İbn Cerir (r.âleyh), bu ayetin sebeb-i nüzûlü olarak Atâ (r.âleyh)’den şunu zikretmiştir: “Hz. Peygamber (s.a.v.) Medine’ye geldiğinde,* “İlahınız tek bir İlah’tır"* ayeti nâzil oldu. Bunun üzerine Mekke’deki Kureyş kâfirleri, “Bütün İnsanlara tek bir ilah nasıl yetiyor?” dediler. Bu sebepten dolayı Cenâb-ı Allah bu ayeti indirdi.”
Kureyşliler, Yahudilere şöyle bir soru sordular: “Hz. Musa (a.s.)’nın size getirdiği ayetlerden bize bahsedin.” Yahudiler de onlara, Hz. Musa (a.s)’ın mucizesi olarak, asâ ve yed-i beyzâ (Beyaz, parlayan el) mucizelerini anlattılar. Kureyşliler, Hristiyanlara da Hz. İsâ (a.s)’ın mucizelerini sordular. Onlar, Hz. İsâ (a.s.)’ın anadan doğma körleri ve alaca hastalığını iyileştirme ile ölüleri diriltme mucizelerini anlattılar. Bunun üzerine Kureyşliler, Hz. Peygamber (s.a.v.)’e, “Allah (c.c.)’a Safâ tepesini, bizim için altın kılması için dua et de, sana yakîni olarak inanalım ve düşmanımıza karşı gücümüz artsın” dediler. Hz. Peygamber (s.a.v.), bundan dolayı, bunu Râbbinden isteyince, Allahü Teâlâ O (s.a.v.)’e, “Kureyşlilere bunu vereceğini, fakat eğer onlar buna rağmen tekzibe düşerlerse, hiç kimseye yapmadığı bir şekilde onlara azap edeceğini” bildirdi. Bunun üzerine, Hz. Peygamber (s.a.v.): “Beni ve kavmimi helâk etme. Ben onları günbegün İslam’a davet ederim” dedi. İşte bu sebeple Allahü Teâlâ bu ayeti, “Eğer onlar yakîni inançları artsın diye Safâ tepesini onlar için altın kılmamı istiyorlarsa, bilsinler ki gökleri, yeri ve ayette geçen diğer varlıkları yaratmak yakîni imanı artırma bakımından daha büyüktür” diye açıklamak için indirmiştir.
(Fahruddîn Er-Râzî, Tefsîr-i Kebîr Mefâtîhu’l-Ğayb, c.4, s.139-140)