Açıklamasında hasta mahkûmlar konusunun ülkenin adeta kanayan bir yarası olduğunu belirten HÜDA PAR Sözcüsü Ramanlı, hasta mahkûmlara, ideolojik saiklerle değil insani sorumlulukla yaklaşılması gerektiğini söyledi.
Adli Tıp Kurumu’nun hekim olmanın verdiği sorumlulukla değil ideolojik sakilerle hareket ettiğine dikkat çeken Ramanlı, Adli Tıp Kurumu’nun keyfi kararlarına karşı etkili bir itiraz mekanizmasının oluşturulması gerektiğinin altını çizdi.
Hasta mahkûmlara düşmanca veya devlet ve toplum adına intikam alma hissiyatı ile yaklaşmanın hukuk devletinde yerinin olmadığını vurgulayan Ramanlı, yeni düzenlemenin ülkeyi insani ve adil olana yaklaştırma konusunda birer vesileye dönüşmesini temenni ettiklerini ifade etti.
Ramanlı, “Normalde, İnfaz Kanununda bir mahkûmun akıl hastalığı varsa veya cezaevinde kalması onun hayatı için kesin bir tehlike oluşturuyorsa bu halde infazın geri bırakılmasına karar verilebiliyordu. Adli Tıp Kurumu’nun gayri insani kararları, cezaevi idareleri ve savcılıkların katı tutumları nedeniyle, bu soruna 2013 yılında bir çözüm getirilmeye çalışıldı. Bu kez maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle cezaevi koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyenlerin de tahliyeleri mümkün hale getirildi. Bu kez de bu imkân, toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturmama şartına bağlandığı için kullanılması istisna haline dönüşünce de 2014 yılında toplum güvenliği bakımından tehlikenin ağır ve somut olması şartı getirildi ve bu sayede pek çok hasta mahkûmun cezaevi dışında tedavi olmaları mümkün hale getirildi.” dedi.
“Adli Tıp Kurumu ideolojik sakilerle hareket etmekte”
Adli Tıp Kurumu’nun verdiği kararlara değinen Ramanlı, “Peki, neden hala hasta mahkûmlar konusu ülkenin gündeminde? Çünkü mahkûmdaki mevcut hastalığın ağır olup olmadığına veya sürekli bir hastalık olup olmadığına Adli Tıp Kurumu’nun karar vermesi gerekir. Adli Tıp Kurumu da geçmişten günümüze maalesef hekim olmanın verdiği sorumlulukla karar vermek yerine ideolojik sakilerle hareket etmeyi tercih etmiştir. Ağır hasta olduğu bilindiği halde pek çok mahkûma cezaevinde kalabilir raporları düzenlemekten geri durmamıştır.” diye konuştu.
“Suiistimale açık gri alanlar halen mevcut”
“En çok da terör parantezine alınan siyasi mahkûmlar için bu yola sıklıkla başvurulmuştur” diyen Ramanlı, şöyle devam etti: “Mevcut uygulama ve yasal düzenleme itibariyle Adli tıp Kurumu'nun kararları da maalesef savcılıkların hatta af yetkisini kullanacak olsa Cumhurbaşkanının dahi elini kolunu bağlamaktadır. Hasta mahkûmun tedavi olmak için tahliyesi tek başına Adli Tıp Kurumu kararıyla da mümkün olmamaktadır elbette. Bir biçimde cezaevinde kalamaz raporu alınsa bile savcılık tarafından mahkûmun toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturduğu gerekçesiyle tahliyeye yeşil ışık yakmaması da mümkündür. Bu konuda takdir yetkisini andıran suiistimale açık gri alanlar halen mevcuttur.”
“Adli Tıp Kurumu’nun keyfi kararlarına karşı etkili bir itiraz mekanizması oluşturulmalı”
Asıl sorunun zihniyet sorunu olduğunu belirten Ramanlı, “Yasal mevzuat da gayri insani uygulamalar için açık kapı bırakmaktadır. Getirilecek yeni düzenlemede; birincisi Adli tıp Kurumu’nun hastalığın tespiti konusunda tek ve nihai karar verici bir merci olmasından vazgeçilmesi veya keyfi kararlarına karşı etkili bir itiraz mekanizmasının oluşturulması, ikincisi toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturmama şartına bağlı takdir yetkisinin tedaviyi engelleyici bir engel olmaktan çıkartılması, üçüncüsü ve belki de en önemlisi mahkûmlar arasında suç ve ceza ayırımı yapılmaksızın ağır hasta olan herkesi bu imkândan yararlandırmak gerekmektedir.” ifadelerini kullandı.
“Hasta mahkûmlara düşmanca yaklaşmanın hukuk devletinde yeri yoktur”
Hem Adli Tıp Kurumu’nun hem de savcılıkların bu meseleye insani sorumluluk nazarıyla bakmalarının sağlanması gerektiğini kaydeden Ramanlı, şunları söyledi:
“Kesinleşmiş hapis cezası sebebiyle cezaevinde ıslah olması beklentisiyle tutulan mahkûmlara ağır hasta olduğu halde düşmanca bir yaklaşımla, devlet veya toplum adına intikam alma hissiyatı ile yaklaşmanın hukuk devletinde yeri yoktur. En kötü kanun, ehil uygulayıcının elinde adalete hizmet edebilir ama en iyi kanunu da yapsanız eğer uygulayıcı ehil değilse adalete erişemeyebilirsiniz.”
“Yeni düzenleme ülkeyi insani ve adil olana yaklaştırma konusunda birer vesileye dönüşmelidir”
Açıklamasının sonunda HÜDA PAR Sözcüsü Serkan Ramanlı, “Adalet Bakanlığı, hasta mahkûmlar konusunda artan tepkilere ve 2013 ve 2014 yılında yapılan değişikliklere rağmen hala sorunun çözülmemiş olduğunun farkına varmış olmalı ki yeni bir kanuni düzenleme yapma ihtiyacı hissediyor. Bu yönde bir adım atılacağını kamuoyu ile paylaşıyor. Yakın geçmişte Adli Tıp Kurumu’nda yapılan yeni görevlendirmelerin yapılması beklenen yeni kanuni düzenlemelerle birlikte ülkeyi insani ve adil olana yaklaştırma konusunda birer vesileye dönüştürmesini bütün ağır hasta mahkûmlar adına temenni ederiz.” dedi. (İLKHA)