Bayraktar, yazılı açıklamasında, dünyada ve Türkiye'deki gıda israfına dikkati çekti. Dünya nüfusunun hızla arttığını vurgulayan Bayraktar, şehirleşme, sanayileşme, turizm ve ulaşım sektörlerindeki gelişmelerin tarım alanlarının daralmasına yol açtığını bildirdi.
“BİR GRAMI DAHİ ZİYAN EDİLMEYECEK KADAR DEĞERLİ”
Bayraktar, nüfus artışıyla gıdaya talebin daha da artacağına işaret ederek, gıda güvenliğinin, tarım politikalarının odak noktası olmaya devam edeceğini belirtti. Dünya Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre 828 milyondan fazla insanın açlıkla mücadele ettiğini kaydeden Bayraktar, "2050'ye kadar artan nüfusu besleyebilmek için mevcut üretimin yüzde 60 oranında artırılmasına ihtiyaç vardır. Gıda güvenliğini sağlamada kayıp ve israfın azaltılması da en az verimlilik kadar önemli. Büyük emek ve kaynak harcanarak üretilen her ürünün bir gramı dahi ziyan edilmeyecek kadar değerlidir. Kültürümüzde israfın hoş karşılanmaması, dinimizde israfın haram sayılması bu anlayışın sonucudur." değerlendirmesinde bulundu.
YAŞ SEBZE MEYVE TARLADAN SOFRAYA KADAR KAYBOLUYOR!
Bayraktar, Birleşmiş Miletler Çevre Programı (UNEP) tarafından hazırlanan Gıda İsrafı Endeksi Raporu'na göre, 2019'da 931 milyon ton gıda israfı olduğunu ifade ederek, israfın yüzde 61'inin evlerde, yüzde 26'sının gıda hizmeti veren işletmelerde, yüzde 13'ünün ise gıda satıcılarında meydana geldiğini aktardı. Türkiye'de de özellikle yaş sebze ve meyvenin, tarladan sofraya ulaşıncaya kadar kayıplara uğradığının altını çizen Bayraktar, özellikle hasat sonrasında taşıma, muhafaza ve pazarlama aşamalarında da önemli kayıplar yaşandığını vurguladı. Bayraktar, gıda üretiminde tarım sektörünün önemine işaret ederek, tarımsal üretimin sürdürülebilirliği için sektörün pozitif ayrımcılık yapılarak desteklenmesi gerektiğini belirtti.
“SOĞUK HAVA DEPOLARININ SAYISI VE KAPASİTESİ YÜKSELTİLMELİ”
İsrafla mücadeleye tarladan başlanması gerektiğini dile getiren Bayraktar, şöyle devam etti: "Üreticilerin öncelikle yetiştirme ve hasat teknikleri konusunda bilgilendirilmesi gerekiyor. Üreticiden tüketiciye kadar uzanan zincirin halkalarının ıslah edilmesi şarttır. Tarımda kültürel işlemlerden yetiştirme tekniklerine, hastalık ve zararlılarla mücadeleye, hasada, depolama, paketleme ve pazara ulaştırmaya, tüketicinin bilinçli tüketimine kadar her aşamada israfı en aza indirecek uygulamalara öncelik verilmeli, yatırımlar buna göre yapılmalı, toplumlar buna göre örgütlenmelidir. Bu amaçla soğuk hava depolarının sayısı ve kapasitesi yükseltilmeli ve bu tesislere verilen destekler artırılarak devam etmelidir. Aslında gıda kaybı ve israfının önlenmesine yönelik çalışmaları gıda zincirindeki tüm paydaşlar için fayda sağlayacaktır. Bu kapsamda, tarımsal ürünleri işleyen fabrikaların kaliteli ürüne ulaşımının sağlanması ve perakende noktalarına erişmede kullanılan nakliye koşullarının iyileştirilmesi gibi çözümler gıda kayıplarının azaltılmasını sağlayabilir."
EKMEK İSRAFINA DİKKAT!
Bayraktar, tüketicilerin gıda israfına mahal vermemek için yapması gerekenler olduğuna dikkati çekerek, tüketicinin ürünü, kayba ve israfa uğratmayacak miktarda ihtiyacı kadar satın alması gerektiğini ifade etti.
Tüketicilerin başta sebze, meyve olmak üzere ürünleri uygun saklama ve kullanma şartlarına göre zamanını geçirmeden değerlendirmesi gerektiğini vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti: "Alışverişe gitmeden önce evdeki yiyecekleri gözden geçirerek bir alışveriş listesi yapmalı, ihtiyacından fazlasını almamalıdır. İhtiyacın üzerinde ekmek alınmamalı, bayatlayan ekmekler uygun şekilde değerlendirilmelidir. Evde veya lokantalarda yemek küçük porsiyonlar halinde servis edilmeli, yenebilecek kadar alınmalı, tabakta yemek bırakılmamalıdır. Sipariş edilen yemeğin fazla gelmesi durumunda kalanların paketlenmesi talep edilmelidir. Birlik olarak kayıp ve israfın önlenmesi konusunda çalışmalar yapıyoruz. Ev sahipliğimizde düzenlenen panel ve toplantılarda israf konusunu tüm boyutuyla ele aldık ve raporlar hazırladık. Üretim kayıpları ve israfla ilgili eğitimler verdik, bu eğitim çalışmalarına devam edeceğiz."