Müslümanlar için bir dönüm noktası olan hicret, tarihte yeni bir sayfa açmıştır. Hz. Ömer’in (r.a.) halifeliği döneminde hicretin gerçekleştiği gün, Hz. Ali’nin (r.a.) teklifiyle hicrî takvimin başlangıcı sayılmıştır. O günden itibaren de İslam âleminde 1 Muharrem hicrî takvimin başlangıcı olarak kabul görmüştür.

Müslümanlar için bir milat olan hicret; Allah’a ve O’nun Kutlu Elçisi Rahmet Peygamberine gönülden bağlılığın bir ifadesi; hakka, hakikate, ilme, irfana ve medeniyete yapılan yolculuktur.

Hicret, Allah rızası için; anadan, babadan, evlattan, yardan, diyardan, maldan, mülkten hatta candan vazgeçmenin ibretli ve meşakkatli bir öyküsü; Yüce dinimizin rahmet yüklü mesajlarını bütün insanlığa ulaştırmak için çıkılan kutlu yolculuğun adıdır. Öyle ki tebliğ hicreti doğurmuş, hicret ise tebliği yoğurmuştur. Kısaca hicret Müslümanlar için bir milattır.

Hicret, Allah yolunda fedakârlığın, yardımlaşmanın kardeşliğin zirvesidir.

Hicri Takvim, Neden Hicret ile başlar?

Sehl bin Sa’d (r.a) şöyle buyurmuştur:

“İslâm târihine başlangıç tayin ederken, günleri, Nebiyy-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz’in bi’setinden veya vefatından îtibâren saymaya başlamadılar. Ancak O’nun Medine’ye gelişinden îtibâren saymaya başladılar.” (Buhârî, Menâkıbu’l-Ensâr, 48)

Bu da hicretin ehemmiyetini ve nasıl bir dönüm noktası olduğunu göstermektedir. Hz. Ömer (r.a) ile birlikte bütün sahâbîler, takvimin hicretle başlaması üzerinde ittifak etmişlerdir. Onlar bunu şu âyet-i kerimeden istinbât etmişlerdir:

“Onun içinde asla namaz kılma! İlk günden takvâ üzerine kurulan mescit (Kuba Mescidi) içinde namaz kılman elbette daha doğrudur. Onda temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da çok temizlenenleri sever.” (et-Tevbe, 108)

Sahâbîler, Kitâbullah’ın te’vîlini en iyi bilen ve Kur’ân’daki işaretleri en iyi anlayan kimselerdir.

Bir de o sene, İslâm’ın izzet bulduğu, Peygamber (s.a.v) Efendimiz’in müşriklerin işkence ve sıkıntılarından kurtulup emniyete kavuştuğu, mescidlerin bina edildiği senedir.

Ancak seneyi Rebîu’l-Evvel’den değil de biraz daha öne alarak Muharrem’den başlatmışlardır. Zîrâ hicrete Muharrem ayında azmetmişlerdi. Çünkü İkinci Akabe Bey’ati Zilhicce ayında akdedilmişti ki hicretin başlangıcı bu hâdisedir. Bey’at’tan sonra ilk başlayan ay Muharrem’dir. Bu sebeple Muharrem’i, İslâmî târihin başlangıcı kabul etmişlerdir.