ENES DURMAZ - DOĞRUHABER

Tüm siyasetini mülteci düşmanlığı üzerine kuran siyasilerin kullandığı faşist dil ve üslup son dönemlerde halk içinde mültecilere kin ve düşmanlık pompalıyor. Çoğu zaman yalan, çarpıtma ve hiç bağlantıları olmayan olaylardan sorumlu tutulan mülteciler, yıllardır güven içinde yaşadığı bu coğrafyada zor günler geçiriyor. Özellikle mültecilere düşmanlık üzerinden siyaset yürüten parti yetkililerinin her gün meydanlarda kullandıkları dil vatandaşları mültecilere karşı kışkırtıyor.

SOKAKLARI BU ŞEKİLDE ALEVLENDİRMELERİ HİÇ KİMSENİN YARARINA DEĞİLDİR

Yaşanan faşist olayları gazetemize değerlendiren HÜDA PAR Sosyal İşler Başkanı Hasan Şahin, “Son dönemlerde mülteciler veya muhacirlere yönelik saldırılar sokak röportajlarına kadar yansımaya başladı. Geçenlerde İstanbul’da yaşanan olaya hepimiz şahitlik ettik. 17 yaşındaki bir çocuğun kendisine yönelik ırkçı söylemlere karşı verdiği cevap aslında evrensel anlamda özellikle mültecilerin karşılaştıkları sorunlara verilebilecek en güzel cevaptı. ‘Ben bir insanım’ dedi. Yani sizin yaptığınız şey artık ırkçılığı da aştı. Şu anda bazı siyasilerin 3-5 oy almak için, siyasi bir rant elde etmek uğruna sokakları bu şekilde alevlendirmeleri hiç kimsenin yararına değildir. Burada herkes bunun bedelini en ağır şekilde öder. Irkçılığın bu seviyelere gelmesinde siyasilerin kullandığı dil ve üslup bu işi körüklüyor. Bunu neden yapıyorlar? Bunu yaparken toplumsal karşılığının ne olacağını hesaplayamıyorlar mı? Burada bir ateş varken bu ateşi söndürmek gerekirken, ateşin üzerine benzinle gitmenin kime ne faydası var? Amaçları ve hedefleri ne insan bunu anlamakta zorlanıyor.” şeklinde konuştu.

TAHAMMÜLSÜZLÜKLERİ ONLARIN MÜSLÜMAN OLUŞLARINA MIDIR?

Özellikle İslam coğrafyasından gelen mültecilere yönelik saldırılar olduğuna dikkat çeken Şahin, “Yapılan saldırılar karşısında insanın aklına böyle bir şey gelmiyor değil. Acaba bu insanlar Suriye’den, Afganistan’dan İslam ülkelerinden geldikleri için özellikle kendini bu ülkenin sahibi olarak görmeye çalışan ve merkezde görmeye çalışan alışkın insanlar, sırf bunlara Müslüman oldukları için mi karşı çıkıyor! Tahammülsüzlükleri onların Müslüman oluşlarına mıdır? Bu insanlar Ukrayna’dan veya herhangi bir Avrupa ülkesinden gelseler de benzer aynı tavrı takınacaklar mıydı? İnsan bunu düşünmüyor değil, akıllara bu gelmiyor değil.” dedi.

BU İNSANLAR EMPERYALİSTLERİN KİRLİ EMELLERİ SONUCUNDA BU DURUMA DÜŞTÜLER

Şahin, “Bu insanların özellikle ırkçılık adına yapmış oldukları hareketler gerçekten artık insanlığa sığmıyor. Evrensel insani değerleri de zorlayan durumlardır. Bunu önleyebilmenin tek bir yolu vardır. İnsanlar kendi istekleri ve rızalarıyla ülkelerini, topraklarını terk edip gelmemişler. Küresel emperyalizmin bu ülkeler üzerindeki sömürge anlayışının bir neticesidir bu. Bu insanlar emperyalistlerin kirli emelleri sonucunda bu duruma düştüler. Bu duruma geldikten sonra da bizler hem bir Müslüman olarak hem de bir insan olarak bu insanların karşılaştıkları zorlukları, sıkıntıları çözmek için irade ortaya koymamız gerekirken böyle kin ve nefret üzerinden düşmanlaştırıcı bir dil ile bu meselelerin üzerine gitmeye çalışmak üzerinde düşünülmesi gereken bir konu. Özellikle siyasilerin bunu iyice düşünüp tartmaları gerekiyor.” diye konuştu.

IRKÇILIK BİR ATEŞTİR BU ATEŞ YANDIĞI ZAMAN HERKESİ ETKİLEYECEKTİR

Irkçılığın bir ateş olduğuna dikkat çeken Şahin, “Eğer bir sorun varsa bu sorunu hem yerelde hem de evrensel anlamda çözme iradesi ortaya koymak gerekirken onları bir şekilde düşmanlaştırıcı, ötekileştirici, onlara karşı farklı ortamlar zeminler hazırlamak hiçbir siyasi anlayışa sığmamalıdır. Biz böyle düşünüyoruz. Bu insanlar için yapılması gereken insani birtakım şeyler varsa onları ortaya koyalım. Çözülmesi gereken bir sorun varsa bunun da iradesini ortaya koyalım. Çözemiyorsak da en azından sesimizi çıkarmayalım. Şimdi sorunu çözmüyoruz, çözmediğimiz sorunu daha da derinleştirmek için her türlü kötülüğü de yapıyoruz. Bu özellikle siyasilerin sorgulaması gereken bir konu. Siyasiler de bu işin vahametini, işin sonunun nereye gideceğini kestirerek, hesaplayarak dillerine ve üsluplarına dikkat etmek zorundadırlar. Irkçılık bir ateştir bu ateş yandığı zaman herkesi bir şekilde rahatsız edecek ve herkesi bir şekilde etkileyecektir. Bu bir hastalıktır. Bugün bu yaşanan ırkçılık furyası sadece Türkiye’de değil, Avrupa’da İslam karşıtlığı üzerinden, din karşıtlığı üzerinden, milliyet karşıtlığı üzerinden, ırk, renk karşıtlığı üzerinden söylenen aşırı ifadeler insanların öldürülmesine, katliamlarına kadar götürebilecek neticeler doğurabiliyor. Bu konuda herkes üzerine düşen vazifeyi yerine getirebilmeli. Bu sorunun çözümü ne ise siyasilerin en önemli görevi bu işi en insani çözme iradesini ortaya koyabilmeli. Mültecilerin yeniden yaşanabilir bir ortamda hayatlarını sürdürmeleri için gayret ve çaba sarf etmeliler. Gereken ne ise onları da zorlamadan güvenli ve gönüllü bir şekilde ülkelerine dönmeleri için bir ortam ve zemin hazırlanmalıdır.” İfadelerini kullandı.