Önem ve ehemmiyetine binaen Ağustos ayında Kerim İnsanların Geleneği “AF” başlığıyla okuyucularıyla buluşan İnzar Dergisi;

İnsanların hakkının peşine ısrarla takılması zımni de olsa bencilliği, soğukluğu ve uzaklaşmayı içinde barındırırken; affetmek diğerkamlığı/isarı, sıcaklığı, kucaklaşmayı ve yakınlaşmayı barındırır gerçeğini gözler önüne seriyor.

Sizleri derginizle baş başa bırakırken müstefid olmasını Cenab-ı Allah’tan diliyoruz.

Bu sayıda şiir, kültür-sanat, edebiyat ve siyasete dair konuları ilgiyle okuyacaksınız…

Abonelik için inzardergisi.com

0212 562 6006

2022 AĞUSTOS SAYISI EDİTÖR YAZISI

Bismillah

Allah Teala’ya hamd ederiz. Verdiklerine şükrederiz. İyi işlerimizin mükafatını O’ndan bekleriz. Kötü işlerimiz için de düzeltme fırsatı vermesini ve en sonunda yüceliğine yaraşır şekilde affetmesini yine O’ndan dileriz. Zira biliriz ve ilan ederiz ki; “Şüphesiz ki O’nun merhameti gazabını geçmiştir”

Efendimize salat ve selam ederiz. Ona yaraşır bir ümmet olmaya, bu ümmetin naçiz bir ferdi olma noktasında Rabbimizden muvaffakiyetler dileriz. Ümmetine yakışmayan fiillerimiz konusunda da Ruz-i Mahşer’de Onun şefaat sancağı altına girmeyi dileriz.

Biliriz ki; ebedi kurtuluş için Rabbimizin rahmeti, Rabbimizin rahmeti için de Resulün şefaati olmazsa olmazdır.

Aynı şekilde efendimizin ehl-i beytine ve insanlığa rehberlik için seçilmiş kutlu ashabına da selam ederiz.

Kur’an ilan etmiştir ki; “Hürmetlerde kısas vardır/hürmetler karşılıklıdır.” Öyle ise; “Adaletle hakkında hüküm verilmesini talep edenin zulme yeltenmesi insani değildir. Adaleti talep edenin adil davranması en öncelikli sorumluluğudur. Aynı şekilde aff ve mağfiret edilmeyi dileyenin af etmekten, mağfiret etmekten yana olması zorunluluğu olmaz mı?

Hepimiz her şeyin hesap kitabını yaptıktan sonra elimizde tek umut kalıyor. O da; Allahu Teala’nın bize rahmetiyle muamele edip bizleri affetmesidir. Ve Efendimizin işaretiyle merhamet edilmeyi dileyen merhamet etmelidir. Hem Efendimiz; “Gök ehlinden merhameti diliyorsanız yer ehline merhametle davranmalısınız” mealinde bir uyarıda bulunmuş.

Bir de bizim medeniyetimizin köklerinde hakkına sahip çıkmaktan önce sorumluluklarını yerine getirme kültürü var. Bizler her şeyden önce varsa birilerinin üzerimizdeki hakkını eda etmeye çalışırız.

Hakkımızın peşine takılma durumumuz ise daha çok muhataplarımız zalim iseler söz konusudur. Aksi halde çoğunlukla biz hakkımızdan vazgeçeriz. Bazen bıçak kemiğe dayandığı durumlarda biraz edeplensin diye meşru sınırlar dahilinde hakkımızı talep ederiz. Çoğunluk olarak ise sütünü emdiğimiz medeniyet hak talebinin ahirette bile olmamasını bize öğretmiştir. Zalimlerin söz konusu olduğu durumlar istisna…

Zira biliriz ki; hakkının peşine ısrarla takılmak zımni de olsa içinde bencilliğin tohumlarını saklar. Ama affetmek diğerkamlığı/isarı  içinde besleyip büyütür.

Hakkının peşine ısrarla düşmek ve dolayısıyla intikamını almak soğukluğu ve uzaklaşmayı içinde barındırır. Ama affetmek sıcaklığı ve kucaklaşmayı/yakınlaşmayı doğurur.

Bu epey uzatılabilecek bir listedir.

Önem ve ehemmiyetine binaen bu ay ki dosya konumuzu affetme konusuna ayırdık. Kerim insanların geleneği olan aff…

Size nasıl davranmamı umuyorsunuz, diye sorduğu zaman Mekke halkına, Efendimiz; “Sen kerim bir babanın kerim bir evladısın. Senden sadece hayır umarız” karşılığını almıştı.

Öyle ise bu evrensel bir kaidedir. Kerim olanlar, affeder.

Yazarlarımız bu hakikati kafi derecede dile getirmişler. Bu konuda derginiz İnzar’da doyurucu yazılar bulacağınızı ifade etmek isteriz.

Sizleri derginizle baş başa bırakırken müstefid olmasını diliyoruz.

Allah’a emanet olun…