Muharrem ayı dolayısıyla yazılı açıklama yapan Erbaş, "Muharrem ayının, Hazreti Muhammed tarafından "Allah'ın ayı" olarak nitelendirildiğini belirtti. Erbaş, hicri takvimin başlangıcı olması açısından da bu ayın, "Müslümanların bir muştu serinliğinde yeni başlangıçlara doğru hicret yürüyüşünü hatırlattığını" kaydetti.

Erbaş, mesajında şu ifadelere yer verdi:

"Kur’an-ı Kerim’de saygı gösterilmesi istenen dört aydan biri olan Muharrem ayı, faziletine, ilahî feyz ve bereketinin bolluğuna işaretle Sevgili Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem) tarafından “Allah’ın ayı” olarak nitelendirilmiştir. Ayrıca hicri takvimin başlangıcı olması bakımından bizlere, Müslümanların bir muştu serinliğinde yeni başlangıçlara doğru hicret yürüyüşünü hatırlatır. İslam tarihinden ve Peygamberlerin hayatından izler taşıyan 10 Muharrem, Aşure Günü olarak idrak edilir. Diğer yandan ise Muharrem ayı, ehl-i beytin kutlu mensubu Hazret Hüseyin’in (radiyallahu anh) ve arkadaşlarının şehadetinin acısını ve hüznünü taşır.

Maalesef hicri 61. yılı 10 Muharreminde, Peygamber Efendimizin çok sevdiği torunlarından Hazreti Hüseyin ve beraberindeki pek çoğu ehl-i beytten yetmiş kadar mü’min Kerbela’da acımasızca şehit edilmiştir. Dolayısıyla Muharrem ayı, acı dolu zamanlardan yüreğimize hüzünle akıp geldiğinde, o tarifi imkansız elemi adeta yeniden yaşarız.

Müslümanların yüreğini derinden yaralayan bu elim vak’a, yüzyıllar boyu, hangi coğrafyadan, hangi ırktan, hangi mezhepten ve hangi kültürden olursa olsun tüm Müslümanlar için aynı acının ve hüznün ortak ifadesi olmuştur.

Elbette, Kerbelâ hadisesinin, tarihte yaşanmış bir acı olayın ötesinde çağları aşan mesajları vardır.  Bu açıdan Kerbelâ, adaletsizliğe karşı onurlu bir mücadelenin, haksızlık karşısında kıyama duruşun ve hakkaniyetten vazgeçmeyişin bir sembolüdür. Her türlü zulme karşı hak-hakikat adına asil bir yürüyüşün, vefanın ve sözüne sadık kalmanın simgesidir.

Kerbelâ çöllerinde acımasızca şehit edilen; adaletin, cesaretin, yiğitliğin ve yüksek ahlakın timsali Hazreti Hüseyin ve yâranları, zulmün karşında göstermiş oldukları onurlu mücadeleleri ile hak yolunda yürüyenlerin engin gönüllerinde müstesna bir yer edinmişlerdir. O mübarek canlara eziyeti reva görüp onları şehit edenler ise insanlık tarihinin karanlık sayfalarında ilelebet mahkum edilmişlerdir.

Bugün İslam dünyası bir hüzün mevsimindedir. Kerbelâ’da yaşanan acının mü'min yüreklere taşıdığı hüznün yanında İslam dünyasının maruz kaldığı savaşlar, işgaller, yoksulluk, yalnızlık gibi sıkıntılar Müslümanların coğrafyasını adeta hüzün diyarlarına çevirmiştir. Siyasi ihtiraslar uğruna şehit edilen Hazreti Hüseyin ve yâranlarının acısıyla yürekler dağlanırken İslam coğrafyasında fitne, tefrika ve terör ateşinde nice canlar yanmaya devam etmektedir.

Bu zor süreçte Müslümanlar hep birlikte Allah’ın ipine, Kur’an’a ve sünnete sımsıkı sarılarak, “Müminler ancak kardeştirler.” (Hucurat, 49/10.) ayetinin mesajını hayata hakim kılmak zorundadır. Kerbelâ gibi tarihte vuku bulmuş acı olayları doğru okuyup feraset ve akl-ı selim ile hareket ederek bugün yaşanan fitneleri bertaraf etmek zorundadır. 

Bu vesileyle Peygamber Efendimizin muazzez torunları, Hazreti Ali efendimizin ve Hazreti Fatıma annemizin can pareleri Hazreti Hüseyin başta olmak üzere bütün Kerbelâ şehitlerini ve din, iman, mukaddesat uğrunda, hak hakikat yolunda canlarını feda edenleri rahmetle anıyorum.

Cenab-ı Hak, Muharrem ayını fitne ve tefrikanın, karmaşa ve kavgaların son bulmasına, barış ve kardeşliğin güçlenmesine vesile eylesin. Ayrılığa düşülen zamanlar için vahdete zemin kılsın." (İLKHA)