’ye yönelik hava saldırıları düzenleyerek aralarında çocuk ve kadınların da olduğu onlarca Filistinliyi şehit etmiş ve yine yüzlercesini de yaralamıştır.

Siyonist rejim açısında bu saldırıların iki ana amacı vardır:

Mayıs 2021 tarihindeki Kudüs’ün Kılıcı Savaşı’nda kaybettiği imajını tekrar kazanmak ve Kasım 2022 seçimlerine yatırım yapmak.

Son saldırılar bir kez daha gösterdi ki Siyonistler, Filistinlilere saldırmak için herhangi bir bahaneye ihtiyaç duymamaktadır. Bu zulüm, katliam ve pervasızlığa karşı bütün dünya kamuoyu ayağa kalkmalıdır. İslam ülkeleri siyonistlerle kurdukları ilişkileri sona erdirerek Kudüs davasının yanında durmalıdır."

Afganistan’da gerçekleşen saldırılar!

İşgalci ABD karşısında zafer kazanan Afgan halkının saldırılarla cezalandırıldığına dikkat çeken Emiroğlu, "Afganistan’da bir hafta içerisinde gerçekleştirilen suikast ve bombalı saldırılarda Hizbu’t-Tahrîr üyesi Abdulaziz Muhammedî, Hakkanî Grubu’nun önde gelen isimlerinden Şeyh Rahimullah Hakkanî ve birçok sivil katledildi. Söz konusu menfur saldırıları kınıyor, Afganistan halkına ve tüm İslam âlemine taziyelerimizi sunuyoruz.

20 yıl boyunca ABD işgaliyle mücadele eden ve nihayetinde işgalcilere karşı zafer kazanan Afgan halkı bugün emperyalistler ve piyonları tarafından cezalandırılmaktadır. Afganistan’da gerçekleşen bombalı saldırılar, yeni yönetimi başarısız kılmayı hedeflemektedir. İşgalcilerin Afganistan'a yönelik kaos projelerinin devamı niteliğindeki bu saldırıları endişe verici buluyoruz. İslam ülkeleri, Afganistan’ın toparlanma sürecine katkıda bulunmalı, istikrarsızlığı amaçlayan projelere karşı Afganistan yönetimine her türlü desteği sağlamalıdır." dedi. (İLKHA)